Hayvanca yaşamak

  • GİRİŞ22.06.2021 08:59
  • GÜNCELLEME22.06.2021 09:25

Köpekler tarih boyunca insanın en sadık dostlarından biri olarak kabul edildi.

İnsanoğlu köpeği doğal hayattan alarak evcilleştirdi.

Yani onu evde, bahçede, avluda veya çiftlikte insanlarla ve diğer hayvanlarla yaşamaya uygun hale getirdi.

Köpekler çeşitli nedenlerle sahipsiz kalıp başıboş hale gelince, şehirlerin sokakları zaman içinde büyük bir sorunla karşılaştı: Sokak köpekleri.

Oysa köpekler sokakta insanların arasında yaşamaya uygun hayvanlar değildir.

Bunun birçok nedeni var.

Sözgelimi sokak köpeklerinin birbirleri ile yaptıkları döğüşler, onları zaman içinde saldırgan hale getirmektedir.

Bu nedenle sokak köpeklerinin neredeyse her boyutta olanı insanlar için tehlike arz etmeye başladı.

Boyutları küçük olanlar çocuklar için bile önemli bir tehdit haline geldi.

Kırşehir’de ilkokul öğrencisi olan bir kız çocuğa saldıran iki karış boyundaki köpeğin ağzından çocuğu annesi bile kurtaramamış, komşular imdadına yetişerek kurtarabilmişti.

Eskişehir’de ise boş arazide sokak köpeklerini besleyen bir kadın, beslediği köpeklerin saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmiş, yarı yenmiş cesedi birkaç gün sonra bulunmuştu.

Bilinen bir sebep dolayısıyla genç kızlara daha fazla saldıran sokak köpekleri, birçok genç kızın vücuduna onlarca dikiş atılmasına ve âdeta hayatlarının kararmasına neden olan saldırılar gerçekleştirmekte.

Hal böyle iken toplumumuzda bir kesim ise “köpek” değil, “sokak köpeği sevicisi” haline geldi.

Yıllar önce bir okulda yöneticilik yaparken, kampüsü mesken tutan yaklaşık on tane sokak köpeğini, özellikle kız öğrencilerin şikâyeti üzerine kampüsten uzaklaştırana kadar akla karayı seçmiştim.

Bana engel olmak isteyen ve başka bir kampüste görev yapan bir iktisat profesörü bana olmadık baskı yapmıştı ve kendisine “bu köpeklerden sadece bir tanesini sizin kampüse gönderelim, mama giderini de ben karşılayacağım” dediğimde, bana “biz onlara bakamayız” deyip üstüne küstahça sözler söylemişti.

Bir ilahiyat profesörü ise sevgili Peygamberimizin hayvan sevgisini ve Ebu Hüreyre’nin kedi sevgisini uzun uzun anlatıp köpeklerin kampüsten uzaklaştırılmasına mani olmaya çalışmış, benim kendisine “o zaman sayın hocam bunlardan bir tanesine de siz baksanız ve bize örnek olsanız” demem üzerine, “sen de haklısın kardeşim” deyip konuyu hemen kapatmıştı.

Çankaya Köşkünden gelen uyarı fakslarını ise söylemek dahi istemiyorum.

Neticede köpekleri belediyeye uygun bir yöntemle teslim ettik.

Kız öğrenciler ise rahat bir nefes aldı ve gelip teşekkür ettiler.

Sokaklarda sürüler halinde gezen köpekler bırakın kızları, yetişkin erkekleri bile tedirgin etmekte, zaman zaman ise ciddi saldırı vakaları gerçekleşmekte.

Halen oturmakta olduğumuz semtteki süpermarketin önünü altı-yedi tane sokak köpeği mesken tutmuş.

Semt sâkinleri ise iyi niyetle bu köpekleri besliyorlar.

Fakat o kadar bilinçsizce besliyorlar ki köpeklerin hepsi obez hale geldi.

Muhtemelen kalpleri ve karaciğerleri yağ başlamış vaziyette.

Uyarmaya kalktığınızda hemen “hayvan düşmanı” yaftasını yapıştırıyor, “saplantılı” sokak köpeği sevicileri.

Markete giderken içinden geçtiğimiz parkı mesken tutmuş başka bir köpek grubunun saldırdığı bir genç kızı daha geçen hafta güç bela kurtarmıştık.

Bu kaçıncı vaka hatırlamıyorum

Bazı sokaklarda ise köpekler açlıktan, susuzluktan ve ilgisizlikten bir deri bir kemik haldeler.

Çoğu da hastalıklı.

Bırakın sağa sola saldırmayı, ayakta duracak halleri yok.

Şehirlerimiz için gittikçe çekilmez hale gelen sokak köpekleri sorunu karşısında ne kadar iyiniyetli ve kararlı olurlarsa olsunlar belediyelerin geliştirdiği çözümler yetersiz kalmakta.

Çünkü sadece İstanbul’da 150 binden fazla sokak köpeği var ve hiçbir belediye bu kadar köpeğe uygun ortam hazırlayabilecek ne malî güce ne de araziye sahip.

Mevcut hayvan barınakları ise ihtiyacın onda birini bile karşılayacak kapasiteye sahip değil.

Bu sorun karşısında belediyelerin önemli bir bölümü en kolay yolu tercih etmekte ve köpekleri toplayıp şehrin etrafındaki ormanlara veya komşu ilçelere bırakmakta.

Örneğin, geçtiğimiz aylarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir ekip sokak köpeklerini Gebze sınırında salıvermeye çalışırken yakalanmıştı.

İstanbul ormanları binlerce köpeğin cirit atarak tehlike saçtığı vahşi alanlara dönmüş vaziyette.

Fakat sokak köpeklerinin sayısı o kadar fazla ki bu tuhaf ve anlamsız gayret bile ilçe ve şehir sâkinleri tarafından hissedilir bir rahatlamaya neden olamamakta.

Hiç kimse kendini kandırmasın.

Bu soruna insanca değil “hayvanca” bir çözüm bulunmalı.

Belediyelerin üstesinden gelemediği bu sorunu devlet çözmeli.

Bu amaçla Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı olarak her bölgede birkaç bin dönümlük köpek çiftlikleri kurulabilir.

Belediyeler tarafından sokaklardan toplanan köpekler, belediyenin hayvan barınağında ilk müdahale ve tedavileri yapıldıktan sonra köpek çiftliklerine teslim edilebilir.

Köpeklere burada çip takılır, veteriner gözetiminde tedavileri düzenli olarak yapılır, sağlıklı bir şekilde beslenir, açık arazide “hayvanca” yaşar ve kendi aralarında sosyalleşerek ömürlerini tamamlar.

Cins özellikler taşımayanlar bu çiftliklerde kısırlaştırılabilir.

Cins olanlar ise belirli bir program dâhilinde çoğaltılabilir.

Köpek sahiplendirme çalışmaları da belediyeler ile işbirliği halinde yine bu çiftlikler üzerinden yürütülebilir.

Evinde köpek bakmaktan vazgeçen insanlar da yeni bir sahip bulamamaları halinde, belediyeler aracılığıyla köpeklerini bu çiftliklere teslim edebilir.

Türkiye’de tüm arazilerin yarıdan fazlası devlete ait olduğundan dolayı, köpek çiftlikleri için gerekli arazinin bulunmasında sorun yaşanmayacaktır.

Gelişmiş ülkelerin neredeyse tamamını gezip dolaşmış bir kişi olarak, bu ülkelerin şehirlerinde bizdeki gibi sürüler halinde dolaşan sokak köpekleri ve saplantılı sokak köpeği sevicileri görmedim.

Bizim şehirlerimizde ise sokaklar köpeklerden geçilmemekte.

Sokak köpekleri ya çok bakımsız ya da aşırı ilgiden obeze dönmüş vaziyette.

Şunu asla unutmamalıyız; köpek evcil bir hayvandır ve sokakta köpek olmaz.

Bu kadar çok sokak köpeğini sahiplendiremeyeceğimize göre en iyisi onlara “hayvanca” bir ortam hazırlamak.

Çünkü evcil bir ortam bulamıyorlarsa, doğalarına uygun olarak “hayvanca” yaşamak tüm köpeklerin hakkıdır.

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar4

  • Ahmed Bacanak 2 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkür ederim hocam sokağa çıkamaz hale geldik artık gurup değil sürüler halinde geziyorlar her geçen gün daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor belediyeler bu işin içinden çıkması mümkün görünmüyor Bu problemi sık sık gündeme getimenizi rica ediyorum
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Köpek tapar ? 2 yıl önce Şikayet Et
    Köpek kutsal insan aşağılık diyen elitist bir grup ne yazıkki belediye yönetimlerinine iradesini fesada uğratmış durumda ve köpektapar gruplar terörist örgüt gibi örgütlü olduğu için gariban vatandaşın küçük çocukları köpeklerce parçalanmakta ?
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • öğretmen 2 yıl önce Şikayet Et
    Hocamın belirttiği sorunlara hemen her gün biz de şahit oluyoruz. Çok isabetli bir görüşler ve çözüm önerileri sunulmuş. Kamuoyu oluşturarak mesele devlet eliyle halledilebilir.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Köpektaparlar ? 2 yıl önce Şikayet Et
    Çok öz ve de doğru şeyler yazmışsınız ama türlü türlü psikolojik sorunu içinde eritilmiş olan köpektaparlık neredeyse hindistan gibi dini bir ritüel olacak gibi ve bu durumdan cumhurbaşkanı habersiz ; Ne yazıkki fırat nehri kıyısındaki kuzuyu bile dertlenirken küçük çocuk evin önünde köpek saldırısı ile ölüyor ve habere konu bile olmuyor?
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat