Esma-i Hüsna'yı ezerberlemenin anlamı

  • GİRİŞ19.08.2011 16:28
  • GÜNCELLEME19.08.2011 16:28

ESMÂ-İ HÜSNÂ’YI EZBERLEMENİN ANLAMI

Soru 47: Hocam, esmâ-i hüsnâ konusuyla ilgili âyet ve sahih hadislere değinmenizi istiyorum. Bazı tanıdıklarım Allah’ın 99 ismini sırf ezberlemekle kesin kurtulacaklarını ve cenneti garanti edeceklerini söylüyorlar. Bu konu nasıl anlaşılmalıdır, esprisi nedir, açık ve kesin bir müjde var mıdır? Saygılarımla.

Cevap 47: Esmâ-i hüsnâ konusunda şu sahih hadis hayli meşhurdur: “Allah’ın doksan dokuz -yüzden bir eksik- ismi vardır. Bunları ezberleyip benimseyen / kavrayan (ihsâ) kimse cennete girer”(Buhârî, Şurût 18; Müslim, Zikir ve Dua 6).

Esmâ-i hüsnâ, Allah’ın en güzel isimleri anlamına gelir. Hadisin Arapça metninde geçen ve “ezberleyip benimsemek / kavramak” şeklinde tercüme edilen ihsâ kelimesi, “İslâm’ın ulûhiyyet inancını naslara başvurmak suretiyle tesbit edip anlamak, benimsemek ve bu inanca uygun bir ruhî yetkinlik kaydetmek” diye yorumlanır.

Esmâ-i hüsnâ, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle geçer: “Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O’na mahsustur”(Tâhâ 20/8) ve “O, takdir ettiği gibi yaratan, örneği olmadan canlıları var eden, biçim ve özellik veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir(Haşr 59/24).

Tirmizî’nin Sünen’inde Allah ile başlayan Rahmân ve Rahîm ile devam eden, Sabûr ile de sonlanan 99 esmâ-i hüsnâ yer alır.

Esmâ-i hüsnâ, Allah’ın zâtını niteleyen zâtî isimler ile kâinatla ilgisini belirten kevnî isimlerden oluşur. Mesela Hay (ebedî hayatla diri) ve Müheymin (görüp gözeten, yöneten ve denetleyen, kâinatın mutlak hâkim ve yöneticisi) isimleri zâtî isimler için birer örnek teşkil eder. Bunlar sadece Allah’a has olan / O’na münhasır bulunan isimlerdir. Doksan dokuz ismin yarısı bu sınıfa girer.

Kevnî isimler ise Allah’ın bütünüyle kâinat ve özellikle insan üzerindeki etkinliğini ifade eder. Mesela Halîm (öfke ve aceleyle muamele etmeyen) ve Muksit (adaletle hükmeden) gibi isimler, özellikle insanı ilgilendirdiğinden bu gruba giren isimler / sıfatlar arasında yer alır. O halde mümin, hilim ve sabır göstermek suretiyle bu halleri kişisel ve sosyal hayatına yansıtmalıdır. Aksi halde “bellememiş” olur.

Endülüslü Mâlikî âlim Ebû Bekir İbnü’1-Arabî’nin işaret ettiği üzere, esmâ-i hüsnâ, Allah hakkında yücelik ifade eder, kulların gönüllerinde saygı hissi uyandırır, huzur ve sükûn verir, lütuf ve rahmet ümidi telkin eder. Zikir ve duada kullanılmaları halinde kabule vesile olur. Allah’ı tanıma hakkında bilgi ve bilinç, meziyet ve şeref kazandırır.

Sonuç itibariyle, doksan dokuz ismi sadece ezberleyip onların anlam ve esprisini dikkate almamak büyük bir eksikliktir. Böyle yapmakla nebevî maksat hasıl olmaz. Esmâ-i hüsnâsaymak, kavramak veya ezberlemek, Allah’a özgü olanları bilgi ve iman düzeyinde benimsemek, diğerlerini de amel ve ahlâk bakımından hayata geçirmekle mümkün olur. Böylelikle Müslüman, Allah’ı gereği gibi tanır, O’nu daha çok sever, gerçek ve samimi bir kul olur.  

İSM-İ ÂZAM

Soru 48: Yüce Allah’ın en büyük ismi, duanın kabul edildiği ism-i âzamı nedir? Bu konuda bilgi istirham ediyorum, teşekkürler.

Cevap 48: “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin”(A’râf 7/180) buyuran Yüce Rabbimiz, esmâ-i hüsnâ ile dua ve niyazda bulunulmasını emreder.

Bazı hadislerde ism-i âzam (Allah’ın en büyük ismi) ile dua edildiğinde, bu duanın mutlaka kabul edileceği bildirilir (Ebû Dâvûd, Vitr 23; Tirmizî, Daavât 64-65, 100; Nesâî, Sehv 58; İbn Mâce, Duâ 9-10).

İsm-i âzamın hangisi olduğu açık ve kesin olarak belirtilmemekle beraber, farklı hadislerde lafza-i celâl olan Allah ismi, Rahmân, Rahîm, el-Hayyü’l-kayyûm, Bedîu’s-semâvâti ve’l-ard, Zü’l-celâli ve’l-ikrâm isimleri, Allah’ın en büyük ismi, yani ism-i âzam olarak geçer. Dua esnasında bu isimlere daha çok yer vererek söz konusu ism-i âzam müjdesinden istifade edilir, edilmelidir.

RAMAZAN AYININ SON ON GÜNÜNDE İTİKÂFA GİRMEK

Soru 49: Değerli hocam, itikâfın mahiyeti, hikmeti ve uygulaması hakkında bilgi verirseniz minnettar kalırım, çalışmalarınızın sürmesini diliyorum, saygılarımla.

Cevap 49: İtikâf, Allah’a yaklaşmak ve ibadette bulunmak niyetiyle belli bir süre mescidde durmak demektir. Beş vakit namaz kılınan cami veya mescidde yerine getirilen itikâf sünnettir. Sünnet-i kifâye olduğundan bazı müminlerin bu ibadeti yerine getirmesiyle sünnet ihya edilmiş sayılır. Oruç itikâfın şartlarındandır, oruçsuz itikâf olmaz.

İtikâf niyetiyle cami veya mescidde birkaç saat veya birkaç gün kalmak mümkündür. Ancak özellikle ramazan ayının son on gününde itikâfa girilmesi, Kadir gecesini de ihya etme fırsatı vereceğinden ayrı bir öneme sahiptir.

Esasen, bir nevi manevî kamp demek olan itikâf, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail zamanından beri süregelen kadîm bir sünnettir. Nitekim “İbrahim ve İsmail’e: Evimi onu ziyaret edenler, ibadet için orada kalanlar, rükû ve secde edenler için tertemiz tutun diye emir verdik” âyeti bu hususa işaret eder.

İtikâf konusunda Hz. Âişe’den rivayet edilen hadisler şöyledir:

“Ramazan ayının son on günü gelince, Rasûlullah (s.a) geceyi ibadetle ihya eder, ailesini uyandırır ve kulluğa çalışıp paçaları sıvardı”(Buhârî, Leyletü’l-kadr 5; Müslim, İtikâf 7; Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; İbn Mâce, Sıyâm 57).

“Nebî (s.a), vefat edinceye kadar ramazanın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler”(Buhârî, İtikâf 1; Müslim, İtikâf 5; Ebû Dâvûd, Savm 77).

“Rasûlullah (s.a), ramazanda diğer aylardan daha fazla ibadete gayret ederdi. Ramazanın son on gününde de ramazanın öteki günlerinden daha fazla ibadet ederdi”(Müslim, İtikâf 8; Tirmizî, Savm 72; İbn Mâce, Sıyâm 57).

Ayrıca Ebû Hüreyre (r.a) diyor ki: “Nebî (s.a) her ramazan on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği senenin ramazanında yirmi gün itikâfa girdi”(Buhârî, İtikâf 17; Ebû Dâvûd, Savm 78; İbn Mâce, Sıyâm 58).

İlk hadiste geçen “paçaları sıvardı” ifadesi, “Mescidlerde itikâfa / ibadete çekilmişken kadınlara yaklaşmayın”(Bakara 2/187) âyetinin de ifade ettiği gibi, daha çok “hanımlarından uzak dururdu” diye yorumlanır. Bu ifadeden, itikâf ibadeti esnasında Rasûl-i Ekrem’in eşleriyle hiçbir şekilde görüşmediği anlaşılmamalıdır. Zaruri ihtiyaçları karşılamak için mescidden çıkmak veya eşiyle görüşmek mümkündür. 

Hz. Âişe’nin ve diğer sahâbîlerin bu tesbit ve gözlemleri, ramazanın son on günü, yani yirmi birinci geceden itibaren mescidde ibadete çekilme anlamındaki itikâf sünnetini ifade eder. Hz. Peygamber’in hanımları da kendi hücrelerinde itikâfa çekilmişlerdir. Binaenalaeyh, kadınlar için itikâf mekanları, evlerinde mescid olarak kullandıkları özel köşeleridir. Nitekim Hanefî mezhebinin tercihi de budur.

İtikâfa giren kimsenin, gücü yettiğince nâfile namaz kılması, Kur’an okuması, dua, niyaz, zikir ve istiğfarda bulunması, Allah’ın kudreti ve nimetleri hakkında tefekküre dalması, mâlâyani şeyler konuşmaması, bilhassa Hz. Peygamber’in hayatına dair siyer ve hadis kitaplarını okuyarak vaktini değerlendirmesi müstehap görülür.

Netice itibariyle, her yerleşim bölgesinde en az bir cami veya mescidde itikâf sünneti yaşatılmalı, imkan ve fırsatlar değerlendirilerek ramazanın son on günü ibadet yoğun bir hayat yaşamalıdır. 

ORUCA GECEDEN NIYET ETMEK ŞART MI?

Soru 50: Sayın hocam, sahur yapılmayıp geceden niyet edilmediğinde oruç kabul olur mu? Sabah namazına kalktığımızda niyet edebilir miyiz, teşekkür ederim.

Cevap 50: Hanefîler’in de içinde bulunduğu cumhûra göre, ramazan orucunun kazası, başlanılmış (vâcip hâle getirilmiş) bir nâfile orucun kazası, tüm çeşitleri ile keffâret oruçları ve zamanı tayin edilmemiş nezir (adak) oruçları gibi zimmette borç olan oruçlarda geceden niyet etmek ve orucun vasfını belirlemek şarttır.

Ancak ramazan orucu, zamanı tayin edilmiş nezir orucu ve nâfile oruçlarda ise geceden niyet etmek şart değildir. Bu oruçlara o günün gecesinde (güneşin batışından itibaren) veya ertesi günün zeval vaktine kadar niyet edilebilir.

Prof. Dr. Zekeriya Güler - Haber 7

SORULARINIZ İÇİN: zguler59@hotmail.com

Yorumlar7

  • Zekeriya Güler hoca 5 yıl önce Şikayet Et
    Siz din işleri yüksek kurul üyesisiniz Sizin 8 temmuz 2017. Saat 2.26 yayınlanan ESMA-İ. HÜSNA Var. Neden ALLAH (CC) 99 ismini yazarken başlarındaki SIFATLARI [Belirlilik Takısı (Harf-i Tarif= El-Takısı)] YOK Bu isimler sıradanmı ki sıfatsız yazmışsınız bir de din işleri yüksek kurul üyesisiniz sizi anlamakta zorluk çekiyoruz Bu yazınızı yayından kaldırıp SIFATLARIYLA BERABER YAZMANIZI İSTERİZ size yakışan da budur
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    ALLAH cc CEVAPLADI.-ARTIK BENİ ZİKREDİN .BENDE SİZİ ZİKREDEYİM..-. EDİTÖR’ÜN NOTU: Lütfen bakınız Haber7 yorumları için genel bir ikaz http://www.haber7.com/haber/20080624/Haber-7-yorumlari-icin-genel-ikazlar.php selamlar
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    ALLAH cc CEVAPLADI.-ARTIK BENİ ZİKREDİN .BENDE SİZİ ZİKREDEYİM..-(Bakara -152). EDİTÖR’ÜN NOTU: Lütfen bakınız Haber7 yorumları için genel bir ikaz http://www.haber7.com/haber/20080624/Haber-7-yorumlari-icin-genel-ikazlar.php selamlar…
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    ALLAH cc CEVAPLADI.-ARTIK BENİ ZİKREDİN .BENDE SİZİ ZİKREDEYİM..-(Bakara -152). 1-99 a ESMA-İ HUSNA... 99-Es-SABUR-Allah cc kullarının isyan ve itaatkarsızlıklarını cezalandırmada aceleci değildir...(Fatır-35/45) 98-Er-REŞİD-Doğru yolu gösteren ve öğreten..…’’(Kehf-18/17)...(Devam)
    Cevapla
  • Hakan 12 yıl önce Şikayet Et
    Esma-ul Hüsma. Diyanet'in Esmaul Hüsna için kapsamlı bir çalışma yapması lazım. Ve 99 ismin hadis ve ayetlere göre belirlenerek müslümanlarla paylaşılması lazım. Maalesef Faran'ın dediği gibi takvimlerde ve vs yerlerde yazılan isimlerin hepsi birbirini tutmuyor.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat