Ramazan ayının 'mübarek' olması

  • GİRİŞ05.08.2011 10:45
  • GÜNCELLEME05.08.2011 10:45

RAMAZAN AYININ “MÜBAREK” OLMASI

Soru 44: Saygıdeğer hocam, ramazan ayını diğer aylardan farklı kılan özellikler nedir? Bu ayın mübarek olmasının sır ve hikmetini açıklarsanız minnettar kalırım, hürmetlerimle.  

Cevap 44: Mübarek kelimesi bereket kökünden gelir. Bereket kelimesinde ise ziyade, nema, gelişme, çoğalma ve hayırlı faaliyet anlamı mevcuttur. Nasıl “mübarek insan” tabiri, ilim, hikmet ve irfanıyla çevresine faydalı âlim bir şahsiyeti çağrıştırır ise, “mübarek ramazan” terkibi de oruç ibadeti ve Kur’an ahlâkıyla kazandırdığı takva meyvesiyle (Bakara 2/183) on bir ayı canlı tutan / tutması gereken özel bir zaman dilimini ifade eder. Burada vurgu yapılmalıdır ki, takva sahibi olmak, insanın görev ve sorumluluk bilincini elde etmesi, kendini koruyup kollaması, hesap gününde zor durumda bırakabilecek ve mahcup edebilecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınması demektir.

Her şeyden önce bu ay, “bin aydan hayırlı” olan Kadir gecesi Kur’an vahyinin inmeye başlamasıyla bereket ve şeref kazanmıştır: “Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren bir rehber, hidayeti ortaya koyan belgeler ve hak ile batılı ayırt eden ve ettiren bir ölçü olarak Kur’an o ayda indirilmiştir”(Bakara 2/185).

Bu mübarek ayda özel ve canlı bir hayat yaşanır. Görünen ve görünmeyen şeytanî güç ve odakların zarar ve tahribatı oldukça azalır. “Desinler, duysunlar ve görsünler” (süm’a ve riyakârlık) zafiyeti, yok denebilecek kadar asgari düzeyde seyreder. Nefsin hazları ve geçici zevkler terk edilir, kemâlat yolculuğu başlar ve kalıcı mutluluklar kazanılır. Dua, hayır ve hasenat daha çok kabule şâyan olur. Kur’an okumaları sayesinde düşünme fırsatı doğar, nefis muhasebesi yapılır ve ahlâkî-ruhânî gelişim ikmal edilir.

Oruç, açlık ve susuzluğa karşı dayanma gücü kazandırdığından, stres ve depresyonu önleyebilecek aktif bir sabır eğitimidir. Ayrıca kalkana benzetilen oruç ibadeti, koruyucu ve kollayıcı bir işlev gördüğünden metafizik sindirme hareketi olarak yorumlanabilir. Gerçekten de ramazan günleri, insanı disipline eder; gizli-aşikâr her türlü günahtan onu uzaklaştırır ve iyiliğe yönlendirir.

“Recep Allah’ın ayıdır, şaban benim ayımdır, ramazan ise ümmetimin ayıdır”  hadisi büyük bir müjdedir. Çünkü burada geçen “ümmetimin ayı”, hadis âlimi Münâvî’nin açıkladığı gibiaf ve mağfiret ayı” demektir. Ne var ki, af ve mağfiret ayına mazhar olabilmek, onun kazandırdığı takva, sabır, rikkat, merhamet, fedakârlık, cömertlik, dürüstlük gibi vasıfların karaktere dönüşerek on bir aya yayılmasına bağlıdır.

Sonuç itibariyle, mânevî iklimin zirve noktada hissedilip yaşandığı ramazan ayı eşsiz bir mekteptir. Sınav kazandırıcı, dönüştürücü, olgunlaştırıcı ve erdirici fonksiyon icra eden bu ay, Kutlu Peygamber’in yaşadığı Asr-ı saadetten taşıdığı rahmet esintileriyle mübarektir.    

GÜNDELİK HAYATIN BAZI DUALARI 

Soru 45: Hocam, duanın önemine işaret ettikten sonra günlük hayatımızda yapılması gereken dualardan misaller vermenizi istirham ediyorum, şükran ve saygılarımla.

Cevap 45: Günlük hayatın akışı içinde her yaştan Müslüman için dua, vazgeçilmez bir kulluk görevidir. Allah’a kulluğun omurgasını oluşturan dua, insanı rahatlatan ve ona sağlık kazandıran mânevî-psikolojik tedavi yoludur. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “(Rasûlüm) de ki, duânız (kulluğunuz, gözyaşınız ve yalvarmanız) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”(Furkân 25/77). Bu âyet, “ibadetin özü” olan duanın önemini gösterir. Öte yandan, Rasûl-i Ekrem’in özlü duâları sevdiğini, özlü olmayan duâ cümlelerini de terk ettiğini biliyoruz (bkz. Ebû Dâvud, Vitir, 23). Ezberlenip hayata geçirilmesini temenni ettiğimiz bu dualardan bir kısmı şunlardır:

a) Namazdan Sonra Dua: Rasûlullah (s.a) Muâz b. Cebel’in elini tuttu ve şöyle buyurdu: “Ey Muâz, vallâhi seni seviyorum. Sana tavsiyede/vasiyette bulunuyorum ey Muâz! Her namazın ardından şöyle diyerek duâ etmeyi hiç ihmal etme: “Allâhümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve husni ibâdetik (Allahım, Seni zikretme, sana şükretme ve sana güzelce ibâdet etme hususunda bana yardım et)”(Ebû Dâvud, Vitir 26).

b) Yatmadan Önce ve Sonra Dua: Peygamber (s.a) gece yatağına vardığında elini yanağının altına koyar ve şöyle derdi: “Allâhümme bismike emûtü ve ahyâ (Allahım, senin adınla ölürüm ve senin adınla hayat bulurum)”.

Uykudan uyandığında ise şöyle derdi: “el-Hamdü lillâhi’llezî ahyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyhi’n-nüşûr (Bizim ruhumuzu aldıktan sonra bize hayat veren Allah’a hamdolsun. Dirildikten sonra O’nun huzurunda toplanılacaktır)”(Buhârî, Deavât, 7, 8, 16, Tevhîd, 12).

Ayrıca yatağına girdiğinde sağ yanına yatan Rasûlullah’ın (s.a) şöyle dua ettiği de sabittir: “Allahümme eslemtü nefsî ileyke ve veccehtü vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce’tü zahrî ileyke rağbeten ve rahbeten ileyke lâ melcee velâ mencâ minke illâ ileyke âmentü bi kitâbike’llezî enzelte ve nebiyyike’llezî erselte (Allahım, seni arzulayarak ve senden çekinerek canımı sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim, işimi sana havale ettim, sırtımı senin himayene verdim. Senden başka ne bir sığınak ne de bir kurtuluş vardır. İndirdiğin Kitab’ına ve gönderdiğin Peygamber’ine iman ettim)”. 

Hadisin râvisi Berâ b. Âzib, bu duânın hemen ardından Rasûl-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Kim bu duâ cümlelerini söyler ve sonra da o gece ölürse, fıtrat üzere (nezih ve tertemiz şekilde) ölmüş olur!”(Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Zikir, 56).

c) Tuvalete Girerken ve Çıkarken Dua: Peygamber (s.a) helaya girmek istediğinde şöyle derdi:

“Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hubusi ve’l-habâis (Allahım, kötülük peşinde olan dişi ve erkek bütün cinlerden; gizli ve âşikar tüm pisliklerden sana sığınırım)”( Buhârî, Vudû’, 9; Müslim, Hayız, 122). 

Heladan çıkarken ise şöyle duâ ederdi: “Ğufrâneke el-hamdü lillâhi’llezî ezhebe anni’l-ezâ ve âfânî (Senin mağfiretini isterim. Eziyet ve zarar veren şeyleri benden gideren, bana sağlık ve âfiyet veren Allah’a hamdolsun!)”.

d) Vasıtaya Binerken Dua:

  Rasûlullah (s.a) yolculuk yapmak üzere binitine bindiğinde üç defa tekbir getirdikten sonra şöyle duâ ederdi:

Sübhânellezî sehhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn ve innâ ilâ rabbinâ lemünkalibûn. Allâhümme innâ nes’elüke fî seferinâ hâzâ el-birra ve’t-takvâ ve mine’l-ameli mâ terdâ. Allâhümme hevvin aleynâ seferanâ hâzâ va’tvi annâ bu’dehû. Allâhümme ente’s-sâhıbü fi’s-seferi ve’l-halîfetü fi’l-ehl. Allâhümme innî eûzü bike min va’sâi’s-seferi ve keâbeti’l-manzari ve sûi’l-münkalebi fi’l-mâli ve’l-ehl”.

Peygamber (s.a) yolculuktan dönerken şu ilavelerle yine aynı duâda bulunurdu: “Âyibûne tâibûne âbidûn li rabbinâ hâmidûn”(Müslim, Hac, 425).

Bu uzun duanın Türkçe tercümesi şöyledir: “Bu biniti bizim hizmetimize veren Allah ne yücedir. (O’nun lütfu olmasaydı) biz bunu elde edemez ve buna güç yetiremezdik. Mutlaka biz O’na döneceğiz. Allahım, bu yolculuğumuzda senden iyilik, takva ve râzı olacağın amel diliyoruz. Allahım, bu yolculuğumuzu bize kolay kıl ve onun mesafesini bize yakın eyle. Allahım, yolculukta sâhip ve aile-efrad hususunda vekil sensin. Allahım, yolculuğun meşakkatinden, manzaranın/şartların kötüye gitmesinden, mal ve aile-efrad hususunda kötü âkıbet ve üzücü gelişmeden sana sığınırım!”. “Evlerimize dönüyoruz, günah ve hatalarımızdan tevbe ediyoruz, Allah’a ibâdet ediyoruz ve O’na hamd ü senâda bulunuyoruz”.

Açıklama: Rasûl-i Ekrem’in hac, umre gibi uzak veya yakın yolculuklarında tatbik ve tavsiye ettiği bu duanın, sürücü veya yolcu olarak vasıtaya binerken asgari olarak baş tarafının yani, “Sübhânellezî sehhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn ve innâ ilâ rabbinâ lemünkalibûn” kısmının okunması, ki bu duâ cümlesi Zuhruf sûresinden iki âyettir (Zuhruf 43/13-14) ihmal edilen bir sünnetin hayata geçirilmesi nâmına güzel bir çığır olacaktır.

Ayrıca, bu köşede Cevap 14’de Peygamberimizin Evden Çıkarken Yaptığı Dua ve Cevap 43’te İftar Duası söz konusu edilmişti.

Prof. Dr. Zekeriya Güler - Haber 7

SORULARINIZ İÇİN: zguler59@hotmail.com

Yorumlar1

  • emre serkan 12 yıl önce Şikayet Et
    Bu duada CİN yok:. Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hubusi ve’l-habâis (Allahım, kötülük peşinde olan dişi ve erkek bütün cinlerden; gizli ve âşikar tüm pisliklerden sana sığınırım)" Bu dua bu şekilde nasıl tercüme edilir. Cin nerde bu duada? Hem tuvalette cinlerin ne işi var, bizi mi gözetliyorlar? Bu tür hurafelere meydan vermemek için doğru tercüme yapılması gerekmektedir.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat