Müttefikleri dahil dünya diken üstünde ABD’nin yeni Başkanı Trump’dan gelen açıklama ve aldığı kararları izliyor.

Açıklama ve kararların daha biri anlaşılmadan ve hazmedilmeden diğerleri geliyor.

Adamda kurul kaide yok, BAM BAM BAM…

“Önce ABD’nin çıkarları” diyor. Bırakın hasımları, müttefikler bile adamın umurunda değil.

“Ben şuna karar verdim, Bunu yapacağım diyor” diyor. Uluslararası hukuku iplemiyor.

Netanyahu soykırım ve katliamla suçlanıyor. Adamın Beyaz Saray’da ilk ağırladığı ve övdüğü kişi o oluyor.

Protokolü takmıyor. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’yı bir buçuk saat bekletip on dakika görüşüyor.

Kim ne düşünür umurunda değil. Kendini “Kral” ilan ediyor.

“Kanada ABD’nin elli birinci eyaleti olmalı”

“Panama bizim olmalı”

“Grönland’a ABD sahip olmalı”

“Gazze bizim kontrolümüzde olacak ve Gazzeliler oradan gidecek” diyor. Kimse “Bu adamın ağzından çıkanı kulağı duyuyor mu” demiyor.

“Ben başkasını anlamak için çaba harcaman, onlar beni anlasın. Bu benim hakkım” havasında devam ediyor.

“Yıllardır ABD sizi koruyor. Bunun bir maliyeti olacak. Şu kadar ödeme yapacaksınız” diyor. Muhatapları “Efendim….” Diye devam ediyor.

“Güç bende ve ben bunun fazlasıyla farkındayım. Ayağınızı ona göre denk alın” tarzı sözleri müttefiklere bile söylemekten çekinmiyor.

Hiç dolambaçlı konuşmalarla zaman kaybetmiyor. Karmaşık olma derdi yok. Ne isteyecekse doğrudan BAM BAM BAM…

Diplomatik nezaket adamın lügatinde yer almıyor. “Zelensky yakında gelecek ve anlaşmayı imza atacak” diyor.

Adam resmen üçte biri Rusya’nın işgalinde olan Ukrayna’nın geri kalanına çökmek istiyor. Engel olacak kimse de yok maalesef.

Sömürge siyasetçisi gibi Ukrayna’nın doğal kaynaklarına göz dikerek ve 350 milyar dolar para harcadıklarını söyleyerek; “Ukrayna’nın doğal kaynak gelirleri ve doğal kaynak sahalarına ABD ortak olacak. Doğal kaynaklar üzerinde ABD’nin ipoteği olacak” tarzı söylemlerle Ukrayna’nın egemenliği kendi kontrolüne almak istiyor. Maalesef tüm bunlar karşısında Avrupa Birliği çaresiz içinde.

Zelensky ABD’ye gidince göreceğiz yeni bir Versay anlaşmasının imzalanıp imzalanmadığını. Hem de bir hasım devletle değil, müttefik(!) güçle.

Trump, “Putin’in Ukrayna’da askeri işgali varsa benim de ekonomik hakimiyetim olacak” diyor. Bunun karşısında Zelensky’nin elinde hiçbir kart yok.

Kral mıral takmıyor. Adamları ayağına çağırıyor. Kameralar önünde misafiri(!) üstü örtülü tehdit ederek “Şu kadar Filistinliyi alacaksın. Sen bunu yaparsın, bilirim” diyor. Kimse “Neler oluyor?” demiyor.

Adamda kuram muram hak getire. Tek odaklandığı nokta ABD’nin kazanması ve çıkarları.

Dış politikada ahlaki değermiş havasında olanlara söz ve tavırlarıyla “Sen iyi misin” dercesine şöyle küçümseyici bir göz ucuyla bakıyor.

Adam her gün bir Avrupalı lideri aşağılıyor. Buna karşın ne tek başına ne de toplu olarak Avrupa’dan etkili bir adım geliyor.

Trump, “ABD’nin borçlarını dünyanın değişik devletlerine ödetmekte kararlıyım” havasında hızla ilerliyor.

Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğimi, deli olurum dünya benim kahrımı çeksin havasında

Bunu çok iyi başarıyor. Deli görünümlü akılla rolü oynuyor.

Anlayacağınız antin kuntin analiz yapmaya kalkmayın beyler…

Adam çok net, yalın ve ne istediğini dolandırmadan BAM BAM BAM söylüyor.

Tüm olanları görünce insanın aklına “Dünya’nın Sonu”nun sonu mu geldi acaba sorusu geliyor.

Ne dersin Francis Fukuyama sen bu işe?

Prof. Dr. Mehmet Şahin/ Haber7