Din, afyon, fitne ve Mısır

  • GİRİŞ15.08.2013 09:32
  • GÜNCELLEME15.08.2013 09:32

Bu arayışın içeriğinin doğruluğu ya da yanlışlığından çok, insanın bireysel ve toplumsal varlık olarak hayatını anlamlı kılacak bir inanma (inanç) temeli oluşturması önemlidir. Din olarak ifade edilen bu inanç sistemi, her şeye ve insana hükmeden bir görünmez ve üstün Güç karşısında dilekte bulunma ve tapınma önermesiyle, ilkçağdan günümüze kadar bütün toplumlarda etkisini göstermiştir.

Karl Marks, dini kendi teorik söylemi açısından değerlendirerek, yoksul ve mazlum insanın zihin dünyasında oluşturduğu bir tanrı ve cennet yanılsaması olarak kabul eder. Marks'a göre, din, insanı dünya gerçeklerinden uzaklaştıran bir uyuşturucu afyon gibidir; O' un hayatın zorlukları karşısında mücadele azmini kıran, hayali bir öte dünya beklentisi ile pasifleşmesine yol açan zararlı bir şeydir.

Tabii ki, bu görüş, Marks'ın dar kapsamlı ve yetersiz gözlem sonucunda oluşturduğu bir büyük yanılgının ifadesidir. Şimdilerde Mısır'da devletin güç unsurlarını ele geçiren darbe yönetimine karşı direnen Müslüman Kardeşler (İhvan) olgusu bu bakımdan da incelenmeye değer bir konudur.

Bizim işimiz burada habercilik değildir, hadiselerin görünen ve görünmeyen yanlarını belirli bir bilgi ve yöntem çerçevesinde yorumlamaya çalışarak, kanaat sahiplerinin belki farklı bir fikir edinmelerine vesile olmaktır. Yazardan herhangi bir fikri, bilgiyi ya da inancı empoze etmesi beklenmemelidir. Kapılar açmak yeterlidir. İstekli olana.

Gelelim Mısır'a. Bu ülkede ve diğer bazı Arap ülkelerinde Müslüman Kardeşler uzun yıllardır despot yönetimlere karşı şiddetten uzak durarak, fikir ve inanç temelinde mücadele verdiler. Seyyid Kutup gibi bu uğurda idamı göze alıp haklı mücadelesinden dönmeyenler oldu. İdam edilmeden önce Seyyid Kutup, Kur'an tefsiri (Fi Zilalil Ku'ran-Kuran'ın Gölgesinde) ile muhtelif fikrî ve edebî eserler yayımlayarak halkın bilgilenip aydınlanmasına da vesile olmuştur.

Şimdi halk iradesiyle, "demokratik yollardan" iktidara gelen Müslüman Kardeşler'in askerî darbeyle düşürülmesinden sonra bir de Kahire meydanlarında direnişçilere katliam uygulanıyor. Yüzlerce Müslüman öldürülmüş, on binlerce kişi yaralanmıştır.

Müslüman Kardeşleri anlamak

Burada soru şudur: Bu insanlar (Müslümanlar) sokağa, meydanlara çıkıp zalim yönetime karşı direnmeli mi yoksa evlerine çekilip zalime zımnen destek mi vermeli? Bazı çevrelerde yapılan çeşitli değerlendirmelerden sonra böyle bir soru sorma gereği duyuyoruz.

Bize göre, sorunun yanıtı bellidir. Mısır'da Müslüman Kardeşler'in direnişi fitneye sebep değil, aksine, fitneye karşı bir eylem olarak görülüyor. Uzun yıllar süresince verdiği din  (İslam) yolundaki mücadelede kendi geleneğini, bir bakıma ekolünü de oluşturan Müslüman Kardeşler, referans olarak, doğaldır ki, Kur'an'ı alıyor.

Örneğin, Enfal Süresi'nin 39. ayeti ile Bakara Suresi'nin 193. ayetindeki ilk cümleler anlam ve lâfız olarak aynıdır ve 'fitne'den söz eder: Fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın...

Burada fitne, Diyanet'in hazırladığı meale göre, "baskı ve şiddet" anlamındadır. Yani baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşmak gerektiği buyruluyor. Müslüman Kardeşler kendilerini fitneye yani baskı ve şiddete karşı en azından direnmeyle yükümlü görüyor. Adeviyye Meydanı ve diğer yerlerde toplanan insanların eylemi, bu açıdan bakıldığında, tam da Müslümanca bir karşı duruşu ifade ediyor sokaklarda ve meydanlarda.

Ama diğer yandan başka mülâhazalarla konuya yaklaşıldığında, Mısır halkının mevcut rejime karşı sokaklarda ve meydanlarda toplanarak protesto gösterisinde bulunması, fitneye davetiye anlamında değerlendirilebiliyor. Eğer burada bir dünya menfaatı söz konusu ise, fitne bir sınav olarak mevcut demektir.

Baskı ve şiddet fitnedir

Esasen, fitne,  bir anlamıyla, sınav/imtihan demektir. Malların ve çocukların fitne olması (Enfal 28, Teğabun 15) bu anlamdadır. Fitnenin diğer bir anlamı, fesat ve kargaşadır. Bir başka anlamı ise, yukarıdaki ayetlerde görüldüğü üzere, baskı ve şiddet olarak ifade edilmiştir. Mısır'daki mevcut yönetimin sergilediği baskı ve şiddet, karşı konulması gereken bir fitne sayılmaktadır.

Allah'ın davetine icabet eden Müslümanların haklarına tecavüz edilmesi durumunda, birlik olup haksızlığa karşı koymaları, güzel bir davranış olarak anlatılır Kur'an'da ( Şura 39). Bunların bir özelliği de, işlerini kendi aralarında danışma/şura yoluyla görmeleridir (Şura 38).

Müslüman Kardeşler'in Mısır'da yönetim işlerini üstlenmelerini biraz geniş anlamda yorumladığımızda, bu ne kadar onlar için memnuniyet verici ise, haklarına tecavüz edilmesi de o ölçüde kabul edilemez bir şeydir ve karşı koymayı gerektirir.

Bu direniş sırasında dünyadaki hayatını kaybedenler, ebedi hayatı kazanan şehitler/tanıklar arasına katılır. Bunlar gittikleri yerden memnundur. Ama onları oraya gönderen zalimler, azabı gördükleri zaman bir geri dönüş yolu arasalar da bulamayacaklardır(Şura 44).

İşte Müslüman Kardeşler bütün bunların bilincinde olarak toplanıyor o meydanlarda. Bunlar Marks'ın düşündüğü gibi pasif ve pısırık, haksızlık karşısında suskun dindarlar değildir. Belki bugün en az Marks kadar yanılan başkaları da mevcuttur.

Her gerçeklik, kendi esas zemininde doğru kavranılmadığı müddetçe, haksız itham ve yorumlar için istismar edilebilir. Bazen art niyet, bazen yetersiz bilgi ve gözlem buna sebep olur. Her ikisinden de sakınmak, noksanlığı gidermek gerekir.

Din değil, dinsizlik uyuşturucu etkisi yapıyor

Din, Müslüman Kardeşler örneğinde, Marks'ın varsayımının aksine, inanan insanı daha aktif ve üretken kılarken, dinî zayıflık da bir o kadar kişiyi hedefsiz/gayesiz bir hayata sürüklüyor. Din değil, dinsizlik bir tür afyon gibi uyuşturucu etkisi yapıyor...

Hele de şan şöhret ve maddiyatla hedefsizleşen insan... Din değil, dinsizliktir böylelerini duyarsızlaştıran. Ve fitnedir. Fitne her yerdedir.

Prof. Dr. İbrahim S.Canbolat - Haber 7

icanbol@hotmail.com

Twitter/icanbol

Yorumlar7

  • Hasan Uzun 12 yıl önce Şikayet Et
    Mısırdaki direniş ve HÜSEYİNCE şehadet.. Kardeşlerim Kuran bize '' bazı müslümanların adaklarını yerine getirerek şehid olduklarını , bazılarınında sırada beklediklerini'' söylemektedir. Biz biliyoruzki Hz. Hüseyin kerbelaya şehid olacağını bilerek gitti. ''Eğer ben bugün bu kıyama kalkmazsam,yeryüzünde bir daha kıyama kalkan insanlar olmayacak'' demişti. ne dersiniz Hüseynin izinde gitmek bu mudur? Allah bütün şehidlerimizin kanlarının bereketinden dünya müslümanlarının uyanışına vesile kılarak bereketinden bizleride mahrum etmesin.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ali_kerem 12 yıl önce Şikayet Et
    Sn Mehmet Ciranoğlu ve benazir kandemir muhcu. Mesjalarınız ile müslümanların bugün geldiği noktayı çok net ortaya koyuyorsunuz. Tevbe Suresi 24. ayette mealen diyor ki; "Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez. " Allah cihadı emrediyor, müslümanlar ölmekten korktuklarını belirtiyor. Açıkçası ben bir dirayetli ve samimi bir Dini Liderin çıkıp, müslümanları toplayıp cihad emrini vermesini bekliyorum. Allah için cihad etmek istiyorum. Ama müslümanlar, " ya bu kadar ölüm oluyor, geri çekilsek mi ?" derdinde... Bugün dünyada neredeyse yalnızca müslümanlar zulüm görüyorsa, tek sebebi kendileridir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • turgut1 12 yıl önce Şikayet Et
    dünya alimler birliği başkanı karadavi sokaklara çıkmayı farzı ayn görüyor. dünya alimler birliği sokaklara çıkmanın elzem olduğunu deklare ediyor..zalim grup zulmünden vazgeçmediği müddetçe zalim guruha karşı mazlum gürüh yanında savaşmayı hucurat suresi emrediyor..gücü olan direniş yapmalı,gücü olmayan duaya durmalı......."Ve eğer mü'minlerden iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grup Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah, adaletle davrananları sever." hucurat 9
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • benazir kandemir muhcu 12 yıl önce Şikayet Et
    mehmet bey ben de aynı duygulkar içindeydim.. acaba bu halk sabredip sessiz kalsaydı bunca ölümler olmasaydı diyorudum, ama öldürülecejklerini bile bile direnmeleri benim kanımı donduruyor.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmet Ciranoğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Bilemedim.... Aslında şehid haberleri geldikçe ben de keşke sokaklara çıkılmasa mıydı diye düşünüyordum ancak ayetlerle yaptığınız bu uzun izahat fikrimi büyük ölçüde değiştirdi.. Fakat bir yandan içim de halen biraz kanıyor.. Doğru nedir tam olarak adını koyamıyorum, sebep ulvî ancak sonuç ne olur? Bilemedim..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat