Yılanın başını küçükken ezmeli

  • GİRİŞ06.04.2021 08:12
  • GÜNCELLEME07.04.2021 08:22

Önce; emekli 126 büyükelçinin dünya gerçeklerine ve devletler arası ilişkilere ters, dili ve üslubu bozuk bildirisi.

Sonra; demokrasiden nasibini almamış 104 emekli amiralin aynı özensizlikteki darbe tehditli bildirisi.

Nihayet; darbeci sever 124 eski milletvekilinin sözde demokrasi ve insan hakları bildirisi.

Böylece, fasıl grubu ve komedyenlerin ardından assolist de sahneye çıkmış oldu: CHP

CHP lideri Kılıçdaroğlu ise “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” sözünü hatırlatırcasına “Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın gerçek gündemi sofrasıdır.” diyebildi.

Kalbi CHP ile atan mütekait büyükelçiler, amiraller ve eski milletvekilleri sanki hiç bildiri yayımlamamış gibi.

Üstelik birbirleri ile aynı içerikte ve aynı üslupta.

CHP sözcüsü Faik Öztrak ise âdeta mezarlıkta ıslık çalarcasına “Erdoğan yeni bir ‘darbe mağduru’ oyununun perdesini açtı. Bize kabak tadı veren bu tiyatroyu çok izledik” diyebildi.

Sanki darbe sever amiraller gecenin bir yarısı açıkça darbe tehdidinde bulunmamış gibi.

Sanki darbeci sever CHP’nin 124 eski milletvekili bu mel’un bildiriyi masum göstermek için alelacele bildiri yayımlamamış gibi.

Üstelik aynı tavırla ve aynı kibirle.

Montrö Antlaşması’nı ve eklerini muhtemelen hiç okumamış, Kanal İstanbul ÇED raporunu ise eline dahi almamış insanların Montrö ile Kanal İstanbul’u ilişkilendirmesi, Türkiye’nin güvenlik ihtiyacından değil Kanal İstanbul projesini engellemek istemelerinden kaynaklanmaktadır.

Türkiye’nin hayrına olan bütün projelere “hayır” diyen bu kesim, daha önce de Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne, Osmangazi Köprüsü’ne, İstanbul Havalimanı’na, Sabiha Gökçen Havalimanı’na, Marmaray’a ve Avrasya Tüneli’ne de karşı çıkmış, her türlü yalana ve iftiraya sarılmıştı.

İki yıldır iktidarda oldukları İstanbul ve Ankara’da dişe dokunur bir proje geliştirmek şöyle dursun, devraldıkları projeleri bile tamamlamakta zorlananlar, Kanal İstanbul gibi GAP’tan bile daha büyük bir proje hakkında ikna edici bir gerekçe ortaya koyamamakta, muhtemelen aldıkları emrin gereğini yerine getirmek için bildiri üstüne bildiri yayımlamakta.

Tıpkı Gezi Parkı vandallarının yaptığı gibi.

Türkiye’nin başına açılan bütün büyük dertlerin bu tür bildirilerin arkasından geldiği de bir gerçektir.

Aynı merkezden kumanda edildikleri apaçık ortada olan bu bildirilerin sahiplerinin bütün bağlantılarının ortaya çıkarılması ve bunlara karşı her türlü hukukî tedbirin alınması, devlet olmanın temel gereğidir.

Unutulmamalıdır ki başta 15 Temmuz hain darbe girişimi olmak üzere Türkiye’deki bütün darbe ve muhtıralar, zamanında alınmayan tedbirlerin ürünüdür.

Atalarımız boşuna “yılanın başını küçükken ezmeli” dememiş.

Kalın sağlıcakla. 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat