Çok saygı duyduğum bir hocam batılı oryantalistler (doğu medeniyetlerini araştıran batılı bilim insanları) için “sirklerdeki palyaçolar kadar bile ciddiyetleri ve inandırıcılıkları yok” der.

Ne zaman bir HDP’li yönetici konuşsa, aklıma bu sözler gelir ve bunların oynadıkları tiyatro karşısında gülmekten kendimi alamam.

Hazretler yine meydana çıkıp “Demokrasi Tutum Belgesi” adlı sözde bir manifesto açıkladılar.

Sanki Millî Birlik ve Kardeşlik Programı’na kendileri ihanet etmemiş gibi.

Sanki Kürt çocuklarını kandırarak dağa kaçıranlar kendileri değilmiş gibi.

Sanki parti binalarını terörizmin lojistik merkezlerine dönüştürenler kendileri değilmiş gibi.

Sanki belediye kaynaklarını terörizmin finansmanı için kullananlar kendileri değilmiş gibi.

İstanbul’da, Ankara’da terör saldırıları olurken, onlarca masum insan hayatını kaybederken, olmayan vicdanları ile perde gerisinde sırıtanlar kendileri değilmiş gibi.

Sırtlarını dayadıkları terör örgütü PKK, kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere her türlü alçaklığı yaparak sindirirken, kalpleri taş kesilenler sanki kendileri değilmiş gibi.

Hazretler, kendilerinin bile inanmadıkları sözde manifestolarında Kürt Sorununun çözümünde Meclis’i “odak” olarak nitelendirmiş.

Madem öyle, Kandil Dağı’ndaki inlerde yuvalanan katillere de iki çift lafınız olacak mı?

Hazretler “güçlü demokrasi” buyurmuş!

Madem öyle, o zaman niçin PKK’nın gölgesinde siyasî tiyatro oynuyorsunuz?

Hazretler “tarafsız ve bağımsız yargı” buyurmuş!

Madem öyle, o zaman niçin dağ başlarında terör mahkemeleri kurup, belediye başkanlarını katillere yargılattınız?

Hazretler “kayyum rejimi değil, halk iradesi” buyurmuş!

Madem öyle, o zaman devletin belediyelere aktardığı paraları neden halk için harcamadınız?

Hazretler “Kürt sorununda demokratik çözüm” buyurmuş!

Demokratik çözümü PKK ile mi yapacaksınız, yoksa YPG ile mi yapacaksınız?

Belki de ABD askerlerinin getirdiği demokrasi sizin işinize daha çok gelir.

Nasıl olsa iyice alıştınız ABD’den beslenmeye.

Hazretler “barışçı dış politika” buyurmuş!

Madem o kadar barışçısınız, o zaman PKK’lı katilleri işgalci ve katliamcı Ermenistan’ın saflarında niçin Karabağ’da savaştırdınız?

Hazretler “kadına özgürlük ve eşitlik” buyurmuş!

Madem öyle, o zaman gencecik Kürt kızlarını Duran Kalkan gibi azgınlardan kurtarmak için neden kılınızı dahi kıpırdatmıyorsunuz?

Hazretler “ekonomide adalet” buyurmuş!

Madem öyle, belediye yönetiminde bulunduğunuz on yıllar boyunca doğu şehirlerinin kalkınması için neden taşı taş üstüne koyma zahmetine bile katlanmadınız?

Hazretler “kamu yönetiminde liyakat” buyurmuş!

Madem öyle, o zaman elinize düşen belediyelerde niçin gözü dönmüş bir insafsızlıkla kadrolaştınız?

Hazretler “doğaya saygı” buyurmuş!

Madem öyle, o zaman Hatay’da, Muğla’da, Antalya’da, Aydın’da, İzmir’de, Adana’da, Osmaniye’de ve sayısız vilayette on binlerce hektar ormanın PKK’lı katillerce yakılmasına niçin sessiz kaldınız?

Hazretler “gençler için özgür yaşam” buyurmuş!

Madem öyle, gencecik evlatlarını PKK’nın elinden kurtarmak için Diyarbakır’da, Van’da, Mardin’de demokratik duruş sergileyen onurlu Kürt annelerinin feryadına niçin en ufak bir saygınız bile yok?

“Demokrasi Tutum Belgesi” de aynen sizin gibi.

Gayriciddi ve güvenilmez.