Demokratikleşme Paketi, turnusol kâğıdı

  • GİRİŞ03.10.2013 08:17
  • GÜNCELLEME03.10.2013 10:02

Her ne kadar siyaset, toplumun sorunlarına çözüm bulma ya da en azından çözüm önerileri geliştirme işi olarak görülse de, çoğu zaman siyaseten başarılı olamıyor yönetici ve politikacılar.

Bunun örneklerini gözlemliyoruz Türkiye'de de. Genel durumun böyle olduğu bir ortamda, Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı "demokratikleşme paketi" başarılı bir siyaset çalışması sayılır.

İçerik olarak ve siyaseten başarılı

Konuyu diğer siyasî parti temsilcilerinin tepkilerini de dikkate alarak değerlendirdiğimizde, sözünü ettiğimiz başarının hem içerik yönüyle hem de siyaseten mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Pakette belirtilen hususların bazıları henüz uygulama aşamasına uzak tasarı ve öneri niteliğinde olsa da, bir niyet ve irade beyanı olarak, muhalefet cephesinde ve toplum nezdinde etki yaratacaktır, bu bakımda da siyaseten isabetlidir.

Siyaset birden bire sonuç almayı hedefleyerek yürütülmez, böylesi girişimlerin yanılgıyla, dolayısıyla başarısızlıkla sonuçlanma olasılığı yüksektir. Şöyle bir soru, bu anlamda, isabetli olmaz: Kılık kıyafet (özellikle de başörtüsü) yasağını basit bir yönetmelik değişikliğiyle ortadan kaldırmak mümkün ise (ki pakette bu öngörülmüştür), acaba niçin on bir yıldır iktidarda olan bir siyasî irade bunca yıl beklemiştir?

Her devrin kendi siyasî, kültürel ve toplumsal gerçekliği vardır ve bunun göz ardı edilmemesi gerekir. Siyaset, söz konusu gerçekliklerin oluşum ve değişim koşullarını gözlemleme ve mümkün olduğu ölçüde etkileme yeteneğine sahip kişilerce yürütüldüğü takdirde, hedefe varır. Siyasette başarı böyle elde edilir.

İki türlü değişim

Başbakanın açıkladığı "demokratikleşme paketi", iki türlü değişim/yenilik içeriyor. Biri yönetmelik ve yasal düzenleme sonucunda hayata geçirilebilecek, kısa süre içerisinde uygulanabilir türden değişikliklerdir. Diğeri ise tartışmaya açık öneri şeklinde gündeme getirilen, siyaseten iyi hesap edilmiş, taktiksel bir değişim planıdır.

İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasının kaldırılması, kılık kıyafet düzenlemesi ve kamu kurumlarında başörtüsü serbestliği, bazı harflere ilişkin yasağın kaldırılması, kurban derisi ile fitre ve zekât toplama yetkisinin bir tek kurumda olmasına son verilmesi, yaşam tarzına saygı ve ayrımcılıkla mücadele konularında ceza hükümleri getirilmesi, nefret ve hakaret amaçlı söz sarf edenlerin hapisle cezalandırılacak olması, 1980 tarihine kadar kullanılan yerel ve tarihî isimlerin yeniden kullanımına izin veren yasal düzenleme gibi örnekler, demokratikleşme paketinde yer alan birinci türden değişikliğe girer.

Seçim sistemine ilişkin değişiklik önerileri ile Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu oluşturulacağına dair söylem ise ikinci türden değişiklik kapsamında düşünülebilir. Burada belirgin ve hemen  uygulanabilir bir yenilikten söz edemeyiz. Bunlar, diğer paydaşların da tercihine bırakılmış, mutabakat gerektiren, aynı zamanda farklı kesimler için riskler içeren potansiyel değişikliklerdir.

Gerçek niyetler

Ama buna rağmen, ufuk açıcı, siyasette alternatif araç ve yöntem aranmasına yönelik faydalı bir açılımdır. Uygulanma şansı az da olsa, teorik olarak bile böyle bir değişiklik siyasete yeni bir bakış kazandırır. Aynı zamanda gerçek niyetlerin ortaya çıkmasını sağlar.

Nitekim söz konusu paketin basında değerlendirilmesi sırasında bunların isabetli biçimde tespit edildiği görülüyor. Örneğin, Akşam'da yazan Emin Pazarcı, muhalefet partilerinin Başbakan Erdoğan'ın önerdiği üç seçenekli seçim sistemi hakkındaki tepkilerine gönderme yaparak, "Diktatörler kendini gösterdi" diye başlık attı. Çünkü onlar, Erdoğan'ın önerdiği, seçim barajını tümüyle kaldıran ama doğrudan halkın tercihiyle milletvekili seçimini öngören "dar bölge" sistemine karşı çıkıyorlar. Oysa 550 bölgeye ayrılacak ve her birinde bir milletvekilinin seçilmesini sağlayacak  "dar bölge" sistemi, seçilenin gerçekten milletin vekili olmasını mümkün kılacaktır.  Ama bu Türkiye'de siyasetin patronlarının işine gelmez, onlar millet adına vekilleri de kendileri belirlemeye alışmışlardır.

Paketteki diğer bir öneri, seçim barajının yüzde 5 olacağı, 5'li gruplandırmayla  "daraltılmış bölge seçim sistemi"dir ki, bu da rağbet görmemiştir. Geriye mevcut yüzde 10 barajlı seçim sistemi kalıyor. Tabii ki bunların etraflıca tartışılması gerekir. Bu süreçte siyasî partilerin tavırları da belli olacaktır.

Şimdiden anlaşılıyor ki, mevcut durumun dışındaki iki seçenek muhalefet partilerinde destek bulmayacaktır. Bunun ülke yararına mı, AK Parti  ya da diğer siyasî partiler yararına mı olacağı konusunda çeşitli fikirler ileri sürülebilir. Herkes bu durumdan kendince yararlanmanın yolunu arayacaktır. En kazançlı çıkacak partinin AK Parti olacağını söylemek hiç zor değil, bu durumda.

"Demokratikleşme Paketi" adı altında kamuoyuna açıklanan değişim programında, gerek Avrupa Birliği Müktesebatı gerekse diğer uluslararası normlar açısından tanınması zorunlu temel insan haklarının da olması gerekiyordu. Bunlar arasında cinsiyet ayrımı yapılmaması ve eşcinsel tercihlere hukukî güvence getirilmesi de yer alıyor. İşte bütün bunları da kapsayacak şekilde bir Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kurulacağından söz edilmesi, kısa vadede siyasetin yükünü hafifletici nitelikte, pragmatik bir önlem olarak değerlendirilebilir.

Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı "Demokratikleşme Paketi", Türkiye'de siyaset ile siyasetçilerin söz ve niyetlerinin gerçek halleriyle anlaşılmasını sağlayacak bir turnusol kâğıdı işlevi görmüştür.

icanbol@hotmail.com

twitter.icanbol

Yorumlar3

  • İsmetlim 12 yıl önce Şikayet Et
    Hakkı teslim etmek gerek. Bu gün muhalefet ve bazı çevreler tarafından acımasızca ve akılsızca eleştirilen Demokratikleşme Paketi,bundan uzun değil 4-5 yıl öncesinde zihinlerden bile geçirilmesi abesle iştigal sayılacak içeriğe sahiptir. Yazıda bu içerik çok güzel açıklanarak gerçek niyetlerin ortaya çıkacağı belirtilmiştir.Yani kimin derdi üzüm yemek,kimin derdi bağcıyı dövmek belli olacaktır.Bu gün çok kolay telaffuz edilen bazı yaşanmışlıklar çok kolay şekillenmedi.Hangi bedeller ve nasıl mücadeleler verildiği çok çabuk unutulmamalı.Ancak o zaman bu paketlerin değeri anlaşılır ve hakkını teslim etmek gerekir.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • kenan elli 12 yıl önce Şikayet Et
    vizyon, sabır - inanç ve kazanımlar. 2002'deki ilk söylemlerde bugünler ve daha ileri günler hedeflenmişti. Vizyon derinliği yüksek hedef, sabır ve sağlam inançla bütünleşince insan temelli iyiliklerin önü açılıyor.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • ertan korkmaz 12 yıl önce Şikayet Et
    katkı sunmak lazım.. Yıllarca sol kesim tarafından propaganda sebebi yapılan konular, demokratikleşme paketleriyle gerçekleşmeye başlamıştır.Şu anki iktidar aldığı oylarla yerinde saymayıp daha ileri demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusunda sürekli çalışmalar yapmaktadır.Muhalefet katkılar sunacağına statükocu anlayışla kendi önüne set çekmektedir.Bu da yaklaşan seçimler arifesinde AKP'nin hızla yol almasına ve kendilerininde el sallamalarına sebep olacaktır.Yeni paketlerle de diğer konular çözüme ulaşarak hızla yükselen bir Türkiye göreceğiz.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat