Komşunuzdaki N.Ç.

  • GİRİŞ09.11.2011 07:32
  • GÜNCELLEME09.11.2011 07:32

“Türkiye ‘cinsel güven’ açısından daha fazla yaşanılmaz mı olmaya başladı?” diye soran ailelerin “Ortam kötü” diyerek kız çocuklarını din eğitimi almaya yönlendirmelerine ve İmam Hatip Lisesi’ne göndermesine şaşmamak gerekir.

N.Ç. olayı kız çocuğu büyüten ailelerin evine bomba gibi düştü. Bazılarımız kız çocuklarını fazlaca baskılamaya başladı, bazıları peşine hafiye takmaya, bazıları her gün konferans veya nasihatle önlem almaya başladılar. Bu tedbirler işe yarayacak mı?

‘Damla’  gibi kızların “ünlü olma” vaadi ile istismar edilmesi ve fuhuş mafyasının oluşması acı bir gerçek değil mi?

Olayın çarpıcı aşamaları şöyle;  13 yaşında genç kızımızın 2002 yılında bir evde aylar boyunca 26 kişiye sunulması, bu 26 kişinin toplumda saygı değer olarak bilinen çoğu devlet görevlisi kişiler olması, konunun kızın şikâyeti üzerine yargıya yansıması, bilirkişi Psikiyatri Uzmanının N.Ç.’nin  eylemin  ‘farkında ve ayırdında’  olduğuna karar vermesi,  nihayet yıllar sonra Yüksek Yargı’nın “rızası ile birlikte olduğu” kanısı ile sanıklara alt sınırdan ceza vermesi.

Tartışılması gereken konular:

1-13 yaşındaki kız için ‘Kamu vicdanı adına’  karar veren yargının “rıza ile cinselliği yaşama”  yorumu,

2-Ailelerin bu olayı doğru ele alabilmeleri konusu,

3-Yeni N.Ç. olayları olmaması için neler yapılması gerektiği konusu.

Hukuki kişilikte ‘temyiz kudreti’ değerlendirilirken  ‘hak ehliyeti, fiil ehliyeti ve ceza ehliyeti’ ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlar olup ayrı ayrı incelenir. Temyiz kudreti denildiğinde; bir çocuğun akla uygun davranması, anlamlı ve tutarlı olarak yönlendirme ve sonuçları ele alarak karar verip eyleme geçmesi güç ve yeteneği olarak tanımlanır.

13 yaşındaki genç kızın kötü sonuçlarını bildiği halde kolayca kandırılabilir olması ihtimali çok yüksektir. Genç kızımızın ‘Hak ehliyeti’ olduğu halde menfaatini koruma konusunda ‘fiil ehliyeti’ olmadığı için kendini koruyamaması söz konusudur. Bu sebeple tek bir uzmanın görüşü yerine en az üç psikiyatristten oluşan tercihan çocuk psikiyatrisi olan kuruldan görüş alınmalıdır. Ancak bundan sonra zorla alıkonulma veya rıza ile beraber olma tartışılır.

Kaldı ki bu davada Türkiye’nin de imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen ‘Zayıf tarafın korunması ilkesi’ni  Yüksek Yargıçlarımız göz ardı etmişlerdir.

Kritik iki soru:

1-O kız 18 yaşında olsa aynı şeyi yapar mıydı? Yapmazdı ki yargıya başvurmuştur.

2-13 yaş için Evlenme ve borç edinme kararlarını sorgularken ‘rıza’ araştırmayan bir hukuk sistemimiz vardır. 13 yaşındaki bir kişi kendi rızası ile borç edinemez ve evlenemez.  Adı geçen konularda hukuki ehliyetinin olmadığı ve velayet gerektiğini öngören Medeni Kanunu ve yorumcuları bu konu da yasaları neden erkek sanıklar lehine yorumlanmıştır?

Yargılama henüz bitmediğine göre bu sorulara cevap bulma ve kaygıları giderme umudunu taşımalıyız.

Konunun sosyal ayağı ise çok daha önemlidir. Türkiye ‘cinsel güven’ açısından daha yaşanılmaz mı olmaya başladı?  diye soran ailelerin ‘ortam kötü’ diyerek çocuklarını din eğitimi almaya yönlendirmelerine ve İmam Hatip Lisesi’ne göndermesine şaşmamak gerekir. Bu gün İHL’yi en çok kız öğrencilerimiz tercih ediyorsa bunun sosyopsikolojik nedenlerini bir üniversitemiz araştırsa çok iyi olacak.

Çünkü birçok mahalle ve semtte cinsel şiddet kurbanı genç kız bulmak mümkün hale geldi. Bir taraftan modern yaşam diğer taraftan devletin bu konuda yeterli sosyal desteği vermemesi anne ve babaları haklı olarak endişelendiriyor.

Bu olaydan sonra “Bizim apartmanda böyle mağdur kız çocuklarının varlığından şüpheleniyorum ne yapmam lazım?” diyen kişileri duymaya başladık.

Asıl önemli olan toplumda ‘Değerler hareketi’ başlatarak insanları ve gençleri bilgilendirmek gerekmektedir. Bu amaçla Haydi Tut elimi isimli bir dernek İstanbul Valiliği’nin katkıları ile sosyal sorumluluk çalışmaları yapmaktadır. Yakınmak ve söylenmek yerine düşenlerin elinden tutmak gerekiyor. Çünkü incilerimiz korumasız kalmamalıdır. 

‘’Değerli olan korunmayı hak eder!’’

Nevzat Tarhan - Haber

ntarhan@gmail.com

http://www.hayditutelimi.org

Yorumlar4

  • Muhammed Ali 12 yıl önce Şikayet Et
    Aile Sevgisi. Kızları kötüye gitmeksini önleyecek en iyi şey aile sevgisidir. Her ız sevilmek ister. Eğer aile bu sevgiyi yeterince vermezse dışarı yönelmesi kuvvetle muhtemeldir. Her işin bir yaşı ve zamanı olduğuda öğretilmeli. Zamanından önce yada sonra olması ne gibi durumlar doğurur anlatılmalı.
    Cevapla
  • BAYRAM ERSEN 12 yıl önce Şikayet Et
    Sadece selam bile çok şey değiştirir.... Seksen yaşında bir ağabimizle camiden çıkmıştık..Düğüne doğru gidiyorduk..Sol tarafta bankta oturan ve öpüşecek seviyeye gelen gençlere, Ağabimiz Selamün Aleyküm diyerek onlara bir selam verdi.Gençler derhal kendilerini toplayıp selamı almak zorunda kaldılar...Bu bana bu tür olaylara nasıl hayır demek lazım onu öğretmişti...Düşünün bu haldeki insanlara üçbeş kişi selam verse bu iş hallolur değil mi?
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • mustafa yavuz 12 yıl önce Şikayet Et
    öncelikle nezat hocama teşekkür ediyorum. Eğitimciyim. öğrencilerimizin. internet kıskacında olduğunu görüyorum.okul ve dersane ortamları berbad.öğretmenlerin büyük çoğunluğu sadece öğretim yapıyor.öğrenci davranışları ile ilgileneni pek az.bir kısım öğretmenler "cinsel özgürlükçü" iffetsizliği ve namussuzluğu cinsel özgürlük olarak algılıyor.iffet ve namus değerlerini çağ dışı olarak algılıyor."nehy-i anil münker=kötülükleri önlemek,yaygınlaşmasına izin vememek" eylemini "namus bekçliği" başlığıyla yermeye çalışıyor.her müslüman namus bekçisidir.bu yetkiyi ne toplumdan ne de başkasından almaz.bu Allahın emridir.bu devirde emr-i bilmaru ve nehy-i anilmünker olağan üstü öenm kazanmıştır.namus ve şerefimizin ayaklar altına düşmemesi için sivil toplum kuruluşları oluşturmalıyız.geç kalındı.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Latif Aydın 12 yıl önce Şikayet Et
    Bunu yazıp yazmamak konusunda tereddüdüm var.. Ahlak yok oldu, benim gördüğüm bu, yani sorun insanları sınırlandıran şey, toplum oto konturolü namı diğer mahalle baskısının artık olmaması. On üç yaşında bir kız tam bir hedef oluyor bu ortamda. Piskolojik olarak gayet dengesiz olurlar o yaşta istismar etmek fazla kolay olabilir. Peki kim bunu önleyecek, toplum hesap sormuyor devlet görmüyor ve ya göremiyor, zaten toplumun yarısında din,iman,vicdan kalmamaış, aile işi ile meşgul kız kendini bir sanıp burnunun dikine gidiyor ve son... Yani elinde sonunda ....., bir kötü son çıkıyor ortaya. Acı ve acı dolu hikayeler. Sorun bence bu.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat