'Ekonomik suikast' başarılı olursa?..

  • GİRİŞ07.03.2014 11:00
  • GÜNCELLEME07.03.2014 11:00

Kuvvetle muhtemeldir ki, milli iradeyi hedef alan bu faaliyetler başarıya ulaşamayacaktır.

Aksi takdirde...

Evet, bugünkü yazımızda 'Aksi takdirde nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalırız?' sorusuna cevap vereceğiz.

SİYASİ İSTİKRARI KAYBEDERSEK?..

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan miting konuşmalarında 'siyasi istikrarın kaybedilmesi halinde' yaşanacaklara dikkat çekiyor.

Siyasi istikrarı kaybedersek ekonomik istikrarı da kaybedeceğimiz ortada.

Gecelik faiz oranlarının yüzde 2000'lere yükseldiği, doların bir gün içerisinde ikiye katlandığı, müteşebbislerimizin kepenk kapattığı, üretimin durduğu, işsizliğin rekor seviyelere ulaştığı, enflasyon canavarının yüzde 100'ü aşarak cebimizdeki parayı hızla tükettiği o günlere geri döneriz.

Finansal kapitalizmin en güçlü silahı faizdir.

'Lobi', faiz oranları yükseldiği ölçüde hükmedecektir.

Gezi Parkı olaylarından önceki yüzde 4,6'lık faiz oranı 'lobi'ye yeterli gelmemiştir.

Birbirini takip eden 'operasyonlar' faiz oranının ulaştığı yüzde 11'lik seviyenin de 'lobi'yi tatmin etmediğini göstermiştir.

FAİZ ORANLARI YÜKSELDİĞİNDE...

Neler olacağı ortadadır...

Öncelikle işletmelerimiz yatırım kararlarını ertelemek hatta iptal etmek mecburiyetinde kalacaklardır.

Birçok işletme kepenk kapatacak, bunun sonucu olarak işsizlik patlayacaktır.

Yakın tarihimizdeki 'ekonomik kriz intiharları', toplumsal şiddet ve hırsızlık olayları yeniden ülke gündemine yerleşecektir.

Nükleer enerji santrali ve 3. Havalimanı gibi mega projelerimizin finansmanı zora girecek, ülkemizin ucuz enerjiye erişimi engellenecektir.

Türkiye yeniden küresel finans çetelerinin boyunduruğu altına girecektir.

Finansal piyasalarımız da, çıkar gruplarının hedefleri

doğrultusunda yeniden

şekillendirilecektir.

Türk lirası hızla değer kaybedecek, Dolar/TL kuru kısa sürede 3 lirayı aşacak, girdi maliyetleri hızla yükselecektir.

Ulaştığı 92.000 rekor düzeyi ile getiri şampiyonu olan Borsa İstanbul ve Borsa İstanbul'da yer alan şirketlerimizin piyasa değerleri hızla eriyecektir.

Borsa İstanbul'un 40.000 seviyelerine çekilmesi ile piyasa değerleri defter değerlerinin altına inecek olan çoğu şirketimiz, fırsatı değerlendiren yabancılar tarafından ele geçirilecektir.

Tüm bu gelişmeler ülkemizin büyümesini olumsuz yönde etkileyecek ve son 11-12 yıllık süreçte rekor üzerine rekor kıran ekonomimiz daralacaktır.

*

Türkiye bugüne kadarki birçok kazanımını 'güçlü iktidar' dönemlerinde elde etmiştir.

Koalisyon dönemleri ise acı hatıralarla doludur.

Koalisyon hükümetleri güçsüzdür.

Koalisyon hükümetini oluşturan partiler bağımsız hareket edemezler, partilerden birinin 'dış güçler' tarafından kontrol alınması yapıyı tamamen mahkûm hale getirir.

Koalisyon hükümetleri ilk birkaç ayı karşılıklı iltifatlarla geçirirler, ardından bir şey yaparmış gibi görünme dönemi başlar...

Sürecin bundan sonrası zamana oynamaktır, taraflar süreyi mümkün olduğunca uzatmaya çalışırlar.

Bunu yaparken de 'batış'ın faturasını 'diğer ortağa' yüklemek için malzeme toplarlar.

*

Türkiye son yıllarda yakaladığı siyasi istikrar sayesinde dünyanın en 'proaktif devlet'leri arasında yer almayı başarmıştır.

Birçok gelişmiş ülkeyi uçurumun eşiğine sürükleyen global ekonomik krizi çok önceden fark eden yönetim, gerekli tedbirleri zamanında almak suretiyle bu süreçlerden en az hasarla çıkabilmemizi hatta bazı durumlarda 'krizi fırsata dönüştürebilmemizi' sağlamıştır.

*

'Lobi' Türkiye'yi krizlere sürükleyerek, kendisine güzel fırsatlar sunacak ortamı hazırlamaya çalışmaktadır.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat