İsrail-İran Savaşı’ndan anladıklarım

  • GİRİŞ24.06.2025 08:55
  • GÜNCELLEME24.06.2025 09:53

1-    Konu sadece İran’ın nükleer programı değil

ABD destekli İsrail’in İran saldırısının tek amacı İran’ın nükleer programını sonlandırmak değildir. İlk günden itibaren İsrail ve destekçilerinin söylem ve eylemlerine bakıldığında saldırının amacının nükleer programın çok ötesini amaçladığı rahatlıkla anlaşılır. Tek amaç nükleer program olsa oraya odaklanılır ve onun dışına çıkılmaz. Amacın daha geniş olduğu besbelli. İran’ın sahip olduğu belli alanlardaki kapasite eritilmek isteniyor. Nükleer program, saldırının gerçek amacının gölgelenmesi için kullanılan bir argümandır.

Hele nükleer silaha sahip İsrail gibi haydut bir devletin nükleer silaha değil, nükleer teknolojiye sahip başka bir bölge ülkesine karşı olması ayrı bir garabettir.

2-    İsrail bölgede saldırgan tutumuyla neyi amaçlamaktadır?

İsrail kendisinin merkezde olduğu bir bölgesel sistemin kurulmasını amaçlamaktadır. Bu yüzden nüfus ve coğrafi durumunu göz önünde bulundurarak bölgenin ufalanmasının peşindedir. Ortadoğu’da kendinden büyük nüfusa sahip, kendinden büyük coğrafyaya sahip, kendinden fazla etkiye sahip ülke istememektedir. Daha uzağa gitmenize gerek yok. İsrail’in son yıllarda uyguladığı bölgesel politikasına bakmanız yeterlidir.

İbrahim Anlaşması örneğinde olduğu gibi bazı bölge ülkeleriyle anlaşma yaparak, anlaşamadıkları bölge ülkeleriyle de ABD ve benzeri ülkelerin desteğini alarak savaş ve çatışma yoluyla İsrail merkezli bir düzen kurmanın amacındadır İsrail.

Siyonist-Emperyalist ortak proje yürürlüktedir.

3-    İran savaş yapmak istemiyor.

İran’ın kullandığı söylemi çok abartmayın. 2020 yılından beri, yani Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden beri İran’a karşı her türlü aşağılama süreci devreye sokuldu. İran’ın bölgede var olan ve rejimin övünerek anlattığı etki unsurları birer birer yok edildi. Şam’ı, Lübnan’ı, Bağdat’ı kaybettiler. Bölgede var olan Kudüs Gücü unsurları doğrudan hedefe kondu. Buna rağmen İran etkili bir yanıt vermekten çekindi. Şimdi savaş/çatışma İran içine taşındı. Yine de İran tüm kışkırtma ve saldırılara rağmen savaşın bitmesini arzuladığı için orantılı tavır takınmaktadır.

Bakalım İran daha ne kadar emperyalist-siyonist saldırıdan kaçabilecek.

4-    İran’ın nükleer programını sadece dini rejime bağlamak doğru değildir.

Bazıları İran’ın sahip olduğu nükleer programı doğrudan dini rejime bağlamaktadırlar. Bu doğru değildir. İran’ın nükleer programı dini rejimden (1979) çok önce başlamıştır. Nükleer program dini rejimin değil, İran milliyetçiliğinin/vatanseverliğinin bir yansımasıdır. İran’ı iyi bilenler nükleer program konusunda muhafazakârlar ile reformcuların büyük oranda aynı noktada birleştiğini bilir. Birinci Dünya Savaşına giderken 1907 yılında ve İkinci Dünya Savaşı sırasında 1941 yılında iki defa Rusya ve İngiltere arasında etki alanlarına bölünmüş olmak ve 1953 yılında planlı bir ABD-İngiliz yapımı darbeyle karşılaşmak İranlıları belli arayışa ittiğini görmek gerekir.

Anlayacağınız nükleer program arayışı İran topraklarında bitmez.

5-    Bugün Ortadoğu’nun tartışmasız tek” Haydut Devleti” İsrail’dir.

Ortadoğu’da İsrail dışındaki devletler egemenliklerini, toprak bütünlüklerini ve milli birliklerini korumaya çalışırken İsrail en iyi nasıl “Haydut Devlet” olunur onun en çarpıcı özelliklerini sergilemektedir. Başta Gazze’de uyguladığı soykırım olmak üzere komşu ve bölge ülkelerine karşı başlattığı seri saldırılarla “Terör Devleti”, “Haydut Devlet” olma şampiyonluğunu kimseye kaptırmak istememektedir.

Bugün itibariyle uluslararası hukukun tüm kurallarını çiğneyen İsrail, sadece bölgesel değil, küresel bir tehdit haline gelmiştir. ABD desteğini arkasına alan Siyonist İsrail ne kural dinliyor ne kanun. Yasaklanmış kitle imha silahlarına sahip olmanın vermiş olduğu güçle teröre destek veriyor, anlaşmaları ihlal ediyor, komşularını tehdit ediyor.

Bölgenin kaosa sürüklenmesini kendi güvenliği için gerekli görüyor. İki bin küsür yıllık tarihten hiç ders almadığı anlaşılıyor ve “Haydut Devlet” olmanın tüm özelliklerini fazlasıyla sergiliyor.

Kendi oluşturduğu güvensiz bir ortamda güvende olacağını düşünüyor.

İzleyip görelim…

Mehmet Şahin - Haber7

Yorumlar20

  • Wowww 29 dakika önce Şikayet Et
    Bu yazıyla, sadece Ortadoğu’yu değil; dünya sisteminin açmazlarını da yeniden düşünmeye başlıyoruz
    Cevapla
  • Tebrikler Sn.Şahin 30 dakika önce Şikayet Et
    Kaleminiz, gerçekleri estetikle buluşturarak sarsıcı bir entelektüel deneyim sunuyor
    Cevapla
  • Çiğdem 31 dakika önce Şikayet Et
    Gerçeği yalnızca anlatan değil; ona cesaretle dokunan bir güçlü kalem
    Cevapla
  • Tuna 48 dakika önce Şikayet Et
    Kaleminiz, güç söyleminin çürük temellerini sabırla, zekâyla ve zarafetle çözüyor
    Cevapla
  • Not 49 dakika önce Şikayet Et
    Ortadoğu’nun değil; insanlık vicdanının tarihsel notudur
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat