Allah İstanbul'un yardımcısı olsun

  • GİRİŞ28.04.2020 08:58
  • GÜNCELLEME29.04.2020 09:11

İstanbul muhtemelen son kırk yılın en bakımsız baharını yaşıyor.

 

 

Şehir maalesef Sözen döneminden de beter bir görünüme doğru sürükleniyor.

Oysa yarım asırdır kış aylarında İstanbul’un parklarındaki ağaçlar budanır, bakımları yapılır ve bahara hazırlanırdı.

 

 

Bu kış ise bazı ilçe belediyelerince budanan ağaçlar dışında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şehir genelinde kapsamlı bir budama çalışması yapamadı.

Seçimlerden sonra “İstanbul’da seferberlik başlatacağız.” diyen Sayın Ekrem İmamoğlu, bir budama işini bile zamanında gerçekleştiremedi.

Her yıl kış aylarında İstanbul’un bütün refüjlerine, parklarına, yol kenarlarına ve korularına milyonlarca lâle soğanı ekilirdi.

Nisan ayı ile birlikte İstanbul’un her yanında sayısız lale açar, şehir âdeta bir renk cümbüşünün içinde kalırdı.

Seçimlerden sonra İstanbul'u hep birlikte ayağa kaldıracağız. diyen Sayın Ekrem İmamoğlu, güya tasarruf adına lale ekimini asgarî seviyeye indirmiş.

Lale erguvan, çınar ve servi ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tasarruf edeceğien son bitkidir.

İstanbul’un tarihine ve kültürüne bir nakış gibi işlenen bu güzelim çiçeği İstanbul’dan koparırsanız hem İstanbul’u “renksiz” hem de laleyi“öksüz” bırakırsınız.

Lale, şehirlerin sultanı olan İstanbul’un tacıdır, erguvan kaftanıdır, çınar tahtıdır, servi sancağıdır.

Sayın İmamoğlu, İstanbul’un elinden tacını almaya teşebbüs etmektedir.

Son on beş yirmi yılda büyük emeklerle ihya edilen lale kültürü, maalesef muhteris siyasî hesaplara kurban ediliyor.

Üniversitede asistan olduğum yıllarda Hollanda’nın lale bahçelerine bakıp iç çeker,“Niçin İstanbul’da yok?” diyerek üzülürdüm.

İstanbul sevdalısı insanlar asırlar sonra şehri “lale bahçesine” çevirdiğinde, büyük mutluluk duymuş, soluğu Gülhane’de, Emirgan’da, Yedikule’de almıştım.

Kim derdi ki İstanbul yine o lalesiz yıllara geri dönecek!

Kim derdi ki bir devre adını veren bu muhteşem çiçek, polemiklerin gölgesinde kuruyup gidecek!

Kim derdi ki İstanbul’u “İstanbul” yapan bir güzellik, siyasî hırsa kurban gidecek!

Üstelik lalelerin neredeyse tamamı yıllardır Türkiye’de yetiştirildiği halde.

Üstelik Türkiye’de bir lale ekonomisi oluştuğu halde.

Üstelik lale kültürü tüm ihtişamıyla canlandığı halde.

Her yıl bahar gelmeden İstanbul’un bütün yeşil alanlarında hummalı bir çalışma yürütülür, şehir âdeta görücüye çıkacakmışçasına güzelleştirilirdi.

Korular, parklar, kavşaklar verefüjler göz alıcı bir peyzajla İstanbulluların beğenisine sunulurdu.

Hem de bu işlem senede birkaç defa tekrarlanır, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yetkisindeki parklarda ve yeşil alanlarda, Paris, Milano ve Londra gibi şehirlerde bile görülmeyen bir itina ile peyzaj düzenlemeleri yapılırdı.

Hatta bir belediye başkanı işi iyice abartıp duvarları bile bahçeye dönüştürmüştü.

Peyzajda tüm Türkiye’ye örnek olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş gibi.

Sanki bir yıl öncesine kadar şehri cennet bahçesi gibi bezeyen bu kurum değilmiş gibi.

Sayın İmamoğlu ekibiyle birlikte zahmet edip Ümraniye’ye bir uğrasın ve Ümraniye Belediye Başkanı Sayın İsmet Yıldırım’ın baştan aşağı yeniden düzenlettiği Millet Bahçesini dikkatli gözlerle bir incelesin.

Bir ilçe belediyesinin imkânları ile böylesine göz alıcı bir eser ortaya konulurken, Büyükşehir Belediyesi’nin devasa bütçesi bu şehre neler yapılmaz!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bakım ve peyzaj işlerini zamanında yapamadığı için “16 milyonluk” şehrin parkları ve yeşil alanları hızla yıpranmakta.

Koronavirüs tedbirlerinin kalkmasıyla birlikte parklara ve yeşil alanlara akın edecek milyonlarca İstanbullunun yoğun kullanımı karşısında, Dalan’ın kilometrelerce uzanan sahil düzenlemelerinin, Tayyip Erdoğan’ın muhteşem şehir parklarının, Kadir Topbaş’ın dantel gibi işlediği peyzaj düzenlemelerinin bakımını bu İBB nasıl yapacak?

Korkarım ki İstanbul’un peyzaj harikası parkları ve yeşil alanları hızla yıpranarak tarlaya dönecek.

Koronavirüse karşı devletin tüm kurumlarının seferberlik halinde mücadele yürüttüğü şu günlerde “yardım kolisi” rezaletine imza atan bir İBB var milletin huzurunda.

Sosyal mesafeyi koruma adına sefer sayılarını artırması gerekirken, hangi akla hizmetse, sefer sayılarını azaltarak insanları çok samimi bir ortamda seyahate zorlayan bir İBB var milletin huzurunda.

“AK Partililerin, otobüsleri daha kalabalık göstermek için bazı hatlara akın ettikleri”ni iddia edebilecek kadar izandan uzaklaşmışbir İBB var milletin huzurunda.

Merkezî idare ile koordineli bir mücadele yürütmesi gerekirken, her fırsatta rol kapmaya çalışan bir İBB var milletin huzurunda.

Üstelik Türkiye’nin dünyada en başarılı mücadeleyi yürüten ülkelerden biri olduğunun Dünya Sağlık Örgütü’nce ilan edildiği bir dönemde.

Ne hazindir ki İSKİ’ye, İGDAŞ’a ve İBB’nin birçok birimine ait binaların ilçe belediyelerince dezenfekte edildiğine dair haberler düştü medyaya.

Nereden nereye…

İlçe belediyelerinin binalarını inşa eden İBB’den, kendi binalarını bile dezenfekte edemeyen İBB’ye.

Hem de sadece 10 ayda.

Tıpkı Sözen döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çalışamaz hale gelmesi gibi.

Geçmiş yılların başarılı icraatlarının bakiyesini hızla tüketen Sayın İmamoğlu, ne yazık ki “müsrif bir mirasyediye” benzemeye başladı.

Vatandaşın can derdine düştüğü zamanlarda tatil yapmayı tercih etti.

Üstüne bir de “alışacaksınız” gibi Özalvari sözler sarf etti.

Kusura bakmasın ama Özal kim kendisi kim!

Sadece on ay içinde kendisi hariç herkes İmamoğlu’ndan ümidini kesmiş vaziyette.

İmamoğlu’nun en ateşli destekçilerinden Can Ataklı’nın, kırk yılda bir de olsa taşı gediğine konduran haklı eleştirisini nakletmekte fayda var:

“Böyle bir acemilik, böyle bir iş bilmezlik, böyle bir çapsızlık İstanbul’a yakışmıyor. Şovlarla bu iş yürümez. Bir tane beğenen var mı? Ben icraat görmedim. Ne düzeldi? ‘İstanbul Senin’den başka var mı bir şeyin? Ne demekse ‘İstanbul Senin’? Hep o, hep edebiyat.”

Can Ataklı’nın unuttuğu bir şeyi buradan hatırlatalım.

Belki“İstanbul Senin” sloganı da alıntı olabilir.

Çünkü İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından çıkarılan “Muhtelif” adlı e-gazetenin Haziran 2019’da yayımlanan ikinci sayısının manşeti “Unutma İstanbul Senin”.

https://www.medipol.edu.tr//medium/document-file-5194.vsf” link adresi tıklanarak söz konusu sayıya kolayca erişilebilir.

Sayın İmamoğlu’na tavsiyemiz, her kula nasip olmayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini hakkıyla ve layıkıyla yerine getirme gayreti içinde olsun.

İstanbul’a hizmet etmek Türkiye’ye hizmet etmektir.

Atatürk bile son nefesini bu şehirde verdi.

İmamoğlu da polemikler ve şovlar yerine İstanbul için nefes tüketse iyi olur.

Aksi takdirde, İstanbul sorunlarla dolu bir dört yıl geçireceğe benziyor.

Çünkü ilk bir yıl bu şekilde geçti.

Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir.

Allah İstanbul’un yardımcısı olsun.

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar6

  • Halil YÖRÜKOĞLU 3 yıl önce Şikayet Et
    Bu şovmene oy verenler artık yaptıkları hatanın farkına varmaya başlamışlardır umarım.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Hamidullah 3 yıl önce Şikayet Et
    Hocam sizi seviyoruz.
    Cevapla
  • Turkuaz 3 yıl önce Şikayet Et
    Ramiz adlı kardeşim bu zor zamanlarda tek derdi İsveç ten ülkemize uçakla gelen hastaya saldıranlara ne dersin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ramiz 3 yıl önce Şikayet Et
    Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Ağaçlar tek derdimiz olsa keşke. İnsanlar can derdinde nasıl olur da açık bulur da eleştiririz derdindesiniz. Yerinizde olsa youtube ekşi gibi mecralarda hakkınızda yazılan yazılara bakar sonra bir de aynaya bakardım. Yeni dikilmiş cevahir çim adam kompsemtli saç dışında başka şeyler de görmek için.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • enes 3 yıl önce Şikayet Et
    hocam oy verenlerede bir yazı yazsan nasıl olur
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat