Cinsellik Laiklik ilişkisi

  • GİRİŞ11.08.2008 10:26
  • GÜNCELLEME11.08.2008 10:26
İki olay ve bir yorum...
 
Olayın birincisi İstanbul Milletvekili Sayın Edibe Sözen’in ‘Gençleri Koruma Yasası Teklifi’ ve teklifi tepkiler üzerine geri çekmesi. İkincisi Nesin Vakfı’nda geçtiğimiz yıllarda yaşandığı iddia edilen cinsel taciz olayı ve akibetinin ne olduğu.
 
Sayın Sözen’in 46 maddelik yasa teklifinde doğanın korunmasından engellilere yardıma kadar birçok madde var. İletişimcilerin tepkisi özgürlüğü savunması gereken bir iletişim hocasının böyle erkek muhafazakârlığını nasıl savunduğu yönünde idi. Okullarda ibadethane açılması ve kimlik tesbiti yaparak pornografik materyalin verilmesi maddelerine itiraz edildi.
 
Anayasa Mahkemesi kararının ilk sonucunu hemen gördük. İbadet özgürlüğünü savunmak tehlikeli idi, zorunlu olarak geri adım atıldı, iyi niyetli bir teşebbüs yarım kaldı.
 
Ankara’da siyasi stratejistler şunu göremiyorlar mı? Kendine özgürlük değil herkese özgürlük garantisi verecek Kamu Reformu ile böyle çalışmalar da ancak olumlu sonuçlar alınır.
 
Demokrat iktidar ibadet edenlere özgürlüğü savunurken Gay ve Lezbiyenlere de özgürlüğü savunacak. Çocuğunun Gay ve Lezbiyen olmasını istemeyen bunun çözümünü devletten beklemeyecek çocuğuna sahip çıkacak. İnternet çağında gençlerin kalplerine yasakçı koymadıkça dış disiplinle sonuç alınmaz ki.
 
İyi de serbest olacak kötü de. İyi ahlakın iyi sonuçları ve kötü ahlakın çirkin sonuçları çarpışacak insanlık yaşayarak öğrenecek. Bugün ABD Başsavcılar Yüksek Kurulu cinsel şiddet suçları ile pornografik erotik materyalin yaygınlığı arasında nedensellik bağı olduğunu kabul etti. Yakın zamanda ahlaki değerleri gençlere öğretmek için adım atmalar ve gelişmeleri olacak.
 
Türkiyede cinsellik iki yönlü bir tabu. Tutucu dini duyarlılığı olan insanlar cinselliğe aşırı tepki verirken duygularını aşırı bastırıyorlar. Fıtri olmayan aşırı baskılamanın sonucunda daha da aşırı duyarlı hale geliyorlar. Böylece cinsel tuzaklara kolayca düşüyorlar.
 
Tutucu laiklik duyarlılığı olan kişiler ise içki ve cinsel özgürlüğü laikliğin teminatı olarak görüyorlar. İkinci kuşakları sınırsız, sorumsuz ve saygısız oluyor. Sonra da gençlerin ideal eksikliğinde yakınıyorlar. Kendileri de orta yaşa geldiğinde ya eşini değiştiriyor yahut da aldatıyor. Boşanmalar ve cinsel sadakatsizlik sıradan olay oluyor.
 
Hüseyin Üzmez’in evinde Müslüm Gündüz Fadime Şahin’le basılıyor. Burada bütün olayı bir komploya indergeyip kurtarmak hiç adil değil. Olayın sosyopsikolojik yönü çok belirgin. Görüntüde müslim uygulamada gayri müslim. Bu yaşantı münafıklık işareti değil mi?
 
Ateşli bir çağda yaşıyoruz her insan hata yapabilir, bu hatalar cinsel hatalar da olabilir, insanları dışlamak yerine kazanmanın kendsini yeniden inşa etmesinin yolunu açmak daha doğru değil mi? İşimize ve eşyamıza verdiğimiz değer kadar ruhumuza da itina göstermemiz ve değer vermemiz gerekiyor.
 
İçten, samimi, dini din için seven insanlar artmalı. Durgun denizde yüzmek kolay, fırtınalı denizde yüzmek marifettir. Yasaklarla toplumu korumak bu günün metodu değildir. İyi, güzel ve doğrunun iyi sonuçlarını, orta ve uzun vadedeki kazanımlarını anlatarak insanları iyi ve güzele getirebiliriz. Yasakcı kolaycılılk yerine bilimsel verilerle insanların duygularını kontrol etmeyi öğretmek daha önemlidir. Belediyeler ilmihal dağıtmak yerine ideal insanı, iyi evliliği anlatan kitaplar dağıtmalılar.
 
Geçen yıl TBMM bir araştırma komisyonu kurmuştu. Gençlik ve şiddet ilişkisi ile ilgili. İstanbul Milletvekili Sayın Halide İncekara çok çalıştı, 484 sayfalık rapor hazırladı, çalışmanın bazı bölümlerinde bende bulundum.
 
Rapor sonucunda gençlere yasaklama getirmek yerine İnsani değerleri öğreten ‘Yaşam Becerisi’ çalışmaları yapılması önerilmişti. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği böyle bir çalışmayı hayata geçirmek çok daha doğrudur. Milli Eğitim Bakanı  Sayın Hüseyin Çelik himayesinde Özel Eğitim Rehberlik Genel Müdürlüğü bu projeyi uygulamaya geçirebilir.
 
İkinci olayı Nesin Vakfı Başkanı Ali Nesin’den (http://www.nesinvakfi.org/mektup/2007_06_28.html) öğreniyoruz. Çarşaf çarşaf gazetelerde Nesin Vakfında tecavüz olayı yaşandığı yazılmıştı. İnceleme ve adli tıp sonuçlarından suçlamanın dayanaksız olduğu anlaşıldı ama çok  kimse vicdanlı davranıp doğruyu duyurmadı. Çocuklara yapılan işkenceler de içler acısı. Çünkü cinsellik ve laiklik tabudur, ikisine de dokunmak el yakar. Hem kapitalist hem de faşist ahlak böyle diyor.
 
NEVZAT TARHAN – HABER 7

ntarhan@gmail.com

Yorumlar16

  • fatih kaya 15 yıl önce Şikayet Et
    güzel bir yazı. Uzun zamandır böyle güzel yazı okumamıştım.Yazılarının devamını diliyorum.selamlar
    Cevapla
  • Rüştü CAN 15 yıl önce Şikayet Et
    (3). Ayrıca bunu yaptıktan sonra zamanı da kavramak gerekiyor, dünyayı da okumak gerekiyor, geçmiş ve bugünün bilgi birikimine biraz vakıf olmak gerekiyor ki bu bizi ham softalıktan kurtaracak bir ayağımız kendi değerlerimizde duruken diğer ayağımızla cihanı gezdirecektir.Böyle bir toplmumu inşa etmek zor iştir ancak başka da bir çare yoktur aksi halde biz işin özüne inmeden evlendirme dernekleriyle bu işi çözeceğimizi sanırsak , erkenden evlenip üç gün sonra boşanan bir de çocuklu dullar sorunu ile
    Cevapla
  • Rüştü CAN 15 yıl önce Şikayet Et
    (2). tartışılmaya , çözüm bulunmaya çalışılıyor.Umarım ki topluma engel olunmadığı halde bu toplum öz değerlerine dönecek ve bu yabancılaşma zamanla azalacak , o zaman müslüman bir toplum olacağız.Bu oluncaya kadar öncelikle herkesin kendisini ve çocuklarını gözden geçirip dinini okuyup öğrenip yaşamaya çalışması lazımdır.Ancak şunu unutmayalım ki salt dinin emirlerini ( namaz, oruç vs.) yerine getirmekle olmuyor bu iş ruhunu kavrayıp özümsemek gerekiyor, peygamber efendimize (sav) bakmak gerekiyor.
    Cevapla
  • Rüştü CAN 15 yıl önce Şikayet Et
    CİNSELLİK SORUNU MU? MÜSLÜMANLIK SORUNU MU?(1). Bizim öncelikli sorunumuz yabancılaştığımız değerlerimiz ve öncelikle de dinimizdir.Bizlerin kimlik müslümanlığından çıkıp gerçek müslümanlığa adım atmamız gerekmektedir.Çevremize bakalım bi arkadaşlar dinimizi hangi içtenlikle yaşıyoruz ne kadar yaşıyoruz ? Şu açık gerçeği görelim artık biz müslüman bir toplum değiliz.Hiç kendimizi aldatmayalım. Müslüman bir toplum olsaydık bu sorunlara çözüm çoktan bulmuş olurduk.Yavaş yavaş müslüman (dini yaşayan -içselleştirmiş) sayısı artarken yaşanan sorunlar da -
    Cevapla
  • istanbul esenler 15 yıl önce Şikayet Et
    ,. İşte laiklik=dinsizlik demek değil.Dinsizlik olmaya çalıştırılıyor.Bir tarafta dindarım diyenler, bir tarafta ben aşırı medeniyim diyenler yüzünden halkın önünde böyle bir fikir var.Laiklik insanlar terbiyesiz olsunlar, sapkınlık yapsınlar ya da açılıp saçılsınlar, ahlak çöküntüsü yaşasınlar diye benimsenmiş bir devrim değil.Bilirsiniz, bu, hep bunu ağzına sakız yapanlar yüzünden bu kadar anlaşılmaz oldu.Benim 20 yaşına kadar 2 kere kitap kapağı açmayan gençliğim de her önüne getirilene doğru dedi.Hata yapt
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat