Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığı dönemde 6 Aralık 1997’de Siirt’te düzenlenen bir mitingde okuduğu şiir gerekçe gösterilerek hapis cezasına çarptırıldı.

Verilen ceza o günkü mevzuata göre kendisine seçilme yasağı getirmekteydi.

Tayyip Bey ne parti üyesi ne de bağımsız olarak herhangi bir yerel veya milletvekili seçimine katılamayacaktı.

Bazı gazetelerde “muhtar bile olamayacak” manşetleri atıldı.

Medyada analiz üstüne analiz yapıldı.

Demokrasiden nasibini alamamış bazı siyasetçiler ise sevinç çığlıkları attı.

Tayyip Bey Türkiye’nin en muhafazakâr şehirlerinden Siirt’te okuduğu millî duygularla yüklü bir şiir dolayısıyla hem hapis cezasına hem de siyaset yasağına maruz bırakıldı.

“Yiğit düştüğü yerden kalkar” diye bir atasözü var.

Tayyip Bey düşmedi, ama âdeta şahlandığı yer Siirt oldu.

Siirt’te siyaset yasağı getirilen Tayyip Bey’in Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına uzanan mücadeleli yolu da Siirt’te başladı.

İtiraz üzerine iptal edilen Siirt milletvekili seçimi 9 Mart 2003’te yenilendi.

Böylece 28 Şubat’ın korku ve terör baronlarının emriyle 1998’de getirilen seçilme yasağı, ateşin düştüğü yerde, Siirt’te halkın verdiği %84.8’lik ezici destekle kalktı.

9 Mart Türk siyaset tarihine bir ibret vesikası olarak geçti.

Hukukun ayaklar altına alındığı güdümlü yargı sisteminde yapılan bir büyük haksızlığın millet eliyle düzeltilmesidir.

Milletin inancı ve değerleri ile savaşanların adaleti yok etme girişimine karşı ilahî adaletin tecellisidir.

Türk siyaset tarihine geçmiş bir yeniden doğuşun miladıdır.

Türkiye’yi jeopolitik anlamda güçlü bir ülke yapan azimli ve mücadele dolu yolculuğun başlangıcıdır.

Adnan Menderes’in, Turgut Özal’ın ve Necmettin Erbakan’ın emanetinin emin ellere geçişidir.

9 Mart kutlu bir ibret vesikasıdır ve daima hatırda tutulmalıdır. 

Kalın sağlıcakla.