Hadislere göre teravih ve rekat sayısı

  • GİRİŞ13.08.2011 09:26
  • GÜNCELLEME13.08.2011 09:26

              Soru 46: Teravih namazı tartışma konusu olmuş mudur? Teravihin neliği, tarihsel süreci ve rek’at sayısı hakkında bilgi verebilirseniz sevinirim, sevgi ve saygılarımla.

              Cevap 46: Hemen belirtilmelidir ki, şu iki hadis, ramazan ayının gecesini ve gündüzünü değerlendirenlerin hak ettikleri ecir ve sevabı açıklar: “Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak ramazanda kıyâm ederse, önceki günahları affedilir”(Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1) ve “Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak ramazan orucunu tutarsa, önceki günahları affedilir”(Buhârî, İman, 28; Müslim, Sıyâm, 203).

              Birinci hadiste geçen kıyam, teheccüd ve teravih namazıyla ramazan ayının gecelerini, ikinci hadis de oruç tutmak suretiyle gündüzlerini değerlendirmeyi ifade eder. Kur’an tilaveti, tefekkür ve sahur hazırlığı da yine bu çerçevede düşünülür.

              Teravih Namazının Mahiyeti

              Ramazan’ın son on günü içinde Rasûl-i Ekrem’le beraber iki ya da üç gece kılınan, üçüncü veya dördündü gece mescidin cemaatle dolup taşması üzerine “Size (de) farz kılınmasından endişe ettim” buyurarak iştirak etmediği namazın teheccüd olduğu görülür. Nitekim İmam Buhârî bu hadisi “teheccüd bâb”ında zikreder. Aslında Buhârî bu hadisi “terâvih namazı” bölümünde “Ramazanda kıyam eden kimsenin fazileti” bab başlığı altında da zikreder. Yine o, aynı başlık altında “Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak ramazanda kıyâm ederse, önceki günahları affedilir” hadisini zikrettikten sonra İbn Şihâb (ez-Zührî)’den şu bilgileri nakleder:

              Rasûlullah’ın (s.a) sağlığında uygulama böyleydi. Sonra Ebû Bekir’in (r.a) hilafet dönemi ile Ömer’in (r.a) halifeliğinin ilk yıllarında da uygulama öyleydi. Urve b. Zübeyr, Abdurrahman b. Abdilkâri’den naklen şöyle anlattı: Bir ramazan gecesi Ömer b. el-Hattâb (r.a) ile mescide çıktık. Baktık ki, insanlar dağınık gruplar halinde; kimi tek başına kimi de cemaatle namaz kılıyordu.  Bunun üzerine Ömer, “Bana öyle geliyor ki, bunları bir kâri / imam arkasında toplasaydım daha iyi (doğru, faziletli, ideal) olacaktı” dedi. Sonra kararlılık göstererek Übeyy b. Ka’b’ın arkasında onları topladı. Başka bir gece yine Ömer’le birlikte çıktık. İnsanlar, imamlarıyla birlikte namaz kılıyorlardı. (Bu düzeni ve huzur halini gören) Ömer şöyle dedi: “Bu güzel bir çığır ve uygulama oldu”(Ni’me’l-bid’atü hâzihi). Ne var ki, namazlarını gecenin sonuna tehir ederek şimdi uyuyanların seher vakti, şu anda kıyamda olanların  / namaz kılanların vaktinden daha faziletlidir”. O sırada insanlar gecenin evvelinde kıyam ediyorlardı / teravih kılıyorlardı”(Buhârî, Salâtü’t-terâvîh 1).

              Hz. Ömer’in “Bu güzel bir çığır ve uygulama oldu” diye tercüme ettiğimiz sözü, kimileri tarafından “güzel bir bidat oldu” diye tercüme edilip “o halde her türlü bidat terk edilmelidir” şeklinde anlaşılmaktadır. Oysa ki bu, yanlış bir tercüme ve anlayıştır. Hz. Ömer’in sevinerek söylediği cümlesindeki “bid’at”, başta İbn Teymiyye olmak üzere pek çok âlimin belirttiği gibi, şer’î terim olarak değil, sözlük anlamında (lugavî) kullanılmıştır. İşte, aslı teheccüd namazı olan teravihin tarihî seyri konusunda Hz. Ömer’in (v. 23/643) bu uygulaması, bir çığır açması ve dönüm noktası olması bakımından dikkat çeker. Rasûl-i Ekrem’in râşid halifesi ve yoluna uyulması tavsiye edilen Hz. Ömer gibi hakşinas bir şahsiyetin görüş ve uygulaması ciddiye alınmalıdır. Bu konuda ona sahabeden herhangi bir muhalefetin olmadığı veya tenkidin yöneltilmediği de bilinir. Aksine başta Leys b. Sa’d olmak üzere pek çok erbâb-ı ilim, Hz. Ömer’in ortaya koyduğu sünnete saygı gösterilmesi ve uyulması gerektiği kanaatindedir. 

              Teravihin Rek’at Sayısı

              Bu konuda özet bilgi veren ilk dönem hadis âlimlerinden birisi Tirmizî’dir. Bilindiği gibi, Kütüb-i Sitte müelliflerinden birisi olan muhaddis Tirmizî (v. 279/892), Sünen / Câmi adlı kitabını yazıp Hicaz, Irak ve Horasan ulemâsına onu arz ettiğini, onların da bunu kabul ve tasvip ettiklerini belirttikten sonra şöyle der: “Kimin evinde bu kitap var ise, sanki onun evinde konuşan bir peygamber vardır” der. Tirmizî diyor ki: “Ramazanın kıyamı (teravih) konusunda ilim erbabı farklı kanaattedir. Onlardan bazıları vitir namazıyla birlikte kırk bir rek’at kıldıkları görüşündedir ki, bu Medinelilerin görüş ve tatbikatıdır. Ehl-i ilmin ekseriyeti ise Hz. Ömer, Hz. Ali ve diğer sahâbîlerden rivayet edildiği üzere yirmi rek’attır. Süfyan es-Sevrî, Abdullah İbnü’l-Mübârek ve eş-Şâfiî’nin görüş ve tercihi de budur”(Tirmizî, Savm 81).

              Endülüslü Mâlikî hadis ve fıkıh âlimi İbn Abdilberr (v. 463/1070) ile aslen Gaziantepli Hanefî hadis ve fıkıh âlimi Bedreddîn Aynî (v. 855/1451), teravih namazı konusunda hayli tafsilatlı bilgi vermektedirler. Ayrıca, Dârulfünûn müderrislerinden Kâmil Miras (v. 1957), Ahmed Hamdi Akseki’den de bilgi ve doküman almak suretiyle konunun hakkını vermiş bulunmaktadır“bkz. Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, IV, 70-96, Ankara 1972).

              Görebildiğimiz kadarıyla kaynaklarda teravih namazının rek’at sayısına dair başlıca şu görüş ve uygulamalar söz konusu edilir:

              a) Sekiz + üç (8+3): Onbir rek’atın üçü vitir namazıdır. Hz. Âişe, “Rasûlullah’ın (s.a) ramazan ayındaki namazı nasıldı?” suâline şöyle cevap vermiştir: “Rasûlullah (s.a), ne ramazanda ne de başka bir zamanda on bir rek’attan fazla bir namaz kıldı. Önce dört rek’at kılardı ki, onun güzelliğini ve uzunluğunu ne sen sor ne ben söyleyeyim. Sonra dört rek’at daha kılardı ki, onun güzelliğini ve uzunluğunu  da ne sen sor ne ben söyleyeyim. Daha sonra da üç rek’at kılardı. Bir gün dedim ki, Ya Rasûlallah, vitir namazını kılmadan önce uyuyor musun? Buyurdu ki: Ey Âişe, benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz”(Buhârî, Teheccüd 16, Salâtü’t-terâvîh 1).

              Hz. Âişe diyor ki: Rasûlullah (s.a) onbir rek’at kılardı. Öyle bir namaz kılardı ki, başını kaldırmadan önce secdesini sizden birisinin elli âyet okuyacağı süre kadar yapardı”(Buhârî, Teheccüd 3).

              b) Yirmi + üç (20+3): Yirmi rek’at teravih namazının yirmi rek’at olduğuna dair hadis ve tatbikatın sıhhatine dair pek çok çalışma yapılmıştır. Onlardan birisi, Suudi Arabistan’da İsmail b. Muhammed el-Ensârî’nin “Tashîhu hadîsi salâti’t-terâvîh ışrîne rek’aten ve’r-reddu al’l-Elbâniyyi fî tad’îfih” (Riyad 1988, 3.baskı) adlı kitap çalışmasıdır.

              Ayrıca, İbn Ebî Şeybe’nin Musannef’inde bizzat  Rasûlullah’ın (s.a) münferit olarak yirmi rek’at kıldığına dair İbn Abbâs’tan gelen bir haber bulunmaktadır. Senedinin zayıf olduğuna dair tartışmalar üzerine, Dârulfünûn müderrislerinden Kâmil Miras (v. 1957), bu rivâyet için şu tesbit ve değerlendirmede bulunur: “İbn Abbâs’tan mervî terâvih hadisi sahîhtir demekte tereddüt etmeyiz.(…) Hz. Âişe hadisi ile İbn Abbâs hadisi arasında teâruz vardır, sahîh ve râcih olan alınır, zayıf ve mercûh olan bırakılır, denilmek de muvafık değildir. Evvelâ bu iki rivâyet arasında teâruz yoktur. Çünkü Hazret-i Âişe’nin haberi, teheccüd namâzına, İbn Abbâs rivâyeti ise terâvih namâzına müteveccihtir(Kâmil Miras, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, IV, 89).

              c) 36+vitir veya 40+vitir: Üç rek’at vitirle 39, yine üç rek’at vitirle 41 veya yedi rek’at vitirle 47 rek’at gibi teravih kılan ilk dönem (selef) âlimleri olmuştur.

              Sonuç olarak, şer’î hüküm itibariyle teravih sünnet bir namazdır. Hanefî fıkıh âlimi İbnü’l-Hümâm’ın ifadesiyle, teravih namazının sekizi sünnet-i râtibe, on iki rek’ati ise müstehabdır. Kırâat, rükû ve secdesini uzun tutarak sekiz rek’at kılanlar olduğu gibi, rükünleri daha kısa tutarak yirmi veya otuz altı rek’at kılanlar da olacaktır. Nitekim günümüzde otuz altı rek’at kılanlara rastlamaktayız. Tercih, ramazanın coşku ve heyecanından yararlanmak isteyen mü’min gönüllere ve vicdanlara bırakılmalıdır. Çünkü teravih, önü açık tatavvu (mutlak nâfile) namazlar arasındadır.

              Teravih namazının Asr-ı saadet ruhuna uygun olarak eda edilmesi için çaba sarf edilmelidir. Ancak temelini sarsacak derecede onu polemik konusu yapmaktan da kaçınılmalıdır.

Prof. Dr. Zekeriya Güler - Haber 7

SORULARINIZ İÇİN: zguler59@hotmail.com

Yorumlar31

  • Mustafa EROĞLU 6 yıl önce Şikayet Et
    Allah Teâlâ hocamıza uzun ve bereketli ömürler versin, cennette cemalini müşâhede etmeyi nasîp, Resûlüne komşu eylesin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmet Bodur 12 yıl önce Şikayet Et
    DIGIDIK, DIGIDIK KILINAN YÜZ REKAT NAMAZDAN 2 REKATLIK SAHİCİ NAMAZ EVLADIR.... Namaz belli şeyleri ezbere okumak belli hareketleri yapmak değildir. Yapılan kıyamların, rukuların, secdelerin vs. bir maksadı vardır. NAMAZ KULLUĞU GÜNCELLEMEKTİR. Namazın özünü kaybedip şeklini bırakanlar at yarışı yapar gibi namaz kılanlar, az kılın öz kılın...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • darbeleredurde 12 yıl önce Şikayet Et
    ben bu konuya müdahil olmayım en iyisi. neme lazım adımız çıkmış şiiye,vahhabiye,fenni sünnetçi düşmanına :) tavsiyem herkes doğru bildiği yolda devam etsin..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • mehmet aydın 12 yıl önce Şikayet Et
    düşünen bir toplum var .. Ne güzel biat gültürü yerine düşünen akletmeye çalışan bir toplumun olması selam olsun bu toplumu düşünceye sevk edenlere artık biat bid'atcılar yok yeryüzünde olanlarda kölelik sistemine devam etsinler vesselam.
    Cevapla
  • ahmet musaoğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Hocam nasıl oluyorda Bid'at ı çığır şeklinde anlamayı başarıyorsunuz.. İbn-i Teymiye'nin bid'at ı çığır şekli nde anlamış olması "bid'atın bid'at olduğu" gerçeğini değiştirmez. Teravih namazından manevi olarak çok haz alıyor olmak onun bid'at olduğu gerçeğini değiştirmez.nokta... Ayrıca ilim adamı olarak getirdiğiniz delillerin zıddına bir hükme nasıl varıyorsunuz onuda anlamak mümkün değildir.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Emrullah 4 yıl önce Şikayet Et
    Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi: −Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazanda ve Ramazanın gayrında namazını on bir rekât üzere ziyade etmezdi! Önce dört rekât kılardı. Onların güzelliği ve uzunluğundan sorma. Sonra dört rekât daha kılardı. Onların da güzelliği ve uzunluğundan sorma. Sonra üç rekât (vitir namazı) kılardı...” Malik 1/120/9, Buhari 1866, Müslim 738/125
    Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat