Gümrük Birliği'nin faturasını öderken...

  • GİRİŞ05.11.2014 09:59
  • GÜNCELLEME06.11.2014 09:46

Anlaşmayla iki taraf arasında çoğu sektörde hâlihazırda düşük olan gümrük vergilerinin sıfırlanması amaçlanıyor.

Daha da önemlisi güvenlik, çevre gibi konularda sektörel düzenlemelerin karşılıklı tanınır hale getirilmesi karara bağlanıyor.

Böylece iki taraf arasındaki tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması sözkonusu oluyor.

TÜRKİYE ANLAŞMANIN NERESİNDE?

Ülkemiz açısından sorun işte bu noktada ortaya çıkıyor. Gümrük Birliği anlaşması gereği, AB'nin üçüncü ülkeler ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yapması halinde, anlaşmayı otomatikman kabul etmiş sayılıyoruz.

Yani, ilgili ülkeler Türkiye'ye ihracat yaparken AB ile imzalanan STA kapsamında belirlenen şartlardan, tarifelerden, vergi oranlarından faydalanıyor.

Öte yandan, Gümrük Birliği'nde yer alan Türkiye, ilgili ülkelere ihracat yapmak istediğinde ise AB ülkeleri için geçerli olan avantajlardan yararlanamadığı gibi bu ülkeler ile ayrı bir STA yapma zorunluluğu ortaya çıkıyor.

Doğal olarak, AB ile yapılan STA kapsamında Türkiye

pazarına ucuza mal sokabilen ülkeler, konu Türkiye'ye imtiyaz vermek olunca anlaşmaya yanaşmıyor.

Örneğin, son dönemde AB ile STA yapan Meksika, Güney Afrika, Cezayir gibi ülkeler, Türkiye ile ayrı bir anlaşma yapmak istemiyor.

Öyle ki, AB ile yaptığı anlaşma kapsamında AB ve Türkiye pazarlarına ortalama %4,2 gümrük vergisi ile mal sokabilen bu ülkeler, AB mallarından çok düşük seviyelerde gümrük vergisi alırken, Türk mallarına ise %50-60'a varan gümrük vergileri koyuyor.

Bahsi geçen sadece bu üç ülke ile AB arasında yapılan STA'dan dolayı ülkemizin kaybının 3 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz.

Zararın büyüğü Türkiye'nin AB ile ABD arasında yapılacak TTİP'nin dışında bırakılması durumunda ortaya çıkıyor.

Öyle ki, yıllık bazda 20 milyar dolara (2013 yılı) yaklaşan bir ticaret hacmine sahip olduğumuz ABD'nin, Türkiye'yi AB ile yapacağı TTİP dışında bırakması durumunda, GSYİH seviyemizin %2,5 düzeyinde olumsuz etkileneceği ve süreç içerisinde katlanmak zorunda kalacağımız maliyetin 20-25 milyar dolar seviyelerinde

olacağı hesaplanıyor.

'Eski Türkiye' dönemindeki hatalı kararların ve yanlış politikaların faturalarını maalesef bugün hala ödüyoruz.

O günlerde AB'ye tam üyelik vaadi karşılığında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'nın ülkemize olan ekonomik maliyetinin, bugün itibariyle 400 milyar dolara ulaştığını görüyoruz.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat