“Süresiz Nafaka”yı Sosyal Nafaka Fonu’na dönüştürmeli

  • GİRİŞ06.09.2025 09:08
  • GÜNCELLEME06.09.2025 09:08

Bazıları “evlenmekten çekiniyorum, çünkü olur da boşanmak zorunda kalırsam ‘süresiz nafaka’ diye büyük bir sorun var” diyor.

Boyutları veya etkisi net olmamakla birlikte, gerçekten bazılarını evlilikten uzak tutan böyle bir sorun olduğu aşikâr. 

Bu nedenle olsa gerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarında zaman zaman nafaka konusuna da değiniyor. En son bu yılın başında “Aile mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulünden çocukların menfaatlerini gözeten boşanma ve nafaka usullerine kadar geniş bir yelpazede yeni reformlar yapmayı planlıyoruz.” demişti.

Adalet Bakanı’nın da yakın zamanda “Nafaka hassas bir konu… Değişik ülkelerde değişik sistemler var. Yeni düzenlemeler olacak” şeklinde bir beyanı var. 

Bu durumda; yakın zamanda “boşanma sonrası nafaka” ile ilgili de bir hareketlilik olacağı söylenebilir. 

Hal böyle olunca, meseleyi tane tane anlatmak faydalı olacaktır.

Türkiye’de Nafaka Sistemi ve “Yoksulluk Nafakası” Ne Anlama Geliyor?

Türkiye’de nafaka sistemi, yardım nafakası ve bakım nafakası olmak üzere iki ana gruba ayrılıyor. 

“Yardım nafakası”, Türk Medeni Kanunu’nun 364. maddesine göre, kişinin yoksulluğa düşme tehlikesi olan altsoyu, üstsoyu ve kardeşlerine maddi destek sağlama yükümlülüğüdür. Bu destek sağlanmadığında, muhtaç durumda olan kişi dava açarak nafaka talep edebiliyor. 

“Bakım nafakası” ise boşanma süreci öncesi, sırasında ve sonrasında gündeme geliyor. Üç türü var: Tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası. 

Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası süresince geçerli. Hâkim tarafından, muhtaç durumda olan eş lehine, re’sen kararlaştırılabiliyor. Bu nafaka, dava sonuçlanıncaya kadar geçerli ve ödenmediğinde icra yoluyla tahsil edilebiliyor. Ayrıca 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet mağdurlarına da tedbir nafakası hâkimin takdiriyle bağlanabiliyor. 

İştirak nafakası ise boşanma sonrası, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında katkı sağlamasını ifade ediyor. Bu nafaka, çocuk ergen olana, evlenene ya da mahkeme kararıyla ergen sayılana kadar devam ediyor. 

Bu sistemin en önemli bir parçası olan (ve “süresizlik” ile gündemdeki yerini koruyan) yoksulluk nafakası ise, boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan eşin, diğer eşten talep edebileceği bir nafaka türü. Tazminat ya da ceza değil, sosyal yardım niteliğinde.

Yoksulluk Nafakasının “Süresiz Nafaka”ya Dönüşmesi ve Sonuçları Neler?

Yoksulluk nafakasının verilebilmesi için boşanmanın gerçekleşmiş olması, nafaka talep edenin yoksulluğa düşecek olması, nafakanın açık ya da dolaylı şekilde talep edilmesi, talep edenin kusurunun diğer eşten daha ağır olmaması ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün bulunması gibi şartlar aranıyor. 

Ayrıca, mali durumlarda değişiklik olduğunda nafaka miktarı artırabiliyor, azaltılabiliyor ya da tamamen kaldırılabiliyor. Ancak nafaka toptan ödenmişse, sonradan değişiklik yapılamıyor. 

En kritik mesele ise, Türkiye’de Eski Medeni Kanun döneminde yoksulluk nafakasının süresinin boşanmadan sonra “bir yıl” ile sınırlı iken, 3444 sayılı Kanun’la süre kaydının kaldırılması ve Yeni Türk Medeni Kanunu’nda da bu durumun korunmasıdır. Uygulamada çoğunlukla kadınlar lehine “süresiz nafaka” kararı verilmekte. 

Öte yandan, Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde ya süre sınırı var ya da nafakaya sadece istisnai durumlarda hükmedilmekte. 

Hal böyle olunca; Türkiye’de süresiz nafaka uygulaması, nafaka yükümlüsüne eski eşine karşı hayat boyu (süresiz) maddi sorumluluk yüklenmesi nedeniyle ciddi eleştirilere yol açmakta. Zira bu durumun adalet, hakkaniyet ve özel hayata saygı ilkeleriyle çeliştiği, nafaka alan kişinin çalışmaması veya kayıt dışı çalışması gibi sorunlara yol açtığı, hatta nafaka alacaklısının resmi nikahsız (veya gayri meşru) birliktelik sürdürerek bu hakkı kötüye kullanabildiği dile getirilmekte.

“Süresiz Nafaka” Sorunun Çözümündeki Muhtemel Yollar Neler Olabilir?

“Süresiz (yoksulluk) nafaka”ya yönelik eleştiriler sonucunda, Türkiye’de bu sorunun çözümüne dair çeşitli adımlar atılmış ve öneriler geliştirilmiş aslında. 

İlk adım, 14 Mayıs 2016 tarihli Meclis Araştırma Komisyonu Raporu ile atılıyor. Rapor’da süresiz nafakanın nafaka yükümlüsü için orantısız bir cezaya dönüştüğü vurgulanıyor. 
Ardından 10 Ekim 2018’de ilgili bakanlıklar, hukukçular, aile hâkimleri ve STK’ların katılımıyla düzenlenen Nafaka Çalıştayı’nda, süresiz nafakanın özellikle nikah olmasına rağmen fiili birliktelik yaşanmayan, 3-6 aylık gibi çok kısa süren evliliklerde ve eşit kusur durumlarında ciddi mağduriyetlere yol açtığı dile getiriliyor. 

Çalıştay çerçevesinde süresiz nafakanın çözümüne ilişkin üç temel öneri ortaya konuluyor. 

Birinci öneri, mevcut yasaların hâkime süreli nafaka verme yetkisi tanıdığı ve bu yetkinin etkin kullanılması gerektiği yönünde. Bu görüş, yasa değişikliğine gerek olmadığını savunuyor. 

İkinci öneri, kanun değişikliği ile yoksulluk nafakasına “süre sınırı” getirilmesini ya da hâkime süre belirleme konusunda zorunluluk getirilmesini öngörmekte. 

Üçüncü ve daha yapısal öneri ise devletin sosyal sorumluluğunu ön plana çıkararak, nafaka yükümlülüğünü tamamen bireye yüklemek yerine (zira yoksulluk nafakasının süresiz olması demek, nafaka yükümlüsünün bir nevi devletin rolünü üstlenmesi demek), ihtiyaç durumunda bir “devlet fonu” aracılığıyla destek sağlanmasını savunuyor. Böylece nafaka süresi dolsa da yoksulluk hali devam edenler, mağdur edilmeden devlet tarafından desteklenebilsin. 

Sosyal Nafaka Fonu’nu Düşünmeli.

Bu öneriler arasında en makul çözüm olarak devlet destekli “sosyal nafaka fonu” öne çıkmakta. 2016 tarihli Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun önerisi de bu yönde. 
Bu modelde, nafaka yükümlüsü “belirli bir süre” sorumluluğunu yerine getirirken, daha sonra ihtiyaç devam ederse “sosyal devlet” kamusal sosyal yardımlar ile devreye girerek mağduriyeti önlemekte. 

Ancak bu fonun da süresiz olmaması gerektiği, çalışabilecek durumda olanlara istihdam imkanlarının sunulması ve kişinin ekonomik olarak bağımsız hale geldikten sonra fondan desteğin kesilmesi gerektiği not edilmeli. Aynı şekilde, kişinin yeniden evlenmesi durumunda da fondan yardım almasına gerek kalmamalı.

Özetle; süresiz nafaka sorununun köklü çözümü, belli “bir süre” nafakadan sonra sosyal devletin gereği olarak “sosyal nafaka fonu”nun devreye sokulmasıdır.

Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7

Yorumlar38

  • Volkan 2 saat önce Şikayet Et
    Süresiz nafaka olduğu müddetçe boşanan bayan bidaha evlenmiyor boşanan erkek madi imkansızlıklar yüzünden bidaha evlenemiyor.. Bunun bir süresi olmalı ki bayan, erkek bidaha evlenebilsin.. Süresiz nafaka olduğu müddetçe kimse evliliğe yanaşmaz, zinalar çoğalır.
    Cevapla
  • murat 2 saat önce Şikayet Et
    en iyisi kademeli nafaka,1 yıla kadar evli kalan 1 yıl,5 yıla kadar evli kalan 5 yıl,5-15 yıl arası evli kaldığı süre kadar gibi..
    Cevapla
  • Osmanlı türkü 2 saat önce Şikayet Et
    Bir düzenleme yaparken hep kefereler nasıl yapmış diye ona bakıp çoğunlukla onların yaptıklarının tıpkısını yada benzerini çıkarıyoruz.Yahu arkadaş Osmanlı ecnebiler ne yapmış demediler.Selcuklular demediler.Biz niye diyoruz bizim aklımız yokmu.Niye kendimizi hakir görüyoruz.Denedik olmadı işte .Zorunlu eğitimi kaldır.6284 ve 5199 kanunu kaldır.süresiz nafakayı kaldır.
    Cevapla
  • Mehmet 2 saat önce Şikayet Et
    Nafaka denen zulüm derhal sonlandırılmalıdır bununla boşanmalar azalacak ve şiddet kadın ölümleri de azalacak bir de velayet diye birşey olmamalıdır çocuklar herkesindir
    Cevapla
  • Vatandaş 3 saat önce Şikayet Et
    Çözüm çok basit, evlenmeyin. Kadın erkeğin ömür törpüsüdür.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat