'Kutsal Askeri Şura'da ideolojik kadrolaşma!
- GİRİŞ15.11.2010 00:16
- GÜNCELLEME15.11.2010 00:16
Lafı eveleyip gevelememek gerekir. Maalesef Genelkurmay’ın yazılı konseptine göre ‘Türban’ tipi başörtüsü takanlar iç tehdit yani düşman olarak kabul ediliyor. Çünkü kutsallara aykırı.
Kutsallığınüç ana özelliği vardır,
“Ululuk derecesinde yükseklik anlayışı,
Hata yapılmayacağı biçiminde mükemmellik inancı,
Sorgulanamayacak oranda tartışılmazlık değer yargısı”
Türkiye’de kurulu düzen kutsal alanlarını ve dogmalarını oluşturmuştu. Bunlardan biri de YAŞ idi. 2010 Halkoylaması ile küçük de olsa bir değişiklik yapıldı.
Fakat zihinlerde kutsallığın korunduğunun kanıtlarını görmeye devam ediyoruz.
Birincisi geçtiğimiz günlerde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) kendine yöneltilen eleştirilere karşı bir resmi açıklama yaptı. Açıklamanın başlangıç cümlesi şöyle “Saygınlığını hukuka bağlılığından alan Genelkurmay Başkanlığı bize ……”
Şimdi soruyorum, Genelkurmayın yaptığı idari işlemlerin hukuka uygunluk denetimini yapacak olan kurum AYİM’dir. AYİM’in var oluş sebebi Genelkurmayın hukuka aykırı şeyler yapacağı ön kabulüdür.
AYİM yargıçları kendisine, Genelkurmay tarafından hak gaspı yapıldığı iddiası ile gelen bir asker kişi karşısında, taraflardan birisini övmektedir.
Mağdur oluğunu düşünen subay, astsubay ve mağdur ettiği iddia edilen Genelkurmay otoritesi arasında tarafsızlığını yok saymamız gereken bir durum görünmektedir.
Bu AYİM gasp olan hakkı, güçlü ama haksız olan taraftan alıp zayıf ama haklı olan tarafa verebilecek kapasitede midir?
Cevap maalesef hayırdır. Çünkü AYİM Genelkurmayı patron olarak görmektedir ve kutsamaktadır. Bu zihniyetin adalet dağıtması mümkün değildir. Son yıllarda TSK’da darbeci kadrolaşma son hızı ile askeri yargıyı da elegeçirdiğini söyleyenlere haklılık kazandıran bir durumla karşı karşıyayız.
Zaten Avrupa Birliği standartlarında böyle bir kurum yoktur.
AYİM yargıçları Genelkurmay yerleşkesinin bahçesinde bulunan bir binada çalışmaktadır. AYİM, binasına gelen kişilerin üst aramasını yapan, kimliklerini kaydeden ve yargıçlarının korumasını sağlayan, maaşını düzenleyen, terfilerini yapan bir otoriteye karşı nasıl bağımsız davranabilir ki?
İkincisi “Üç general vakası” olarak bilinen “devletin temel nizamını değiştirmeye yönelik silahlı örgüt kurma” gibi bir suçtan yargılanan sanık generaller YAŞ tarafından terfi ettirildi. Terfiler üçlü kararnameye dönüşmedi. İdari işlem tamamlanamadı. Otomatik uygulama bu üç generalim emekilik işlemlerinin yapılmasıydı. AYİM emeklilik işlemleri yapılması gereken bu üç Generalin emekliğinin gerçekleşmemesine vurgu yapmak yerine, yetkisine girmeyen üç generalin terfi etmesine vurgu yapan acele bir karar verdi.
AYİM’de hukuku mahkeme üyerinin oy çokluğuna indirgeyen anlayış Türk Kamuoyunun oy çokluğu olan halk oylamasını dikkate almıyordu.
Çünkü TSK’nın Ankara kadrolarında ciddi bir ideolojik kadrolaşma vardı.
Çünkü resmi ideoloji milli güvenlik siyaset belgesine göre, şu anki değişmiş haliyle bile, toplumun % 60’ını iç tehdit olarak görmektedir. Genelkurmay’daki kadroların yarıdan fazlası “İç güvenlik birimlerinden” oluşmaktadır.
Üçüncü kanıt 29 Ekim resepsiyonlarında siyasetçi eşlerinin elini sıkmayan yani siyasetçiyi iç tehdit olarak gören bir genelkurmay konseptini hepimiz izledik.
Türban klasik başörtüsünün modern versiyonudur ve sosyolojik bir gerçekliktir, toplumun büyük çoğunluğunca onaylanmaktadır.
TSK’da türban için psikolojik operasyon gereği “İç düşman simgesi” tanımlaması yapılmıştı. Bu tanımlamanın halka rağmen değişmemesi kurulu düzenin kutsal kıyafet konseptine bir kanıttır.
Dördüncüsü 14 Nisan 2007 ünlü Cumhuriyet mitingi ve iki hafta sonra 27 Nisan 2007’e muhtırası psikolojik operasyonunun kahramanı emekli Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın yeni marifetini öğrendik. Dağlıca’da şehit olan 13 askerimiz ve kaçırılan 8 askerimizle ilgili görev ihmali olanlar konusunda hiçbir şey yapmadığı gibi sorumluları YAŞ marifeti ile terfi ettirmiş. Hem de 12 gün önce baskından haberi olduğu halde.
Genelkurmayın merkezi kadroları HSYK gibi “Milli iradenin hakimiyeti ve Hukukun üstünlüğü” ilkelerini tanımadıkça YAŞ’a polit büro gibi kutsallık atfedenlerle mücadele etmek ahlaki bir görevdir.
Çünkü 15 orgeneralin hiç biri hazret değildir, hiçbiri sorgulanamaz ve tartışılamaz değildir. Siyaset YAŞ mağdurlarının sorunun çözmek için YAŞ’ı ve AYİM’i adres olarak görüyorsa ciddi bir yanılgı içindedir.
Toplumun çoğunluğunu düşman gören ve bunu kutsallık atfederek uygulayan zihniyete güvenen sadece kendisini aldatır.
Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com
Yorumlar25