İslam Dünyası’nda Büyük Yapılanma ve Suriye (II)

  • GİRİŞ12.11.2025 08:57
  • GÜNCELLEME12.11.2025 08:57

Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye, Güney Afrika, Endonezya ve Brezilya başta olmak üzere çok sayıda bölgesel ve küresel aktörün son çeyrek asırda ortaya çıkmasından dolayı, İngiltere, İsrail ve ABD liderliğindeki Batı’nın 1990-2000 yılları arasındaki Başat Aktör liderliği sorgulandığı gibi 21.yy’daki hakimiyeti dahi tehlikeye girmiş gibi görülüyor.

Çin’in dünyayı bir ahtapot gibi saran Kuşak Yol (BRI) projesi, NTE ve yükselen dev askeri gücüne karşı Batı dünyası, Hindistan (IMEC), QUAD ve AUKUS’a sahaya sürse de Çin’in yükselişini ve Dünya’nın Beşten Büyük olduğu gerçeğini değiştiremediği görülmektedir.

Bu anlamda Türkiye’nin Kalkınma Yolu Projesi ve Hint-İsrail merkezli IMEC rakip görülüyor. Aynı şekilde İslam Dünyası’nın da, Rusya ve Çin’le dengeli ve dikkatli ilişkileri de Batı’yla rakip görülüyor. Çünkü Çin, Rusya ve Batı arasındaki İslam Dünyası tekrar bir asır önceki durumu gibi Şark Sorunu olarak görülüyor ki; Kıbrıs ve Suriye, iki asır sonra bu alanda Büyük Oyun’un başlangıç noktası olmuş durumda.

 

Üç büyük güç arasında dengeli ve tehlikeli ilişkilere rağmen, ehveni şer olarak Batı’ya burun farkıyla yakın görülen İslam Dünyası, bugün Suriye üzerinde yeniden yoğruluyor.

13 yıllık Gazze’yi aratmayan Suriye’nin dış destekli iç savaşında son bir yılda nekahet dönemi yaşansa da, daha üç gün öncesine kadar başına 10 milyon dolar ödül konulan ve bu para Sezar yaptırımlarının kaldırılmasıyla (Ki bunu bizzat altı yıl önce Trump uygulamaya koymuştu)  adeta otel masrafı olarak bağışlanan Ahmet Şara’nın, Trumpla görüşmesi bu anlamda balayı olarak görülebilir. Çünkü Suriye’de herkes savaşmaktan yoruldu ve/ya daha büyük savaşa enerji topluyor. Ancak ilginç olan Suriye’nin geçici devlet Başkanı Şara, bir ay önce Moskova’da Baba Esad’ın dahi Rusya’ya verdiği süresiz Akdeniz’deki gaz hakları ve üslerle ilgili imtiyazları da kabul ettiğini hatırlayalım.

Suriye’de aralıksız ilerleyen ve David Koridoru peşinden giden İsrail’in hazır bulunduğu ve Hakan Fidan’ın davet edildiği görüşmenin sonucuna bakılırsa herkes bu görüşmeden memnun ayrılmış gibi. Hatta görüşmeye katılamayan Mazlum Abdi bile. DSG’nin askeri lideri şöyle dedi:

“Suriye konusundaki liderliği ve Suriye halkına yücelme fırsatı tanıdığı için Başkan Donald Trump'a teşekkür ederim. Başkan Şara ile Beyaz Saray'da yapılan görüşmenin sonuçlarını ve DSG'nin Suriye devletine entegrasyonunu hızlandırma taahhüdümüzü görüşmek üzere Büyükelçi Tom Barrack ile az önce harika bir telefon görüşmesi yaptım. Birleşik bir Suriye'de halkımız için daha müreffeh ve güvenli bir geleceğe doğru ilerleme kaydetmek amacıyla ortaklarımızla yakın koordinasyon içinde titizlikle çalışıyoruz.”

Kısaca şu anda Suriye’de egemen olarak İran hariç Türkiye, Rusya, İsrail ve ABD bulunmaktadır. İsrail ise iyi polis Trump’a rağmen Gazze Barış’ını sürekli ihlal etmektedir. Sudan, Mali, Nijerya ve Pakistan/Afganistan hattında ciddi sıkıntılar yaşanırken, İsrail’in İran’a daha kuvvetli saldırısı için geriye sayım başlamış görülmektedir. Azerbaycan’da dün düşen Türkiye’nin uçağı ve Kıbrıs’a bakıldığında Armageddon’un çarklarının aralıksız döndüğü ve 800 milyar Euro ile sönmüş kıta Avrupa’nın dahi Çin gibi silahlandığı görülmektedir.

Yeni bir Balfour olan ve İsrail merkezli Abraham Anlaşmalarına çok uzaktaki Kazakistan’ın dahil olması oldukça dikkat çekicidir. Gazze’nin garantörlerine sürekli çağrıda bulunan Hamas’a, tıpkı Gazze’nin çığlığı gibi henüz yanıt veren çıkmadıysa da Filistinli mahkûmların idam helvası dün Knesette, Gvir tarafından dağıtıldı. II. Dünya savaşı öncesi gibi ilginç bir zamanda yaşıyoruz. Buzdağına doğru ilerleyen Titanik’ta şarkılar söylenmektedir.

BOP, Libya’dan sonra Basra-Kızıldeniz hattında Sudan üzerinde uygulanmakta ve Mali-Nijerya hattına uzatılmaya çalışılmaktadır. Rusya ve İran’ın silah fabrikaları Çin’in de desteğiyle 7/24 esasına göre çalışmakta ve İran, bir daha ki saldırıya aynı anda 2000 füze ile yanıt vereceğini ve bekaya düşerse nükleer silaha başvuracağını deklere etmiş durumdadır.

Kısaca, İsrail Büyük İsrail ve Batı da İslam Dünyası’nı altına alarak 21.’yyın küresel hâkimiyetini sağlamak için Suriye üzerinde İsrail, ölümü gösterirken ABD bizi sıtmaya razı etmektedir. Ancak kaderin de üstünde bir kader olduğunu unutulmasın ki; Suriye küçük Orta Doğu’dur. Suriye’ye hâkim olan dünyaya hâkim olur. Bu konuda bizim Batı, Çin ve Rusya dışında Orta Doğu’da Mısır, Suriye, Irak, Pakistan, Körfez ve Türkiye olarak acilen Bereketli Hilal Birliğini kurmamız daha elzem görülmektedir.

 

Yorumlar2

  • Zeki Aktürk 4 saat önce Şikayet Et
    "Bereketli Hilal" çok güzel bir çatı keşke olsa diyorum. Günümüzde görüp yaşadığımız gibi içimizdeki hain yapılanmalar gibi Hilal çatısı altında olmasını istediğimiz Ülkelerinde acilen iç temizliğini yapıp öyle zemin hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Her yerde her ülkenin ajanları var ve bizler de iyi gaza gelen toplumlar olarak dikkatli hareket etmek, yere sağlam basmak gerek.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • yusuf 4 saat önce Şikayet Et
    gördüğüm en isabetli yazılardan ALLAHU alem kaçınılmaz görünen dünya savaşının geldiğini net olarak ifade etmş sağolun
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat