Devletleri yıkan en büyük faktör!

  • GİRİŞ26.08.2011 06:45
  • GÜNCELLEME26.08.2011 06:45

İSRAF FITRATA AYKIRIDIR

Soru 51: Günümüz dünyasında fakru zaruret hüküm sürerken bir israf ve tüketim çılgınlığı yaşanıyor. Kapitalist-modern yaşam şekli adeta israfı tetikliyor. Yüce dinimiz bu gidişata ne diyor? Kur’an ve sünnet verilerine göre israf problemine değinirseniz minnettar kalırım. Kadir gecenizi ve bayramınızı tebrik ediyorum, saygılarımla.

Cevap 51: Yüce Rabbimiz, “Yiyin, için fakat israf etmeyin. Zira Allah israf edenleri sevmez”(A’râf 7/31) ve “Şüphesiz saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir / türdeşleridir”(İsrâ 17/27) buyururken, O’nun Elçisi (s.a) “İsraf etmeyerek, kibir ve gurura kapılmayarak yiyiniz, içiniz, giyininiz ve tasadduk ediniz”(Buhârî, Libâs, 1; Nesâî, Zekât, 66; İbn Mâce, Libâs, 23; Ahmed b. Hanbel, II, 181) buyurur.  ilhamını bu âyet ve hadisten alan Abdullah b. Abbâs (r.a), “İki şey sana bulaşmadığı sürece dilediğini ye, dilediğini giy: İsraf ve kibir” der.

İsraf, sınırı aşarak aşırılığa kaçmak, savurganlık, gereksiz yere tüketmek ve dengesiz harcamak demektir. Yüce Rabbimizin taksim ettiği rızkın bütün kesimlere âdil olarak dağılımı, malî piyasanın ve fiyatların istikrar bulması, israftan kaçınmakla mümkündür. Çünkü israf, tüketimi körükler, arz-talep dengesini altüst eder, insanın fıtratını bozar ve şükürden uzaklaştırır. İşte bu yüzden Peygamberimiz (s.a), “Bir nehir kenarında da olsan abdestte yine israf söz konusudur”(İbn Mâce, Tahâret, 48; Ahmed b. Hanbel, II, 221) hadisiyle temel bir ilke olarak verimlilik yolunu göstermiştir. Esasen bu ilke, günümüz şartlarında lüks tüketim zafiyetinden kurtulup “verim ekonomisi”nin canlandırılması gerektiğini düşündürür.

Açıktır ki,  ihtiyaç fazlası su kullanmak israf olduğu gibi, ekmek artıklarını ve kullanılabilecek eşyayı çöpe atmak israftır. İbn Haldûn (ö. 808/1405) Mukaddime’de, devletleri yıkan en büyük faktörün israf olduğunu anlatır. Fiyatların düşmesini engellemek ve piyasa şartlarını protesto etmek için tarladan kaldırılan ürünleri dökerek telef etmek, akıl almaz bir israftır. Devlet, bu tür yersiz uygulamaların önüne geçmeli, gerekli tedbirleri almalı ve çözüm yolu bulmalıdır. Ayrıca devlet, israfı körükleyici ve lüks yaşam tarzını özendirici dizilere ve reklamlara mutlaka bir sınırlama getirmelidir.

Burada şu noktayı vurgulamak gerekir: Malın ve mülkün gerçek sahibi Allah Teâlâ’dır. Veren de alan da O’dur. Her şey, O’nun tarafından geçici bir süre için insana emanet olarak verilmiştir. Bu emaneti elinde tutan insan, onu meşru ihtiyaçları ve toplumun yararı için harcamalıdır. Onun, geçici olarak sahip olduğu imkân ve kaynakları kötüye kullanması ve aşırıya kaçarak malını saçıp savurması, her şeyden önce emanete hıyanet demektir.

Sonuç itibariyle, israf fıtrata aykırıdır. Cimrilik tefrit ise, savurganlık ifrattır. Savurgan insan, şeytanın kardeşi olduğundan mutlaka savrulur. Haram kılınmış ve yaygın bir günaha dönüşmüş olan israf ve onun beraberinde getirdiği lüks hayat, insanı dengeli mecrasından saptırır ve aşırılık tuzağına kaptırır ki, en büyük felaket de budur. Geniş imkan ve iktidar sahibi olduğundan çok harcayan ve çok tüketen kimse, Bedîuzzaman Saîd Nursî’nin şu tesbiti üzerinde tekrar düşünmelidir: “Eskiden ekser İslâm aç değildi; tereffühe ihtiyar vardı. Şimdi açtır; telezzüze ihtiyar yoktur.”

ORUÇ KEFFARETİ

Soru 52: Değerli hocam, ramazanda herhangi bir mazereti olmadığı halde orucunu kasten bozan kimseye kefaret gerekeceğini duyuyoruz. Oruç kefareti ve bunun delili hakkında bilgilenmek istiyorum, teşekkürler.

Cevap 52: Ramazan orucuna niyet edilmiş iken dinî-şer’î bir mazeret olmaksızın, bile bile ve kendi isteğiyle yeme içme ve karısıyla cinsî münasebet keffareti gerektirir. Hanefîler ve Mâlikîler bu görüştedir. Bunun keffareti, (şayet var ise) bir köle azat ederek hürriyetine kavuşturmak veya iki kamerî ay peş peşe oruç tutmak yahut altmış fakiri (sabahlı-akşamlı) doyurmaktır. Hanefîler’in de dahil oldukları cumhura göre bu sıraya riayet edilmesi gerekir. Bir öncekini yapma imkânı bulunmaması halinde ise bir sonrakine geçilir. Hiçbirine gücü yetmeyen kimse ise Allah’tan af ve mağfiret ister.

Şafiîler ve Zâhirîler’e göre,  ramazan orucunun sadece karısıyla cinsî münasebetle bozulması  keffareti gerekti¬rir.  Onlara göre bile bile de olsa yeme içme keffaret ge¬rektirmez, yalnız kazası gerekir.
Malî veya bedenî ibadet olan kefaret, bir nevi fiilî tevbedir. Nasıl tevbe, mânevî bir onarma ise, keffaret de kasıtlı (amden), kasıtsız (hatâen) veya baskı ve zorlama (ikrah) karşısında işlenen bazı kusur ve günahların affedilmesi için bir telâfi yoludur. Sözlükte keffâret, silmek ve izale etmek demektir.
Keffaretlerde ceza (ukûbet) ile birlikte ibadet vardır. Bir taraftan yasakları çiğneyen ve haram olan şeyleri işleyen kimseye bir müeyyide olarak ceza verilirken (ki, esas itibariyle ceza yönü ağır basar.), diğer taraftan kusur ve günahların bağışlanmasına vesile olan bir ibadet özelliği taşır. Ayrıca keffaret, suçlu insanı terbiye ettiği gibi, toplumun sosyal ve ekonomik yapısına destek verir.

Oruç kefaretine delil teşkil eden hadis şudur: Ebû Hureyre (r.a) anlatıyor: Biz Peygamber’in   yanında otururken bir adam geldi ve:
-Ya Rasûlallah, helak oldum! dedi. Rasûlullah (s.a) ona:
-Sana ne oldu ki? diye sordu. Adam:
-Oruçlu iken karımla cinsî münasebette bulundum, dedi. Rasûlullah (s.a):
-Azat edeceğin bir köle bulabilir misin? diye sordu. Adam:
-Hayır, bulamam, dedi. Rasûlullah (s.a):
-Öyle ise iki ay peş peşe oruç tutmaya gücün yeter mi? diye sordu. Adam:
-Hayır, buna güç yetiremem, dedi. Rasûlullah (s.a):
-Altmış fakiri doyurabilir misin? diye sordu. Adam:
-Hayır, bulamam, dedi. Ebû Hureyre (r.a) diyor ki: Peygamber (s.a) bir süre bekledi. Biz de bu şekilde beklerken Peygamber’e (s.a) içinde hurma dolu bir sepet getirildi. Peygamber (s.a):
-O suâl soran kimse nerede? diye sordu. Adam:
-Benim, buradayım diyerek ayağa kalktı. Peygamber (s.a):
-Şu hurmayı al da yoksullara sadaka olarak ver!” buyurdu. Adam:
-Benden daha fakir olana mı vereceğim, ey Allah’ın Rasûlü? Vallâhi, Medine'nin iki kara taşlığı arasında bizden daha fakir bir hane halkı yoktur, dedi. Onun bu sözü üzerine Peygamber (s.a) güldü. Sonra da adama:
-Haydi bu hurmayı al da aile efradına götür!” buyurdu(Ahmed b. Hanbel, Müsned; Buhârî, Savm, 30; Müslim, Sıyâm, 81).


YAZIN TUTULAN ORUÇ

Soru 53: Efendim, yaz mevsiminde tuttuğumuz uzun orucun, kışın kısa günlerinde tuttuğumuz oruca nisbetle daha faziletli olduğu söylenebilir mi? Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Cevap 53: Hadis ve fıkıh âlimi İbn Receb el-Hanbelî (ö. 795/1393), günleri uzun ve sıcağı şiddetli olduğundan yaz aylarındaki ramazan orucunun daha çok ecir ve sevap kazandıracağını söyler. O, “Yazın oruç tutmak, iman hasletlerindendir” diye bir rivayete yer verdikten sonra yolculuk esnasında çok sıcak günlerde Rasûl-i Ekrem’in ramazan orucunu tuttuğunu hatırlatır. Ayrıca İbn Receb el-Hanbelî, Ebu’d-Derdâ’nın şu gözlemine yer verir: “Ramazan ayında bir yolculukta Peygamber (s.a) ile beraberdik. Her birimiz elini sıcağın şiddetinden başının üzerine koyuyordu. İçimizde, Rasûlullah (s.a) ile Abdullah b. Ravâha dışında oruç tutan yok idi”.

Demek oluyor ki, “En faziletli amel, meşakkatine katlanılarak yerine getirilendir” fehvasınca, yazın sıcak ve uzun günlerinde aktif sabır göstererek oruç ibadetinin hakkını vermek, beraberinde ziyade bir ecir ve sevap getirmektedir.

Prof. Dr. Zekeriya Guler - Haber 7

SORULARINIZ İÇİN: zguler59@hotmail.com

Yorumlar2

  • mevhibe inal 12 yıl önce Şikayet Et
    İsraf... Her yanımız israf örnekleri dolu. Beton yığınları. Yatırım aracı olarak apartman enflasyonu. Lüks mutluluğun, başarının sembolü. Kücük yerlerde çalışan ayıplanır hale geldi, toprağını satan lükse yatırıyor. Rekabet, gösteriş.. mutluluğu yakalayamıyor. Büyük şehirler her mahallede tüketim sembolü çarşılar. İnsanlar oralarda aldıklarını yine oralarda gösteriş için kullanıyor. Lüks ve gösteriş olanı mutlu etmiyor, olmayanı mutsuz ediyor. Birliği, dostluğu bozuyor. Herkesi rakip yapıyor. Çaresi doğal hayat..parklar, bahçeler, lüks olmayan evler-eşyalar- giyim, yardımlaşma, paylaşma...
    Cevapla
  • Kemal özer 12 yıl önce Şikayet Et
    İsraf Haramdır.. İnsan nefsi oruçlu iken bir çok şey çekebilir.Ancak oruç vakti yiyebilecekleri sınırlıdır.5 yıldızlı otel mantığı ile hazırlanan iftar sofralarındaki bir çok yiyecek yenilmiyor ve çöpe gidiyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat