'Maalesef' kriz yok!..

  • GİRİŞ12.09.2014 10:20
  • GÜNCELLEME12.09.2014 10:20

Kırk kere söylersen olurmuş; yüz bin kere söylemiş olmalarına rağmen ekonomik verilerin düzgün gelmesi birilerini fena halde sinirlendiriyor.

Tahminlerdeki binde birlik 'negatif yönlü' şaşmadan medet umuyorlar.

'Ne yazık ki' işsizlik azalıyor, sanayi üretimi artıyor ve ekonomimiz hızla büyümeye devam ediyor.

'Maalesef' kriz yok!..

Hafta başında açıklanan Temmuz dönemine ilişkin sanayi üretimi rakamları kriz tellâllarının yazıp çizdiklerini yine boşa çıkarır nitelikte.

Temmuz döneminde aylık olarak %1,8 artış gösteren sanayi üretiminde yıllık bazda ise % 3,6 oranında artış var.

Kriz tellalları için son derece yetersiz rakamlar!

Alt sektörlerdeki duruma baktığımızda da, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksinin %0,4, imalat sanayii sektörü endeksinin %3,4 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinin de %6,2 arttığını görüyoruz.

Peki, tüm bu rakamlar ne anlama geliyor?

Sanayi üretimi, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) üzerindeki doğrusal ve dolaylı etkilerinden ötürü önemli bir göstergedir. Sektörlerin GSYİH içindeki ağırlıklarına bakınca (%27 sanayi üretimi, %9 tarım üretimi, %64 hizmet üretimi) ilk anda ekonomide yüksek bir büyüme olabilmesi için en çok hizmetler kesiminde büyüme olması gerekiyormuş gibi gözükmektedir. Fakat gerçekte ise hizmet sektörü, ancak diğer sektörlere bağlı olarak büyüme gösterebilmektedir.

Örneğin sanayi, inşaat ve tarım sektörlerinin büyümesi halinde hizmetler kesimi de büyüme eğilimi göstermektedir. Eğer o sektörlerde büyüme ve artan bir talep yoksa hizmet sektöründe yer alan bankaların kredi arzını büyütmesi ya da ulaştırma için yeni araçlar alınarak hizmete konulması bir anlam taşımamaktadır. Dolayısıyla ekonomide en önemli sektör olarak sanayi sektörü ön plana çıkmaktadır.

Etrafımızın ateş çemberine döndüğü, ülkenin siyasi ve ekonomik krize sürüklenmesi için her türlü hârici, dâhili şer odağının iş birliği yaptığı bir dönemde, sanayi üretiminde sağlam veriler gelmesi kayda değer bir başarıdır.

Bu başarı elbette 'tesadüf'lerin eseri değildir.

Ak Parti'nin iktidara gelmesinden bu yana uygulanan sanayi politikaları ile 2000 öncesindeki politika yapısı tamamen terk edilirken, yeni yapıda iki temel öğeye önem verilmiştir.

Bunlardan ilki; imalat sanayiinin küresel ekonomiye entegrasyonu, küresel değer zinciri içine yerleşmesi ve rekabet gücünün artması için stratejik koordinasyonun sağlanmasıyken, ikincisi ise Türkiye'deki şirketlerin yatırım ve verimlilik düzeylerini olumsuz yönde etkileyen çeşitli engellerin kaldırılmasıdır.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat