'Allah bu millete o günleri bir daha göstermesin!'

  • GİRİŞ23.03.2014 11:21
  • GÜNCELLEME23.03.2014 11:21

*

Geçtiğimiz Cuma, 30 Mart yerel seçimlerindeki tercihimizin ülke geleceğini nasıl etkileyeceğine dair değerlendirmelerimizi paylaşmış ve bazı 'hatırlatmalarda' bulunmuştuk.

Bugün de, 'Ekonomik açıdan nereden nereye geldiğimizi detaylıca ifade edelim.' dedik:

GSYİH ve Kişi Başına Düşen Gelir

Türkiye, 1990-2001 yıllarını düşük ekonomik büyüme, yüksek borç miktar­ları, adaletsiz gelir dağılımı ve kronikleşen yüksek enflasyon ile uğraşarak geçirdi.

Hani bir zamanlar 'enflasyon canavarı' vardı meşhur, gazetelerin o günlerde hemen hergün yer verdiği bu figür ortalıkta pek görünmüyor.

O günlerden bir de gazete başlığı hatırlarım:

'Zam-Piyon!'

*

Neyse...

Karanlığın en koyu anında milletin büyük teveccühü ile iktidara gelen AK Parti, demokratikleşme alanındaki reformcu niteliğini ekonomiye de taşıyınca şükür o berbat günlerden sıyrıldık.

Ekonomimiz 2003'de %5,3, 2004'te %9,4, 2005'de %8,4 ve 2006' da %6,9 oranlarında büyüdü.

2010 yılında %9,2'lik büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olduk.

2001'de 3 bin dolar olan kişi başına milli gelir, 10 bin doların üzerine çıktı. O günlerde alt-orta gelir grubuna mensup olan ülkemiz, şimdi üst-orta gelirliler arasında.

Yüksek gelir grubuna doğru yürüyüş de emin adımlarla devam ediyor.

Sanayi Üretimi ve Dış Ticaret

Türkiye 1990'lı yıllarda ürün ve pazar çeşitliliği açısından son derece sıkıntılı durumlardaydı.

İmalat sanayinin küresel ekonomiye entegrasyonu ve rekabet gücünün artmasını sağlayan AK Parti ekonomi yönetimi, şirketlerin yatırım ve verimlilik düzeylerini olumsuz yönde etkileyen engelleri iyice azalttı.

Başbakan Erdoğan ve ekibinin öncülüğünde dünyaya iyice açılan firmalarımız büyük gelişmeler kaydetti.

AK Partili yıllar boyunca sanayi üretiminde istikrarlı yükselişe imza attı.

Birçok hayırlı etken bir araya gelince, 2002'de 36 milyar dolar düzeyinde olan ihracat miktarı, 2012'de 151,7 milyar dolara ulaştı.

Enflasyon:

Ekonomik istikrarın ciddi şekilde kaybedildiği 1990'lı yıllarda, kısa vadeli faiz oran­ları yüksek seviyelere ulaşmış, Türk Lirası'nda yaşanan değer kaybı da enflasyon oranını artırmıştı.

Bu dönemde yurtiçi tasarruflar giderek azalmış ve ekonomideki kaynak açığı büyük oranda dış borçlanma yoluy­la karşılanmıştı.

Sonrasında 2001 krizi geldi.

Enflasyon iyice azdı.

İşler çok kötü yerlere gidiyordu ki...

Döviz kuru hedeflemesine dayalı para politikasının terk edilmesi ve örtük enflasyon hedeflemesine geçilmesi sayesinde nefes aldık, 2001 yılı sonunda %54,4 olan enflasyon oranını 2004 yılında son 34 yılın rekoru sayılan tek haneli rakama , %9,4'e düşürdük...

2012 yılındaki %6,16'lık oran ile 1968 yılından beri gerçekleşen en düşük seviyeyi yakaladık.

Bütçe Açığı

2001 ekonomik krizi öncesi dönemde kamu kesimi borçlanma gereksiniminde belirgin artışlar yaşanmış ve bütçe açıkları ile cari açıklar sürdürülemez boyutlara ulaşmıştı. Bu dönemde faiz oranları artmış ve iç borç faiz ödemeleri bütçeye ciddi boyutlarda yük getirmişti.

1999, 2000 ve 2001 yılların­da kamu bütçe açıklarının milli gelire oranı sırasıyla %11,86, %10,93 ve %16,91 olarak gerçekleşmişti.

AK Parti, 2002 yılında benimsediği istikrar programlarıyla bütçe açığını azaltmayı hedefledi.

2002-2008 yılları arasında hazırlanan ve uygulamaya koyulan bütçelerin yapısı güvenilir, şeffaf ve öngörülebilir hale geldi.

Olumlu bütçe performansı, küresel ekonomik krizin başlangıç yılı olan 2008 yılında da devam etti, bütçe açığının GSYİH içindeki payı %1,8'e kadar düştü.

Aynı şekilde, 2011-2013 yılları da mali disiplinin sürdürüldüğü yıllar oldu, 2012'de %1,8'e inen bütçe açığı 2013 yılında da %1,1'e geriledi.

Borç Stoku

AK Parti, devraldığı dış borç miktarının GSYİH içerisindeki oranını azaltmayı ba­şardı, borçların geri ödenmesini ve çevrilebilirliğini sağladı. 2002'den itibaren uygulanan politikalar sayesinde, GSYİH artışı ile birlikte borç göstergelerinde iyileşmeler görüldü. Öyle ki,2002'de %74 olan AB tanımlı dış borç stokunun GSYİH'ye oranı, 2013'de %36,2'ye geriledi.

Yazının devamını okumak için bu linki tıklayınız

Prof. Dr. Ünsal Ban - Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat