İhanet süreci değil, çözüm süreci

  • GİRİŞ11.04.2013 08:56
  • GÜNCELLEME11.04.2013 08:56

Hem bir tehlikeye, hem de onun panzehiri hükmünde bir çözüm yoluna işaret eden sözler… Şöyle diyordu Akif:

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

………………………………………………….

Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..

Son siyaset ise Türklük, o siyaset yürümez!

……………………………………………….

Arabın Türke; Lazın Çerkeze, yâhut Kürde;

Acemin Çinliye rüçhanı mı varmış? Nerde!

……………………………………………

Değil mi ki cephemizin sinesinde iman bir;

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir…

Değil mi sinede birdir vuran yürek… Yılmaz!

Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!

Akif'in Safahat'ta yer alan yukarıdaki sözlerinde, birbirine karşı tavır almış halklar değil, asgarî müşterekte aynı acı ve sevinci paylaşan millet olgusuna vurgu yapıldığını görüyoruz. Buradaki millet, Batılı anlamda ulus kavramıyla anlatılan aidiyet çerçevesinin ötesinde, Batılıların da tarihsel süreçte yakından gözlemlediği bir kültürel ve sosyolojik doku zenginliği ile kendini belli eder.

Yine tarihsel ve güncel tecrübeyle sabittir ki, bu millet, Batılılar nezdinde, Türk ve/veya Müslüman nitelemesiyle anılmıştır. Bugün de öyledir. Türk, Müslüman; Müslüman da Türk kabul edilmiştir. Bunu, Batılıların algısıyla ilişkili olarak, gözleme dayalı bir tespit anlamında belirtmek durumundayız. Gerçek anlamında değil. Çünkü Türk olmayan Müslümanlar da vardır dünyada.

Yukarıda ifade edilen, ortak tarih tecrübesi ile kültürel ve sosyolojik doku özdeşliğini bünyesinde barındıran, aynı inanç değerlerine sahip topluluk, Türk Milleti olarak görülüyor. Mecazî bir kavramsallaştırma da olsa, böyle bir kabul söz konusudur. Bunun, bir etnik ayrıştırma ve baskı unsuruna dönüşmemesi şartıyla, kimseye bir zararı olmaz. Aksine, güç birliği ve dayanışma için referans noktası meydana gelir. Mehmet Akif bunu “cephe” kavramıyla ifade ediyor. Bu “cephe”de aynı inanca sahip, acı ve sevinci paylaşan bir topluluk (millet) tek yürekle hareket etmektedir.

Şimdilerde Türkiye'de PKK terörüne karşı önlemler geliştirirken, bir yandan da, aslında,  Kürt sorununa çözüm bulma çabasındadır siyaset. İşte bu süreçte de yukarıda dile getirilen millet olgusu, sağlam bir cephe olarak, dikkate alınmalıdır. Buna yönelik bir siyasette herkesin sorumluluğu vardır. Bu süreci bir “ihanet süreci” olarak adlandırmak, hem haksızlık hem de büyük bir hata olur.

Siyasetin görevi

Siyaset ne için var?  Siyasetçinin görevi nedir? Toplumdaki sorunlar tespit edilerek, onlara uygun çözümler geliştirilmesi ya da en azından buna yönelik çalışmalar yapılması, siyasetin görev alanına girmez mi?

İktidarda olsun muhalefette olsun tüm siyasî partiler, yukarıda değinilen “sorun tespiti ve çözüm” odaklı siyaset görevini idrak etmekle yükümlüdür. Fevrî tavır ve paylaşımcılıktan uzak egoist ruh haliyle yürütülen siyasette söz konusu idrakin izi görülmez. Oysa böyle bir idrake gereksinim duyuyor şimdilerde Türkiye siyaseti. Ne cahil cesaretine yer vardır bu idrakte, ne de paranoyak korkulara. Her ikisi de fevrî, gerçeklikle uyumsuz, idrak yoksunu siyaset örnekleridir.

Türkiye siyasetinde iktidar kanadının başlattığı Çözüm Süreci, gerçekte, kökleri çok eskiye uzanan bir soruna hal çaresi arayışıdır. İyi niyetli bir girişimdir. Bir yandan toplumda farklı meslek ve fikir/düşünce mensubu kişiler “akil insanlar” adı altında çözüm sürecine dâhil edilirken, bir yandan da halk iradesinin temsil edildiği Meclis'te konunun/sorunun çözüm için araştırılmaya açılması, iktidar siyaseti açısından iyi bir gelişmedir. Kamuoyu nezdinde umut vaat eden bir başlangıçtır.

Buna karşılık, siyasetin muhalefet kanadında dikkat çeken tepkisel söz ve davranışlar, örneğin, “Başbakanın akordu bozulmuş çöküş memurları” ifadesi,  sorunun çözümüne katkı sağlayamayacağı gibi, üslup ve içerik yönüyle de bir siyasî parti Genel Başkanı'na yakışmıyor.

Çözüm sürecinde bir dil sorunu dikkat çekiyor. Dil sorunu bir yandan üslup, diğer yandan ise içerikle ilgilidir. Birincisi iktidar ve muhalefet partileri arasındaki söz atışmalarında, ikincisi de özellikle Kürt kimliği taraftarlarının yeni anayasa bağlamında etnik aidiyete gönderme yapmalarında fark ediliyor.

Tarih süreci

Buradan anlaşılıyor ki, çözüm sürecinde sadece PKK'nın silah bırakarak ülke dışına çıkmasıyla mesele halledilmiş olmayacak, daha köklü anayasal değişiklik talebi gündeme gelecektir. Bütün bunlarla ilgili olarak, bu süreçte, yukarıda üzerinde durduğumuz millet cephesinin sağduyusundan da yararlanılarak, yürekli akıl marifetiyle, kalıcı çözüm önerilerine yönelik çalışmaların ciddiye alınması gerekiyor.

Söz konusu çalışmalar için emek verecek kişileri itibarsızlaştırma gayretleri, her şeyden önce ülkeye karşı bir sorumsuzluk sayılır. Tarih nasıl dünkü hataları ve birikimi bize aktarıyorsa, yarınki kuşaklara da bugünün doğru/faydalı ve yanlış tercihlerini/uygulamalarını aktaracaktır. Hepimiz sınanıyoruz bu zaman sürecinde.

icanbol@hotmail.com

Twitter/icanbol

Yorumlar4

  • kenan elli 12 yıl önce Şikayet Et
    bu anlayış birliğinde rahmet var... Akif'in dizeleri çağları aşan derinlikte ve her dönemi idrak ve ihatası ile muhteşem.. yazarın yazısı okuyucu idrakine nakşedilmesi adına adeta dizelerin meali, yorumda ismetlim ve ertan korkmaz örneği bu anlayışın kalbi destekçisi bir tablo... çözüme (sulha) susamışlığın bir resmi. iyi niyet temelli bu süreç her geçen gün umudu artırıyor. umut artışı da kimilerini tabiki kudurtuyor. geri planda kimi şovlara rağmen destek büyüyor..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • kenan elli 12 yıl önce Şikayet Et
    bu anlayış birliğinde rahmet var... Akif'in dizeleri çağları aşan derinlikte ve her dönemi idrak ve ihatası ile muhteşem.. yazarın yazısı okuyucu idrakine nakşedilmesi adına adeta dizelerin meali, yorumda ismetlim ve ertan korkmaz örneği bu anlayışın kalbi destekçisi bir tablo... çözüme (sulha) susamışlığın bir resmi. iyi niyet temelli bu süreç her geçen gün umudu artırıyor. umut artışı da kimilerini tabiki kudurtuyor. geri planda kimi şovlara rağmen destek büyüyor..
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • ertan korkmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    ay ve yıldız.. asgari müşterekte aynı acı ve sevinci paylaşan millet vurgusu güzel değilmidir ki?Türk ulusu kavramı diğerleri de alt kimlikler.TÜRKİYE CUMHURİYETİ (kürt,çerkez,gürcü,,,vb)(türkiye halkları)vatandaşı gibi.En büyük açılım ve farkındalık ,ait olduğu bayrağa,vatana bağlı iç ve dış mihharakların oyununa gelmeden yıllarca kardeşce yaşadığımız gibi yine yaşamaya devam edecek olma sevdamızdır.kutlu doğum haftası vesilesiyle tekrar tekrar anacağımız efendimiz''ay''gibidir.gökyüzüne baktığında gelecekte ki ümmetim ''yıldız''lar gibi demişti.kanla kurduğumuz ülkemizin bayrağında ''ay ve yıldız''bir aradadır.korkuya yer yok.biz birbirimiziz.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • İsmetlim 12 yıl önce Şikayet Et
    sınandığının farkında olmak ve hata yapmamak. Akif'in dizelerinde anlattıklarıyla bu gün yapılmak istenilenler aslında aynı şeyler ,ama kalpleri inansa bile dünyalıkları zedelendiği için bu sürece karşı çıkanlar,acaba hayırlı netice alındığında ne yapacaklar.O zaman da bir şeyler bulurlar,zira tarihe bakıldığında doğru-yanlış mücadelesi hep olmuştur.Ve bundan sonra da olacaktır.İnşallah bu süreç maksadına ulaşır da,hayırlı neticesinden şimdi karşı çıkıp kan kusanlar da istifade ederler.Süreci hep birlikte yaşarken,yazar haklı olarak herkesin sınanmışlıktan geçtiğine dikkat çekiyor.İşte esas mesele bu zaman diliminde doğru kararlarla hareket edebilmektir.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat