Boşanma Gerçeği-II: Aile Büyüklerinin Müdahalesi ve Çizilemeyen Sınırlar

  • GİRİŞ08.11.2025 09:13
  • GÜNCELLEME08.11.2025 09:13

Türkiye’de boşanma ile ilgili istatistikler, aile yapısındaki dönüşümün sessiz ama derin bir aynası gibi. En son yayınlanan 2024 verilerine göre boşanmaların yarısından fazlası (%52,1) evliliğin ilk 10 yılı içinde gerçekleşiyor. Özellikle ilk 5 yıl, evliliklerin “kritik eşiği” haline gelmiş durumda.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın araştırması, boşanma nedenleri arasında “yakın çevrenin evliliğe müdahalesi”nin (% 40) ilk sırada yer aldığını ortaya koyuyor. Bu oran, aile içi şiddet, ekonomik sıkıntı veya aldatma/zina gibi nedenlerden bile yüksek.

Yani Türkiye’de birçok evlilik, iki kişi arasında değil, “aileler arası ilişki” olarak yaşanıyor. Özellikle kayınvalidenin veya kaynatanın çiftlerin evine ve özel alanına süreklilik arz edecek şekilde sözlü veya fiili olarak girmesi/karışması, gerilimlerin ve nihayetinde boşanmanın başlıca tetikleyicisi haline geliyor.

Boşanmış kişilerin anlatıları da bu tabloyu doğruluyor. “Sadece onunla değil, bir de onun annesiyle evlenmiştim.” diyen bir erkek, aslında meselenin özünü söylüyor. Kadınlar açısından da benzer örnekler yaygın: “Kayınvalidem sabah gelip beni uyandırıyordu. Eşim, ‘Annem yapmaz öyle şey’ diyordu. Ama özelimiz kalmamıştı” veya “Eşimin ailesiyle çok iç içeydik, bu da beni yordu.”

Yakın zamanda bir akademik toplantıda, televizyon ekranlarından da bilinen bir akademisyen hocamız boşanma sürecini şöyle anlatmıştı sohbet arasında: “Çocuğumuz dünyaya gelince, kayınvalidem destek için gelmişti. Ama aralıksız tam iki yıl evimizden çıkmadı. Bir nevi evimize çöktü! Sonuçta, özelimiz kalmadı, gelen-gidenime alan da kalmadı; evliliğimiz de çöktü!

Akademik saha araştırmalarında ve şahsi hikâyelerde/örneklerde ortak olan şey, sınırların/hadlerin çizil(e)memesi. Elbette anne-baba sevilmek ve sayılmak durumunda ve tabi ki evlat önemli ve anne-baba için kıymetli, ancak artık ortada “yeni bir aile” var. “Aile büyükleri” bu yeni ailenin hukukuna riayet etmeyi ihmal ederse, yeni aile daha tam oturmadan (ilk 5 yıl hatta 10 yıl gerekiyor ailenin oturması için), boşanma enflasyonu ortaya çıkıyor maalesef. Yani sevgi, saygı ve bağlılıkla örülmesi gereken “geniş aile” ilişkisi, sınırlar aşılarak “müdahaleye” hatta “çökmeye” dönüştüğünde evliliğin temelleri çatırdamaya başlıyor.

1980’lerden bu yana Türkiye’de evliliklerde bireyselleşme artarken, geleneksel bağlar da tamamen kopmuş değil. Artık eş seçiminde insanlar daha bağımsız/bireysel; fakat evlilik kurulduktan sonra geniş ailenin gölgesi hâlâ çiftlerin üzerinde. Bir yönüyle bu durum önemli ve lazım, dayanışma ve yardımlaşma için özellikle torunların bakımında.

Ancak bu durum, “ayarsız” bir hal alırsa veya aile büyüklerinin doğrudan veya dolaylı “dayatmaları” söz konusu olursa, çiftler ile “aile büyükleri” arasında gerilim kaçınılmaz oluyor. Bu gerilim de çiftlerin boşanması riskini doğuruyor.

Oysa mesele ne tamamen bireyselleşmek ne de geleneksel bağları koparmak. Asıl mesele, “dengeyi koruyabilmek.” Aile büyükleri ile ilişkiyi kesmek caiz değil ama iç içe geçmiş bir ilişki de sürdürülebilir değil! İlişkiyi soğutmak da sorun sıcak tutmak da sorun; olması gerekense serin ilişki. Denge!

Yeni kurulan aile, tıpkı yeni çakılmış bir çivi gibidir. İlk yıllarda o çivinin sağlam oturması gerekiyor. Aile büyükleri bu süreçte destek olabilir ama sınırlarının farkında olmak zorunda. Her müdahale, her iyi niyetli tavsiye, o çiviyi gevşetebiliyor çünkü.

Sonuçta boşanmaların en yoğun olduğu ilk 5-10 yıl, aslında “yeni ailenin olgunlaşma dönemi.” Bu dönemde çiftlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey, sadece sabır ve sevgi değil; aynı zamanda aile büyüklerinden görecekleri anlayış ve dengeli ilişki düzeyi.

Aile büyüklerinin, “müdahale etmeden sevmeyi” öğrenmesi gerekiyor; “kara boğma” yapmaması elzem. Çünkü bazen en büyük iyilik, karışmamaktır. Davet edilmediğin yere gitmek, eve ateş götürmek gibidir ki bu ateş iblisin işine yaradığı için evdekilerin yanıp kül olmasına yani boşanmasına kapı aralar!

Yorumlar11

  • Sümeyye 6 saat önce Şikayet Et
    Maalesef evlilikte müşterek hayatta karı koca söz ve davranışlarında huzursuz edici -hırpalayıcı olduklarında, anlaşma temelli evlilik anlaşmazlığa geçimsizliği düşüyor, kişiler evlilik kulvarında kendilerine tavsiye edilen sabrı ilim takva ile süslemeliler Kullukta şuur varsa diğer işlerde şuursuzluk olmaz
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • SİBGATULLAH 13 saat önce Şikayet Et
    Sayın Faruk(hak ile batılı,yanlış ile doğruyu ayrıt eden)ağabeyim Biz aynen böyle olduk! Biz ki her mevcûdu yıktık gāyesiz bir fikr ile, Yıkmadık bir şey bıraktık, sâde bir şey: Âile. Hangi bir bünyânı mahvettik de ıslāh eyledik? İşte vîran memleket! Her yer delik, her yer deşik! Bunların tâmîri kābil olsa ciddiyyet, sebât, Lâkin, Allâh etmesin, bir düşse şâyet âilât.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim 14 saat önce Şikayet Et
    Özeli kalmamışmış! Peh. Evlilik ciddi bir konudur; sadece “gezelim tozalım, hayatın tadını çıkaralım” işi değildir. Elbette her insanın bir yuva kurup mutlu bir hayat sürmek istemeye hakkı vardır. Ama zaman zaman sabır da gerekir. Dengeyi sağlamak özellikle erkeğe düşer. Ne ana-babasına saygısızlığa müsade eder; ne de eşini aile büyüklerine/kendi kardeşlerine ezdirir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İsmail 15 saat önce Şikayet Et
    Kangren bir yara bence kolay çözülmez. Lakin yaşam sorunlarımızın en iyi deyim ile % 51 cehalet ve bencillikten ibare şikayet edilenleri yetiştirenlerin şikayetçi olması abes. Düşünün anne-baba evlat yetiştiriyor lakin kendi evladını hoş gördüğü halede gelinine-damadına aynı hoşgörüyü gösteremiyor. Evlatlar içinde aynı kayın Validesine-Kayınpederine hoş görüsüz ve ön yargılı olunabiliyor.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • süleyman 17 saat önce Şikayet Et
    kadınların, kızların erken yaşlarda çalıştırılması ileride boşanmaların artmasına sebep veriyor. kadının yeri evidir, çocuklarının yanıdır, eşinin yanıdır. dışarıda çalışarak huzur ve maddi refah bulmak boşuna bir gayrettir.
    Cevapla Toplam 19 beğeni
  • net 16 saat önce Şikayet Et
    sen eşini çalıştırma kardeş bu devirde çalışmayan evde internette vakit geçiren kadına güvenmek zor. Çalışsın diye yufkacıya da gönderilmez. Kadının kurumsal güvenilir bir yerde çalışmasından zarar gelmez.
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat