Seçime doğru.... Unutma ey vatandaş ve unutturma!..
- GİRİŞ21.03.2014 09:23
- GÜNCELLEME21.03.2014 09:23
'Kıymet bilmezlik' hastalığına
şifa sunan Hazret-i Peygamber'in
uyarısı müthiş:
'Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz: Hastalık gelmeden sıhhatin, yaşlılık gelmeden gençliğin, fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden dünya hayatının!'
Unutkanlık insanoğlunun büyük zaafı.
İstiklâl Şairi'miz Mehmet Akif Ersoy ne yaman anlatmış:
'Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
'Tarih'i tekerrür diye ta'rif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?'
Madem bu iş böyledir dostlar, madem insanoğlu unutkandır, o halde 'hatırlatmak' en mühim vazifelerdendir.
Malûm, kısa bir süre sonra tarihimizin en önemli seçimi gerçekleştirilecek. En önemli seçim zira, hiçbir seçime böylesine dallı budaklı entrikalarla girmedik.
Her seçimin kendisine has oyunları oldu ama dâhili ve harici bütün unsurların 'yıkım' için birleştiği bir tezgâha ilk defa şahitlik ediyoruz.
Bundan dolayı da seçimi 'yerel' değil düpedüz 'genel' hatta 'küresel' bir seçim olarak görüyoruz. Milletçe geleceğimizi oylayacağız, milletçe dünyadaki yerimizi tayin edeceğiz.
Ya bir zamanların IMF komiserlerinin karşısında el pençe divan duran Türkiye'si ya da son 11 yılın kazanımlarını 2023'e ve 2071' e taşıyan küresel güç.
Geçmişte yaşananlar
geleceğe ışık tutar. Türkiye'nin koalisyon dönemlerinde ne yaman bataklıklara çekildiğini ve boğulmak üzere olan ülkenin her defasında güçlü hükümetler tarafından nasıl kurtarıldığını unutmayalım.
Ziya Paşa'nın ' Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde' diyerek işaret ettiği gerçek karşımızda.
Bir yanda slogan ve iftira
atanlardan oluşan bir operasyon 'KaKafoni'si diğer yanda emsalsiz hizmetler 'armoni'si.
Nerelerden nerelere geldik, yıllar-yollar boyunca neler neler çektik...
Her on yılda bir buldozer geçti yarım yamalak demokrasimizin ve tam bağımlı ekonomimizin üzerinden.
Yüksek enflasyon, boyu misliyle aşan dış borç, dev bütçe açığı, cari açık...
Koalisyon hükümetlerinin aczini gördük. Birbirlerine 'kitap fırlatan' devlet adamlarına şahit olduk.
'Batış'ın faturasını birbirlerine çıkartmaya çalışan müteselsil sorumlular mahvetti ülkeyi.
Kamu açıklarının arttığı, döviz kurunun patladığı, piyasaların yandığı, kitlelerin basınçtan patladığı günlerdi onlar.
Bankaların birbiri ardına 'patlatıldığı' günler.
Ne 'dilendik' o günlerde IMF'den Dünya Bankası'ndan, ne azarlar işittik, milli gururumuz kaç kere ayaklar
altına alındı!..
Geçtiğimiz günlerde muhalefet 'lider'lerinden biri, 'Bizim dönemimizde işler öyle bozuldu ki, millet ne yapsın iktidara bunları getirdi!' yollu laflar etmişti.
Evet, öyle bir bozuktu ki işler, millet Ak Parti'ye yöneldi.
Recep Tayyip Erdoğan'a yöneldi.
Peki yöneldi de ne oldu?
Mali disiplin ve uygulamaya koyulan yapısal reformlar özelleştirme politikaları sayesinde Türkiye'nin temel makroekonomik göstergeleri birçok ülkeden daha iyi duruma geldi.
Ekonomik göstergelerdeki iyileşme, ülkeye sermaye girişinin artmasına, daha düşük maliyetli dış borç sağlamasına ve yaşam kalitesinin yükselmesine katkı yaptı.
Türkiye ekonomisindeki bu iyileşmeler küresel ekonomik krizin yaşandığı ve dünya ticaret hacminin daraldığı bir dönemde gerçekleşti.
Küresel ekonomik kriz fırsata dönüştürüldü.
Özellikle Ortadoğu ve Afrika'ya yönelik açılımlar sayesinde Türkiye'nin ticari ilişkileri çeşitlilik ve hacim kazandı.
Gelişmiş addedilen ülkelerin ihracatta zorlandıkları bir dönemde Türkiye ihracat rekorlarına imza attı.
Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla'dan sanayi üretimine, turizm gelirlerinden kamu borç stokuna, akıllara gelebilecek her alanda ortaya çıkan iyileşmeler
öyle büyük ki...
Yorumlar4