Charlie Hebdo'nun izinde...!

  • GİRİŞ11.07.2025 08:58
  • GÜNCELLEME11.07.2025 08:59

İslamofobi jenerik bir kavram, popüler, ya da her şeyin içine doldurulduğu bir torba. Fakat yetersiz kalmaya başladı. 'Fobi' ifadesi, meseleyi anlatmaktan çok uzaklaştı. Olan biten fobi olarak açıklanamaz. Yükseklik ya da uçak korkusu gibi bir şey değil bu. Düşmanlığı daha güçlü ve açık bir biçimde ifade etmek gerekiyor.

Nefreti doğrudan ve güçlü biçimde vurgulayan yeni popülerlere ihtiyaç var. "İslam nefreti" / "Anti-Muslim hatred" veya daha yaygın olarak "Anti-Muslim bigotry" gibi ikame kavramlar, artık resmi belgelerden veya literatürden medya mecralarına ve gündelik yaşama doğru ilerlemeli. Antisemitizm gibi. İması bile tedirgin edici bulunuyor. Bu tedirgin ediciliğin arkasında nasıl bir lobi var biliyorsunuz. Kavramlar sadece bir başlangıç. İslam nefretinin yaygınlaşması devasa bir endüstri tarafından desteklenirken bununla mücadele diplomatik veya siyasi bir hobi mahiyetine indirgeniyor. Güçlü bir lobiden yoksun, o nedenle aynı saldırıları tekrar tekrar yaşıyoruz.

İllüstrasyon: Mehmet Emin Aykurt

Yazının başlığı 'Charlie Hebdo'nun izinde', siz 'Charlie Hebdo'nun askerleri' olarak ta okuyabilirsiniz. Yerli ortaklarını ya da ona öykünenleri anlatıyor. Aynı zamanda reklamın iyisi-kötüsü olmaz mantığı ile sırf gündem olmak için eylem planı yapanları. Karikatür maalesef, ifade özgürlüğü ve mizah sınırlarının dışına çıkartılarak bir tür suikast silahına dönüştürüldü. İtibar suikastı...! Bu saldırılar, basit bir korku veya ön yargıdan ziyade, derinlere kök salmış bir nefretin dışavurumu. Bu gerçeğin farkında olunmalı.

Karikatürün bizde oldukça kirli bir mazisi var. Görsel mizahın ötesinde, tarih boyunca pek çok kez, siyasi bir suikast silahı olarak kullanıldı. Katil aynı, hedefler de neredeyse aynı. Pek çok ortak özellikleri var. Abdülhamid, Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan karikatürleri arasındaki 7 farkı bulmakta çok zorlanırsınız. Bulduklarınız da şekilsel farklılıklardan ibaret kalır.

Karikatürün itibar suikastı silahından doğrudan bir nefret aracına dönüştüğü noktaya Charlie Hebdo diyebiliriz. Hz. Muhammed'e (S.A.V) yönelik karikatürlerin İslamofobi olarak tanımlanması, bu saldırıların şiddetini hafifletmek gibi beklenmeyen sonuçları da içinde barındırıyor. Zira bu çizimler, sadece korku ve önyargıyı ifade etmekle kalmamakta, Müslüman kimliğine ve değerlerine yönelik açık bir nefretin izlerini taşımakta. Bu nedenle İslamofobi kavramı Charlie Hebdo ve şürekâsının, özellikle de yerli ortaklarının yaptığı provokatif yayınların gerçek boyutunu açıklamaya yetmemektedir. Söz konusu olan, basit bir fobi değil, çok daha derin ve sarsıcı bir nefretin tasviridir.

İfade özgürlüğü, kutuplaşmayı derinleştirmenin, karşılıklı anlayışı zayıflatmanın ve de toplumsal hassasiyetleri göz ardı etmenin aracı olamaz. Ülkemizde nefret suçlarına yönelik düzenlemelerin caydırıcı niteliği süratle güçlendirilmelidir. Nefret suçuyla daha etkin mücadele, en az yasal düzenlemeler kadar, geniş toplum kesimlerinin ortak katkılarına da ihtiyaç duymaktadır. Ülkemizde sivil toplum gerçek hüviyetinde ilerlemediğinden bu katkıların gerçekleşmesi hali hazırda zor görünmektedir.  Başka bir sorun da nefret suçlarıyla mücadelede muhalefet reflekslerinin zayıflığıdır. Son örnekte muhalefet partilerinin, Peygamberlerin nefret ve alay ihtiva eden tasvirlerine karşı cılız, isteksiz, günü kurtarmaya dönük tepkileri, daha doğrusu ne şiş yansın ne kebap mantığıyla hareket etmeleri nefret suçunu işleyenleri cesaretlendirmekle kalmamış, kendileri açısından da büyük bir kayıp olmuştur.

Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber 7

@infogenc7_24

Yorumlar1

  • Kadirhan 1 gün önce Şikayet Et
    İnsanlık artık İslamofobi değil Siyonofobi'den korkması gerektiğini hakkalyakin anladı. Bizdeki insan müsfetteleri hala bir şeyleri anlamıyorsa "onları da Allah ıslah etsin" diye dua etmekten başka yapacak bir şey yok.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat