Politikada arzuların ve duyguların karışması

  • GİRİŞ08.09.2008 08:54
  • GÜNCELLEME08.09.2008 08:54

Diğer taraftan Sayın Başbakan Erdoğan’la, Sayın Aydın Doğan’ın öfkeli diyalogu yaşanıyor. Bu tartışmanın siyasi sonuçları olacak mı?

Bir taraftan Doğan Holdingin büyüme arzusu diğer taraftan, siyasi tabanını tatmin etme zorluğu yaşayan hükümet. Tartışmanın psikolojik motivasyonu bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor. 

Psikohistori diye tanımlanan bir bilim dalı gelişiyor. Tarihsel psikoloji olarak da bilinen bu bilimsel disiplin klasik tarihçiler ve antropologlar tarafından benimsenmiyordu. Durkheim’ın  ‘Toplumsal olgular bireysellikten farklı değerlendirilmelidir’ görüşü toplumsal olguları analiz ederken sadece geçmiş toplumsal olayların incelenmesi sonucunu doğurdu. 

Politik ve sosyal olayları analiz ederken, milletin ve grupların hem şimdi hem de geçmişte sosyal ve politik davranışlarının duygusal kökenini incelemenin önemi bugün daha çok anlaşılıyor. 

Sosyal bilimlerin inceleme disiplini ve metodolojisi ile psikolojik ve biyolojik bilimlerin kavram ve bulgularının birleştirilmesi yeni çözümler üretme de çok işe yarayacak gibi gözüküyor. 

Eşine cinsel sadakatsizlik gösteren politikacı hakkında oluşturulan dosyanın tehdit unsuru olarak kullanıldığı biliniyor. Yahut bir kararnameyi imzalamayan bakanın önüne kirli ilişkilerinin dosyası konularak karar vermesi etkileniyor. İstihbarat örgütlerinde liderlerin liderlik zaaflarını inceleyen birimlerin varlığı biliniyor. 

Hatta geçmişte genç yaşta bakan olan bir politikacı kendisine bağlı istihbarat biriminde dolaşırken kendisinin sakıncalı bir eyleminin TV ekranında kaza ile gösteriliyor gibi sunulması o bakanı tesirsiz yapma amaçlı bir tehdit uygulaması olarak kullanılmıştı. 

İSKİ skandalının Türk soluna verdiği zararı, Özal ailesinin sorumluluktan uzak davranışlarının Türk sağına verdiği zararı anlatmaya lüzum yok. 

ABD’de üç üniversitede ders olarak okutulan Psikohistori’ye göre ‘Kültür bilimi biyoloji ve psikoloji yasalarından bağımsız  değildir’ görüşünü savunur. 

Öte yandan, Psikohistori uzmanlarına göre suç ve savaş gibi toplumsal davranışlar kollektif bilinç altındaki önceki istismar ve ihmalin zarar verici biçimde yeniden sahnelenmesidir aslında. Geçmişteki korkulara bilinç dışı geri dönüşler, milli ideallerin, milli kimliğin ve etnik bencilliğin oluşmasında rol oynar. Yıkıcı ebeveynlik bireysel ve toplumsal davranışa egemen olabilir. Kişinin özgeçmişi kişinin ahlakını belirler, toplum çoğunluğunun ahlakı da siyasetçilerin siyasi ahlakını belirler. 

Turizm politikaları belirlenirken toplumların tatil alışkanlıkları araştırıldığı gibi siyasette politikalar belirlenirken toplumun siyasi kültürü araştırılır. turizm politikalarını değiştirmek için nasıl medya ve tanıtım önemlidir siyasi alışkanlıkları değiştirmek için de medya ve propaganda önemlidir. 

Tarihte iki büyük yöntemin toplumsal dalgalanmalarını hep yaşıyoruz.

Birinci siyasi yol Makyavelist siyasi felsefe tercihlerdir. 

Cengiz’i, Napolyon’u, İskender’i  İmparator yapan onların hırslı kişilikleri idi. Osmanlı’yı uzun ömürlü yapan Osmanlı ailesinin kendilerini Devlet-i Aliye için feda edilecek aile görmelerinde idi. Bunun için çocuklarını katledebilen padişahlar çıktı. 

Diğer taraftan siyaseti iyi kötü savaşı olarak görüp muhalif olanlara her şeyi yapabileceğine her oyunu oynayabileceğine inanan idealistler din ve sınıf savaşlarını başlattılar. Ortaçağ avrupasında bunun binlerce örneği görülebilir. 

Çeşitli hile, tehdit ve aldatmayı doğal kabul eden Makyavelist siyasetin hedefi bireysel tatmindir. Kadın, para, makam ve şöhret bu tür siyasetçilerde, siyasetçilerin bireysel hedefidir. 

İkinci yol ahlakçı siyaset felsefesi tercihleridir. Makyavelist siyasetin alternatifidir ama maalesef azınlıktadır. Ancak etkileri çok uzun ve kalıcı olur. 

Bu yolun canlı bir örneği Hz. Ömer’in torunu Ömer bin Abdülaziz idi. Emevi dönemindeki üç yıllık hilafetinde en hızlı büyüme sağlanmıştı. Örnek devlet adamlığı nedeniyle beşinci halife olarak anılır. 

Çok varlıklı olduğu halde çok sade yaşaması, ölümü her an aklında tutması, ‘Hak ve adaleti sağlamak için bana yardım etmeyenler Allah katında mesuldür’ diyerek toplumsal  sorumluluğu artırması bilinen icraatleridir. İlk icraatları Arap olmayanlara yapılan ayrımcılığı ve haraç vergisi alınmasını kaldırması olmuştur. Hz. Ali’nin ismini hutbelerde okutmuştur. Politikalarında savaşı değil barışı esas almış, davranışlarında, sözlerinde ve gönlünde herkesi kucaklayan bir yaklaşım benimsemiştir. 

Siyaseten doğru olanı değil, ahlaken doğru olanı titizlikle hem yakınlarına hem de uzaklarına uygulamıştır. Vefatında gayri müslimlerin ağladığı, Roma hükümdarının çok övücü mesaj yayınladığı bilinir.

İstişareye çok önem veren Ömer b. Abdülaziz’in alimlerin aşağıdaki sözlerini hiç unutmadığı söylenir.

“Sen ihtiyarları baba, gençleri kardes ve çocuklari evlat kabul et. Babana ihsan, kardeşlerine rahmet, evladına da şefkat göster!” “Kendin için istediğini baskası için de iste, kendin için istemediğin bir şeyi başkasına da isteme!” “Bütün dünya nimetlerine karşı öyle bir oruç tut ki, iftarın ölüm olsun.”

Bir davayı temsil edenler veya kendi gelecekleri için değil toplumun geleceği için siyaseti mesleki tercih olarak seçenler hangi tip siyasetçi olacaklarına karar vermelidirler. 

Ya kötülük yapana kötülük yapacaksınız ya da kötülük yapana haksızlık yapmayacaksınız. 

Ya haksızlık karşısında menfaatinize göre davranacaksınız ya da doğruları savunmadan çekinmeyeceksiniz. 

Ya etrafımız düşmanla dolu diyerek kendinizi ancak böyle güvende hissedecek ya da saldırgan olmadıkça herkes dostumdur diyecek diyalogdan korkmayacaksınız. 

Ya muhalifini yok etme planları yapacaksın ya da kimseye önyargılı değilim diyeceksin. 

Ya hep karşı tarafı suçlayıp yargılayacaksın kendi kusurlarını görmeyeceksin yahut içinde öneri olan eleştirileri ciddiye alıp yoluna devam edeceksin. 

Ya kendi sorumluluğunu örtmek için iftiradan kaçınmayacaksın ya da iftiraya sabırla açıklama getireceksin ama iftirada bulunmayacaksın. 

Ya zalimlik karşısında işine geliyorsa göz yumacaksın ya da zalimden mazlumun hakkını almayı ilke edineceksin. 

Üçüncü yol yok. Uzun vadede korkanların öğretisi kaybeder, cesurların öğretisi kazanır. Bugün toplumumuzda ahlaki siyasi öğretinin daha çok prim yapması tesadüfi değildir.  

Yeni kuşak siyasetçilerin ve medya mensuplarının kötü ahlakın çirkin neticelerini görebilmeleri dileğiyle... 

NEVZAT TARHAN - HABER7

ntarhan@gmail.com 

Yorumlar6

  • mehmet zeybek 15 yıl önce Şikayet Et
    din. din bir insanın zayıflıklarını veya zararlarını onarır kişilik bağlamında ahlaki insani eylemliğini düşünce duygu sürekliliğini sağlamalıdır korkularını çözümlemelidir zaten tanımı bunu esas alır adalet istemine tercüman olur kişilik özünü ahlaki yönden tatmin etmelidir yani duyguda yaşamalıdır ve kişilikte zaten kendini belirir siyaset aracı olmamalıdır iktidar aracı olmamalıdır egemen güçlere hizmet etmemelidir yani ruh yapısını tatmin eden tabandır
    Cevapla
  • mehmet zeybek 15 yıl önce Şikayet Et
    tatmin. insanı veya canlıyı ne tatmin eder istemine erim erim olmazsa çalışır mücadele eder oda olmazsa direnir oda olmazsa vazgeçer veya kabullenir burda kabullenemek istenen köleliktir hayvanlar bile güdüleriyle bazen buna tepki gösterirler asileşirler saldırganlaşırlar kaçarlar insani yönden birde düşünün meşruluk burdan çıkıyor yani savunma tepkisi devletin bu güne kadar kürtlere verdiği bu suçluluk patolojisi aynı ülkede yaşayalım ama benim tanımlamamla sen insan değilsin benim istediğim profilde olacaksın
    Cevapla
  • mehmet zeybek 15 yıl önce Şikayet Et
    savunmak. bir halkın kimliğini inkar edersek o halka saldırı demektir bu etikmi veya insanimi neden bu görmezlikten geliniyor türkiye gladyo veya katiller ordusunun yönetiminde hiç birşey şefaf değil en insani istemlere şiddet kullanılıyor ve şiddet şiddeti doğurur doğal olarak kürdistan işçi partisi bir halkın savunmasını yapıyor hatta bütün ortadoğu halklarının özgürlüklerini esas alıyor türkiye islamı buna karşı kullanıyor bu ahlakimi islam mazlum dinidir veya yanında yer alır iktidarların yanında olmamalıdır diya
    Cevapla
  • mehmet zeybek 15 yıl önce Şikayet Et
    kırılma. sayın hocam tabi doktor tabiriyle bir ülkede askeri siyasi ekonomik sosyolojik ve psikolojik yıkımın sebebi ne olabilir tabiki savaş anlamsız bir savaş, yani kürt devrimci hareketi, olayın özünden uzaklaşmak yüzleşmemek kaçmak bir sorunu çözemezsen o sorun seni çözer işte yıkım bu çözüm kürtlerle diyalog erdoğan ve ekibinin bu gün uğraştıkları yolsuzluk vb bunun bir ayağı ve sonucu daha ne kadar bunu sürdürecekler istikrarsızlığın kökeninde kürt özgürlük hareketini tanımazlıktan geliyor bence kırılma bu dah
    Cevapla
  • Ali Haydar 15 yıl önce Şikayet Et
    Siyasilerde Hırs. Sayın Arınç,son siyasi gelişmeleri yorumlamış.Hükumetle bir kısım medya arasında kıyasıya karalama sürüyor.Açgözlülük ve azgınlık azabı kendisine çeker.Aynı kaynaktan su içen bal arısıyla yılanın durumunu düşünelim.Haklı olarak siyasetten çekinenlere bir tavsiyem var.Cahilce cesaret yerine alimce dikkat ve çekinceyi dikkate almalarıdır.Sayın Profesör Nevzat Tarhan'dan çok istifade ediyoruz.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat