İlk Yazı
- GİRİŞ24.09.2025 09:01
- GÜNCELLEME25.09.2025 09:40
Bizleri yoktan var eden, sayısız varlık arasında irade ve akıl sahibi tek varlık olarak insan yapan ve bu insanlar içinde İslam’la müşerref olarak Ehli Beyt damarından Türkiye’de yaratan Cenab-ı Allah’a, kâinattın zerreleri adedince şükürler olsun.
Haber7.com sitesinde yıllardır görüş ve makale şeklinde yazılarım yayımlanmasına rağmen, haftada bir kez düzenli olarak güncel iç ve dış siyasi konularda yazmaktan memnuniyet duyduğumu belirtir, başta Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli olmak üzere tüm çalışanlara ayrı ayrı teşekkür ederim.
Bölünmüş Ortadoğu Projesi (BOP) Uygulanıyor mu?
18.yy’ın başından itibaren Afganistan, Endonezya, Afrika ve Türkistan çevresinden başlayarak merkez Anadolu’ya kadar İslam Dünyası iki asır içinde, Batı’nın ve Rusya’nın işgali altına girmişti.
20.yy’ın başlarında Afganistan ve Anadolu zahiren kurtulduktan sonra Mısır, Endonezya, İran ve Pakistan başta olmak üzere 50’den fazla İslam ülkesi de II. Dünya savaşından sonra kurtulmuştur. Bugün BM’den sonra en büyük küresel teşkilat olan İİT üyesi 59 ülkeyle özellikle son çeyrek asırda ümmet olma, birleşme ve askeri alanda dahi ortak hareket etme sesleri sokaklardan masalara kadar çok daha güçlü sesler yükselmektedir. Daha önce de Moğol ve Haçlı yıkımlarında görüldüğü gibi gerçek baas (dirilme) başarısı gösteren İslam Dünyasının çok daha güçlü şekilde geleceği düşünülmedir ki; İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee de göre “İslam medeniyetinin saatinin erkenden durdurulduğu” kanaatinde.
Batı Dünyası maddi ve manevi kaynaklarıyla tekrar dirilme imkânına sahip olan İslam Dünyası’nı sürekli iç ve dış darbeler (İran’da Musaddak darbesi, Türkiye’de 27 Mayıs darbesi ve Menderes’in idamı, Batı’ya ilk kez petrol ambargosu uygulayan Suudi Kralı Faysal darbesi, Arap Baharı…) ve İsrail üzerinden de baskılamaktadır. Bunun son versiyonu ise şu an çok acımasız ve tüm imkânlarla 11 Eylül 2001’den beri uygulamada olan Bölünmüş Ortadoğu Projesidir (BOP)’tür.
11 Eylül’den üç gün sonra Pentagon'a bağlı çalışan, aynı zamanda BOP ve "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi”nin de mimarlarından olan Eliot A. Cohen, bu konuda amaçlarını şu şekilde açıkça ortaya koymaktadır: "Bu savaşta düşman 'terörizm' değil. Militan İslam'dır. Afganistan Dördüncü Dünya Savaşı'nın sadece ilk cephesini oluşturuyor" .
Irak ve Afganistan’ın işgali ve sonraki süreç bunu doğruluyor. Çünkü Dünya’ya hâkim olma projesinin Afganistan ve Irak’la kalmadığı, Yemen, Mısır, Libya, Katar, Filistin, İran, Katar ve Suriye’nin günlük olarak yıkılmasıyla şimdiden net ve canlı olarak görülüyor. Amerika'nın Savunmasını Yeniden İnşa Etmek' adlı belge, Eylül 2000'de, saldırgan neocon düşünce kuruluşu Yeni Amerikan Çağı Projesi (PNAC), RAND, Freedom House ve CFR gibi kurumlar tarafından hazırlanmıştır.
Bu belgeye göre bugün, Pentagon ve CIA gibi ABD yönetiminin en kilit noktalarında bulunanlar, 11 Eylül saldırılarından bir yıl önce dünyaya hâkim olma planları yapıyordu. Üzerinden çeyrek asır geçen (11 Eylül 2025) artık küresel bir 'Pax-Americana' yaratma tasarısının, Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Jeb Bush (Başkan Bush'un küçük kardeşi) ve Lewis Libby'nin kaleminden çıktığı bilinmektedir.
Bu belge aynı zamanda 11 Eylül saldırılarının ABD’deki neocon küresel hâkimiyet arzusu için müthiş elverişli bir kalkış noktası olarak kullanıldığını da göstermektedir.
Büyük Ortadoğu Bölgesi’nin yüzölçümü yaklaşık 12 milyon km ve nüfusu ise 800 milyona yakındır. ABD 22 ülkenin sınırlarını bozacak Grand Desıgn ile 2004 yıllarını 20 yıllık BOP olarak ilan edildi.
11 Eylül'den hemen sonra buna 'İkinci Pearl Harbor' yakıştırmasının yapılması gayet normaldir ki; ABD’nin İngiltere ve İspanya ya da 1945 yılından sonraki sicilini bilenler bunun ABD’nin içinden yapılan bir saldırı olduğu hiç zorluk çekmezler. Bütün bunların niçin yapıldığının en önemli nedenlerinden biri Nil’den Fırat’a kadar Büyük İsrail ve BOP, aynı zamanda tek rakip Çin’in de %60 oranında bağımlı olduğu enerji kaynağından kontrol edilmesi anlamına gelmektedir. Böylece hem tarihi rakip imha edilmiş olacak hem de bölgeye kuşak yol (BRI) ve enerji mahkûmu Çin de kaynağında boğulmuş olacaktır.
Bütün bunların niçin yapıldığının amacı çok açık bir şekilde ifade edenlerden birisi de bu siyasetin bizzat içerisinde bulunan, 1997-2003 yılları arasında İngiltere Başbakan Tony Blair'in kabinesinde Çevre Bakanlığı'nı yürüten ve Irak savaşına karşı çıktığı için istifa eden Michel Meachar, 4 Eylül 2003 yaptığı konuşmada şöyle demektedir:
“İsrail Orta Doğu, İngiltere ve ABD ise bir Dünya hâkimiyeti için bu mücadeleyi yapmaktadır. ABD ve Britanya'da hidrokarbon enerji kaynakları giderek tükeniyor. 2010 yılına gelindiğinde Müslüman dünya küresel petrol üretiminin yüzde 60'ını kontrol eder hale gelecek; petrol ihraç kapasitesinin ise yüzde 95'ine sahip olacaktır. Bugün ülke içi enerji ihtiyacının yüzde 57'sini karşılayabilen ABD için bu oran 2010'da yüzde 39'a düşecek. Britanya'nın ise 2020'de 'korkunç' bir doğalgaz açığıyla yüzleşebileceği biliniyor. Britanya hükümeti, kısa süre içinde elektriğin yüzde 70'inin doğalgazdan üretileceğini ve bu gazın yüzde 90'ının ithal edileceğini açıkça“ söylüyor.
Bu noktada, Irak'ın, petrol kaynaklarının yanı sıra, 110 trilyon metreküp civarında doğalgaz kaynağına sahip olan Katar’ın dünyanın en büyük doğalgaz kaynaklarına ve LNG terminaline sahip olan Katar’ın ABD, İngiltere ve İsrail tarafından vurulmasına dikkat çekmek lazımdır. Çünkü son üç yıldaki Ukrayna-Rusya savaşında Rusya, doğalgaz kartını açıkça kullanmaktadır.
BOP’un hazırlık safhasında Amerikan ulusal çıkarlar komisyonuna Temmuz 2000'de sunulan bir raporda, dünyanın en umut vaat eden yeni enerji kaynağının Hazar bölgesinde bulunduğunu ve bunun Suudi Arabistan'a bağımlılığı ortadan kaldıracağını vurguluyordu. Bunun için ABD destekli Bakü'den Ceyhan'a Hazar kaynaklarını taşıyacak bir boru hattı inşa edilmesi için kollar sıvandı ki; bugün Azerbaycan bölgede İsrail’e doğrudan destek vermektedir. Bir diğer hatta (OAPBHP) Afganistan ve Pakistan üzerinden doğuya yönelecek ve Hindistan sınırında sona erecektir. Böylece Doğu ve Batı’nın enerji kontrolü ABD’nin tekeline girecektir ki; son olarak Azeri-Ermeni barışında Türkiye’nin Asya bağlantısı için önemli olan Zengezur koridorunun ABD’ye 99 yıllığına kiraya verilmesi bu kapsamda önemli görülmektedir.
Peter Waldman 3 Şubat 2004 tarihinde The Wall Street Journal’da şöyle der: “Bernard Lewis, Müslüman dünyasının sıkıntılarına koyduğu teşhis ve Ortadoğu’da demokrasiyi yerleştirmek amacı ile ABD’nin askeri müdahale yapma çağrısı, ABD’nin dış politikasında elli yıl içinde en cesur değişimi yapmasını sağladı. Siyonist Yahudi olan Lewis, ‘Müslümanlar bize benzemeli’ demek istiyor. BOP için Lewis Doktrini’ni hayata geçirme şeklidir diyebiliriz. Bernett, Marx’ı doğrularcasına 11 Eylül’ü tarihin aracısı, bonusu yani hediye olarak görüyor.
BOP bu hedefler doğrultusunda 11 Eylül 2001 yılından sonra resmen ilan edilirken 7 Ekim 2001 yılında Afganistan’ın işgaliyle fiilen uygulanmıştır. ABD’nin 2000’li yıllardan itibaren önceleri kısaca BOP sonrasında da GOKAP (Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi) olarak anılan projeyle, görünürde bölgede insan hakları, demokrasi, özgürlük, hukuk devleti, sivil toplum ve piyasa ekonomisini egemen kılmak istediği savunulmuştur.
BOP, ilk kez 2000 yılındaki Davos Zirvesi’nde Dick Cheney, 2004’te ise Bush tarafından dillendirilmişse de öncesinin olduğu bilinmektedir. Fikri hazırlığını yapan isimler arasında Turkiye’de de yakından tanınan Bernard Lewis, Zbigniew Brzezinski bulunmaktadır ki; ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi 8 Nisan 2004 tarihinde “Büyük Ortadoğu ve Orta Asya Kalkınma Kanunu (Greater Middle East and Central Asia Development Act)kanun ile birlikte üç tüzel kişilik oluşturuldu: Demokrasi Vakfı, Kalkınma Vakfı ve Kalkınma Bankası. Bunlardan birincisi, “demokratik açık toplum” ve “açık siyasetin” geliştirilmesi; Kalkınma Vakfı, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanması; Kalkınma Bankası ise, kalkınma projelerine uzun vadeli düşük faizli krediler verilmesi ile yetkili ve görevlidir.
George W. Bush’un ikinci seçimi kazanmasından sonra Dışişleri Bakanlığı’na atanan Bush’un danışmanı Condoleezza Rice, BOP’un dünya kamuoyuna Fas’tan Çin sınırına kadar 22 ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesi olarak sunulmuştur. Afganistan ve Irak’ın işgalinden sonra Eylül 2010 tarihinden itibaren Arap Baharı adı altında dış destekli halk ayaklanmaları ile çeyrek asırlık bazı diktatörler kontrollü olarak devrilmiştir. BOP’un gerçek hedefleri şunlardır:
- Batı’nın ikinci Haçlı Krallığı olan İsrail’in güvenliğini garanti altına almak ve Büyük İsrail’i kurmak,
- İran ve Türkiye başta olarak İslam ülkelerinin nükleer silaha ulaşmasını engellemek,
- Orta Doğu, Orta Asya ve Hazar Bölgesinin Gaz ve Petrol sahalarını kontrol etmek,
- Doğu Akdeniz’in kontrol altına alınması,
- Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz’in giriş ve çıkışını kontrol etmek,
- Çin’in Kuşak Yol Projesini engellemek ve enerji kaynaklarını kontrol etmek,
- Hindistan-İsrail ve Avrupa korioruna hayata geçirmek (IMEC).
Ayrıca ilgili kanun, ABD Başkanı ile Dışişleri Bakanı’na konuyla ilgili geniş yetkiler verdi. Başkana verilen yetkiler şunlardır:
1. Ekonomik ve siyasal özgürlüklerin, “serbest ticaretin ve özel sektörün” geliştirilmesi icin adı geçen ülkelere yardım sağlamak.
2. “Büyük Ortadoğu ve Orta Asya Bankası”, “Büyük Ortadoğu ve Orta Asya Demokrasi Vakfı” ve “Büyük Ortadoğu ve Orta Asya Kalkınma Vakfı”nı kurmak.
3. Bölgeye yönelik yardımlar sunmak isteyen diğer devletler ile görüşmeler yapmak ve birlikte çalışmak.
4. Bölge ülkelerindeki siyasal partiler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, hükümetler, bürokratlar, iş adamları, şirketler, medya ve medya mensupları, aydınlar, üniversiteler, siyasetçiler ve devlet adamları ile görüşmeler yapmak ve birlikte çalışmak.
5. Her yıl ABD Başkanı tarafından Kongre’ye bir rapor sunulacaktır. Başkanın raporu, başlıca şu konular hakkında bilgiler içerecektir: Bölgedeki (BOP) genel gelişmeler, özel sektörün ve KOBİ’lerin durumu, siyasal ve hukuksal alanlarda yapılan reformlar, bölge içi ticaretin durumu, bölgeye yapılan Amerikan yatırımlarının durumu, bölgede belirlenen hedeflere ulaşabilmek için yapılan kamu özel kesim işbirliğinin durumu, diğer devletlerin bolgeye yönelik çalışmaları, Demokrasi Vakfı, Kalkınma Vakfı ve Kalkınma Bankası’nın çalışmaları. Dışişleri Bakanı’na ise, (a) bölgeye yönelik yapılan yardım çalışmalarının Koordinatörlüğünü yapma, (b) koordinatör atama ve (c) bu çalışmaların etkinliğini artırmak amacıyla yeni yaklaşımlar geliştirme yetkileri verildi. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı, bu kanunun yürütülmesini sağlamak için 2005-2009 döneminde her mali yıl için bir milyar dolar ödenek ayırmaya yetkilidir.
ABD hariciyesinin yönetim merkezi olan CFR’nin (Central Foreign Relations) kurucularından ve en etkin üyelerinden olan C.P. Morgan'ın,11 Şubat 1950 yılında Amerikan senatosunda şu konuşmayı yapar: "Bir dünya hükümeti ister istemez kurulacaktır, tek sorun bu sonuca güzellikle mi yoksa zorla mı ulaşacağımız sorunudur". Bundan yarım asır sonra ise Yahudi asıllı Siyonist Neocon Richard Perle ise bu konuda şöyle der:
“Hiçbir aşama yok. Bu, top yekün bir savaş. Önce Afganistan’a ardından Irak’ın icabına bakacağız ve daha sonra durum nasıl görünüyorsa şöyle bir değerlendireceğiz. Bu kesinlikle gidilmesi gereken bir yol....Eğer dünyaya yönelik vizyonumuzun devam etmesini sağlar, tamamen kucaklarsak ve akıllı diplomasi yöntemlerini kullanmaya kalkışmaz ve sadece top yekün bir savaşa girişirsek.......çocuklarımız bugünden itibaren hakkımızda görkemli şarkılara söylemeye başlayacaklar“ diyerek bugün ilk iki aşamayı geçtiğimiz maceranın başlangıç safhasında çerçevesini çizmiştir.
Yani bu proje silahlı ve top yekün olacak. Bu yüzden 11 Eylül saldırılarını, yürütülen bu hedef çerçevesinde demokrasi, küreselleşme, özgürlük, eşitlik gibi güzellik yollarıyla değil de silah zoruyla ulaşmak isteyenlerin yaptığını söyleme mümkündür.
ABD’nin Afganistan ve Irak operasyonlarına baktığımız zaman bunları sadece Afganistan ve Irak’ta yapılan operasyonlar olarak görmememiz gerekir. Bunlar bir bütünün şimdilik birer parçalarıdır. Samuel P. Huntington bu konuda şöyle diyor: "Amerika Birleşik Devletleri'nin üstün olmadığı bir dünya, küresel olayların biçimlendirilmesinde ABD'nin, başka herhangi bir ülkeden daha fazla etki sahibi olduğu bir dünyaya göre daha fazla şiddet ve düzensizlik ve daha az demokrasi ve ekonomik büyüme içerecektir. ABD'nin kalıcı uluslararası önceliği, Amerikalıların refah ve güvenliği ve özgürlüğün, demokrasinin, açık ekonomilerinin geleceği ve dünyadaki uluslararası düzen için merkezi önemdedir".
Bush yönetiminin 11 Eylül sonrası uygulamaya koyduğu strateji, ’top yekûn savaş’ mantığını oluşturmaktadır. 2021 Haziran ayında ölen Savunma Bakanı Donald Rumsfeld‘in Pentagon’a yönelik “Düşünülemeyeni düşünün” talimatı Amerikalı olmayanların, dünyanın tek süper gücünün yönetiminin, Taliban’ın yaptıklarını amatör işi gösterecek derecede (DAİŞ, PYD, Irak’taki işkence fotoğrafları ve görüntüleri ne kadar profesyonelce çalıştıklarını göstermektedir) insan katliamı vadeden fanatik bir zihniyetin eline geçtiğini düşünmelerini sebebiyet verebilir.
Samuel P. Huntington ve Kissinger’ın aynı ekipte olduğunu ve Huntington’nun medeniyetler çatışması, adlı çalışmasının bu doğrultuda hazırlandığını söylemek bu strateji çerçevesinde doğrudur. Yani yeni ABD artık silah yoluyla Dünya hâkimiyeti için öncelik gördüğü yerlere saldıracaktır. Demokrasi ve insan hakları hem ABD hem de Dünya için rafa kaldırılmıştır. Büyük İsrail, petrol ve stratejik alanlar kontrol edilecek öncelik alanlar olarak görülmektedir.
Yorumlar17
-
Kim sorumlu
1 ay önce
Şikayet Et
Geçmişi analiz ederek kaoitalizm in baaarilari anlatilmis. Çözümü olmayan hurmalar sonucu tirmalar. ABD ing dünyada egemenlik kurmuş iki ülke. Kim egemenliğini bırakmak ister? İsrail i kendi hizmetleri için masa olarak kullanıyorlar. Türkiye görüyor biliyor. Biz bu makastan nasıl kurtuluruz? Asıl konu bu. Teşekkürler
Beğen
Cevapla
-
Daşqın
1 ay önce
Şikayet Et
elinize emeğnıze sağlik hocam
Beğen
Cevapla
-
Ferdi
1 ay önce
Şikayet Et
Teşekkürler
Beğen
Cevapla
-
Recep
1 ay önce
Şikayet Et
Hocam,sizi daha önce tanımışdım.Haber 7 de yazmanıza çok sevindim.Çok Güzel yazı olmuş.Tebrikler.
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
-
Hamit şimşek
1 ay önce
Şikayet Et
Selamlar teşekkürler yüce Allah razı olsun sizden inşaellah gerçekten bu yazınız bizi çok bilgilendirdi
Beğen
Cevapla
Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle