TEKNOFEST: Gökyüzüne Uzanan Eller
- GİRİŞ02.05.2025 09:21
- GÜNCELLEME02.05.2025 09:21
Her neslin bir hikâyesi, anlatısı var; içinde acıları, kederleri de, kıvanç ve övünçleri de barındıran…
Kimi milli mücadeleden gelir, cumhuriyeti kuran, büyüten ve yaşatan kuşaklarda yer almıştır, kimi demokrasiyi, çok partili hayatı yeşertmek için çaba göstermiştir… Kimi darbelere maruz kalmış, kimi anarşinin ve terör ikliminin içinde hayatta kalmaya uğraşmıştır… Kimi kendisine 68 kuşağı der, kimi 80 sonrası nesillerin apolitikliğinden şikâyet eder. Kimi Menderes ile, Demirel ile, Özal ile, Erbakan ile ülkeye taş taş üzerine kurmaya uğraşmış, kimileri de Recep Tayyip Erdoğan ile yol arkadaşı olmuş ve ülkeye çağ değil, çağlar atlatanlar arasına girmiştir…
Şimdi hikayesini yazan, kendi anlatısını oluşturan yeni bir kuşak var: Teknofest Kuşağı…, Bu kuşak, bir değil birkaç nesli barındırıyor içinde… İlkokuldan başlıyor, orta okul, lise, üniversite, lisans üstü devam ediyor… Toplumun tüm kesimlerini kapsıyor, hepsini bilgiye ve bilime aşina olmanın ötesinde aşk ile bağlı hale getiriyor…
Teknofest pek çok insanın ekranlardan gördüğü, metinlerden okuduğu, dışardan ithal ile edinilen bilgi, bilim, teknolojiyi ve bunlara bağlı gelişmeleri parmaklarımızın ucuna getirdi.
Gençlerimiz hayallerini mühendislikle buluşturdu, yapılamaz, olmazı tanımaz hale geldi… Çünkü gençlerimizin ufku, hayal gücü + teknik beceri ile bir başka Türkiye’nin olabileceği yerlere ulaştı…
Gençlerimiz için tek gerçek var artık: “Hayal et, kodla, uçur, gönder, üret.”
Teknofest'i küçümseyen bazı zavallılar çıkabiliyor, geleceği ıskaladıklarının farkında değiller. Bilmeleri gereken şu ki, bu sadece bir festival, fuar değil; sadece roket yarışı, İHA gösterisi değil; bir zihniyet devrimidir, bu bir medeniyet projesidir, bu Türkiye Yüzyılı’dır...
Gezi kuşağının, Saraçhane Vandallarının, yerli ve milli esnaf ve sanatkâr boykotçularının sloganla yapamadığını, bu kuşak kod yazarak, roket yaparak gerçekleştiriyor.
Bazı dönüşümler derinden, içten yaşanır, bazı devrimler naralar atılmadan, vandallık yapılmadan, yakılıp yıkılmadan gerçekleştirilir. Ülkemizde tam olarak bu oluyor; sokaklarda değil, pistler, atölyeler, üniversite laboratuvarlarında, nihayetinde güzel ülkemizin semalarında yapılıyor bu devrim...
Bu nesil Cumhuriyet’in ilk yıllarında “fabrikalar kuran nesil” gibi tarihe geçecek bir nesildir. Hafızalarda yer alacakları adlandırma da bellidir: teknolojiye yön veren bir nesil.
Teknofest bir bilimsel ve fikri seferberlik hali ile Z kuşağı denen ve sıklıkla “ilgisiz, kopuk, duyarsız” diye tanımlanan gençler, İHA’lar, roketler, yapay zekâ yazılımları, çevre teknolojileri üretiyorlar…
“Gökyüzüne bak Ay’ı gör” derlerdi eskiden, günümüzde gökyüzünde gençlerin yaptığı İHA’lar, uydular ve roketler yükseliyor. Lise çağındaki çocukların roket tasarladığı, üniversite öğrencilerinin uydu gönderdiği bir ülke düşünün… Üstelik bu sadece teknik başarı değil. Aynı zamanda bir özgüven meselesi. Yıllarca dışa bağımlılık üzerine kurulu bir zihniyetle yetişen nesillerin aksine, Teknofest kuşağı “biz de yapabiliriz” demiyor sadece “Biz yapıyoruz” diyor.
Bayraktar TB2, Akıncı, Kızılelma gibi araçlar dünyanın gündeminde. Türk sihaları, ihaları, savunma sanayi ürünleri artık sadece savaş meydanlarında değil, strateji masalarında da aktör. Bu başarıların arkasında yıllar süren ar-ge çalışmaları, devlet politikaları ve özel sektör yatırımları elbette var. Ama bir de göz ardı edilemez başka bir güç var: Teknofest gençliği, bu milletin sevgili evlatları…
Birçok mühendis, yazılımcı, tekniker ilk defa Teknofest’te üretmenin heyecanını yaşadı. Aselsan’dan Tusaş’a, Baykar’dan Roketsan’a kadar birçok savunma devi bugün personel alımında buralarda parlayan isimlerle yol yürüyor…
Bunlar bilinmelidir ki yalnızca kişisel özgeçmişlere yazılan başarılı satırlar değil, bir ülkenin bağımsızlık hikâyesine, aydınlık geleceğine, kutup başı ülke mücadelesine eklenen paragraflardır.
Teknofest, genç girişimcilere alan açıyor. Birçok girişim, burada ortaya çıkan fikirlerden doğuyor. Sadece savunma değil; tarım teknolojisi, enerji verimliliği, medikal çözümler gibi sivil alanlarda da büyük bir teknoloji üretimi söz konusu. Dolayısıyla bu ekonomiye yapılan bir yatırımdır. Çünkü teknoloji girişimleri, ithalatı azaltır, ihracatı artırır ve nitelikli istihdam yaratır. Yani Teknofest, milli güvenliğe olduğu kadar ekonomik bağımsızlığa da hizmet ediyor.
Kıbrıs’ta düzenlenmesi ise, sadece bir organizasyon değil, bir jeopolitik mesajdır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de jeopolitik, jeostratejik, askeri gücüyle, gemilerle, tatbikatlarla var olduğu gibi; bilgiyle, teknolojiyle, gençlikle de vardır.
KKTC’li gençler, Türkiye'deki akranlarıyla aynı sahada yarışıyor, yazılımlar geliştiriyor, kendilerine alan açıyor.
Bugün Teknofest modeli, Azerbaycan'da, Endonezya'da, hatta Afrika ülkelerinde ilgiyle takip ediliyor. Çünkü teknoloji ihracı, sadece cihaz satmak değil; aynı zamanda vizyon ihraç etmektir, bu durum Türkiye’nin yumuşak güç kapasitesini büyütüyor.
Ülkemizde gençler futbolcu ya da influencer değil; mühendis, yazılımcı, girişimci olmak istiyor. Esas paradigma değişimi budur…
Bu gençlik tweet atmakla yetinmiyor, kod yazıyor. Slogan atmıyor, devre tasarlıyor. Tepki vermiyor, çözüm üretiyor. Kendi ülkesini, insanını, sanayicisini, işadamını boykot etmiyor, üretiyor, üretime yönlendiriyor…
Bu sessiz dönüşümün sonuçlarını bugün savunma sanayiinde gördük, yarın tarımda, sağlıkta, eğitimde istisnasız tüm alanlarda göreceğiz.
Prof. Dr. Zakir AVŞAR / Haber7
Yorumlar21