Şehitlerin ikna ediciliği
- GİRİŞ20.09.2012 09:23
- GÜNCELLEME20.09.2012 14:07
Şehit sadece gideceği yerde kendisine sunulan ikrama şahitliği ile değil, aynı zamanda şehitliği esnasında içinde bulunduğu ve sonra geride bıraktığı durumların da tanığı, şahidi olarak ikna edici konumuyla gerçek kimliğini oluşturur. Şehidin ikna ediciliği, gözlem yapma yükümlülüğündeki insan üzerinde gösterir etkisini.
İnsan… Neyin gözlemini yapıyor insan? Birbirini tuzağa düşürmeye yeltenen insan… Tuzak kuranların en şiddetli tuzak kuranından haberin var mı senin?
Kıyam halindedir şehitler
Gerçekçilik yalanıyla kurulan tuzaklara düşürmelerine seni, yalnız seni değil, ülkeni, çeşitlilikteki zenginliğini, dirliğini… Evet, tüm bunları ve daha nice birikimleri bir yalan rüzgârıyla heba etmelerine, seni uyutmalarına başkaldırıdır her bir şehit geçişi. Kıyam halindedir şehitler. Tanığıdır onlar haksızlığın, cüretsizliğin ve kalleşliğin.
Haksızlık nerede? Kim, kim(ler)e karşı uyguladı ve uyguluyor haksızlığı?
Dün devlet uyguladı… Bugün PKK ve destekçileri yürütüyor haksızlığı. Orhan Miroğlu bunu yazdı. Yazdı ama tutunamadı gerçeği yazmak istediği Tarafta. Orada yayımlanmayan yazısında; Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünün realitelerden koptuğunu belirten Miroğlu, “yas bitmiyor, acılar tükenmiyor, nereye baksan sıra sıra tabutlar, ağıt yakan kadınlar var” dedikten sonra şu tespitlerde bulunuyordu:
“Devletin Kürt sorununda tamamen güvenlik eksenli bir politikayı cumhuriyetten bu yana sürdürüyor olmasının maliyetini nasıl ki bu halk ödediyse, PKK'nın ‘savaş stratejisinin' maliyetini de bugün, hiç kuşku yok ki 15-16 yaşlarında savaşa sürülen Kürt gençleri ve halkın kendisi ödüyor… Bugün artık, böyle şeylere itibar etmeyen ve geçmişten ders çıkaran bir devlet ve hükümet var. Psikolojik harbi devlet terk etti, şimdi PKK sürdürüyor.”
Miroğlu'na göre, “Türkiye'nin siyasi zemini ve bu zeminin giderek demokrasi yönünde güçlenecek olması hiçbir şekilde PKK'yı tatmin etmeyecek ve PKK, demokrasi güçlendikçe silahın ve şiddetin önde olduğu psikolojik harp yöntemlerine dört elle sarılmaya devam edecek”.
Gerçekten de öyle. Bu gerçeğin dile getirilmesine tahammülü olmayan taraf kim olursa olsun, kamuoyunun ve ilgililerin alacağı dersler vardır bundan.
Şehitlerin tanıklığından alınacak ders
En iyi ders, şehitlerin tanıklığından alınacak olandır. Ve onların ikna etme gücünden yararlanılarak gidilecek yoldur Türkiye için gerekli olan.
Şu günlerde ağır bir tahrik baskısı görüyoruz Türkiye üzerinde. Birileri, öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'yi belirli davranışlara tahrik etmek istiyor. Sonra da, “Kürtlere kaşı orantısız güç kullandı” denilerek, bir yandan uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye aleyhinde kampanya başlatılacak, diğer yandan ise ülke içerisinde kardeş kavgasının ateşi fitillenecek. Oyun bu.
Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Anadolu bölgesinde Ermeni Hınçak ve Taşnak terör örgütlerinin Ermeni kökenli vatandaşları Osmanlı devletine karşı başkaldırıya zorlayarak, daha fazla Ermeni'nin ölümünden siyasî avantajlar elde etmeye çalışmaları gibi bir durumla karşı karşıyayız bugün. Dün Ermeni çeteleri bu yöntemle Batılı güçlerin Türkiye'ye müdahalesini hedefliyordu. Onların arkasında da Rusya ve İngiltere gibi devletlerin olduğu aşikârdı.
Hınçak ve Taşnak taktiği
Günümüzde PKK'nın da Hınçak ve Taşnak taktiği uyguladığı ve böylelikle aslında Kürtlerin çıkarlarına asla hizmet etmeyen bir tercih içinde olduğu görülüyor. Bu tercihin tamamen PKK'ya ait olup olmadığı, kuşkusuz, sorgulanabilir. Bu hususu yukarıda dile getirdiğimiz Türkiye'ye yönelik tahrik siyaseti çerçevesinde değerlendirmek doğru olur.
Türkiye böylesi tahriklerin maliyetini iyi hesap edecek kadar tarihî ve siyasî tecrübeye sahiptir. Bütün bunlara ilaveten, hatta bu tecrübelerin oluşmasında etkili olan bir de şehitlerin tanıklığı vardır Türkiye'de.
Şehitlerin tanıklığı yeter bize. Şehidin tanıklığı bizi de tanık konumuna yerleştiriyor… Tanık ediyor bizi sahte siyaset oyunlarına. Türk, Kürt, herkes tanık oluyor şehitlerin açtığı tanıklık yolundaki gözlemle.
Ağır bir yükümlülük ve bir vebaldir bundan sonrası. Şehitlerin geride bıraktıkları. Bizler için yeni bir görev ve sorumluluk sebebidir.
Tahrikçilerin tahrikine gerek yok. Şehitlerin tanıklığı ve ikna ediciliği yeter bize.
İki dünya gerçekliğinin tanığı olmak
Bizim şehide yüklediğimiz anlam büyüktür. Batılılar için şehit, ıstırap çekerek ölen, düşen, haksızlığa uğrayan kişi anlamındadır; bizde ise iki dünya gerçekliğinin tanığı mertebesindedir şehit.
Gören göz, duyan kulak ve hisseden yürek için bu şahitlik, ülkenin güncel sorunlarının kendi gerçekliğiyle algılanıp gerekli adımların atılmasına yol açacak niteliktedir.
Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat - Haber 7
icanbol@hotmail.com
Yorumlar5