Akıl yolunda Türkiye'nin sınavı
- GİRİŞ07.02.2013 09:20
- GÜNCELLEME07.02.2013 09:20
“Akıl tartmak”, ölçme ve seçme görevini üstlenmiş bir kurum için isabetli bir tanımlama olabilir. Esas sorun, akıl tartma işinin nasıl yürütüleceği, aklın nasıl tartılacağıyla ilgili.
Bu sadece ÖSYM sınavlarıyla sınırlı değil tabii ki. Hayatın seyri içerisinde de akıl tartmak gerekebilir, kendiliğinden karşınıza çıkabilir bu durum. Gerçi durduk yerde birilerinin akıl ölçümüyle uğraşmak zorunda kalmazsınız belki, ama eğer bir sorumluluk üstlenirseniz, o yolda risk de almışsınız demektir. Doğal olarak, akıllı olduğuna inanan herkes, kendi aklı ölçüsünde sizi yargılamaya çalışır. “Buna hakkın yok” diyemezsiniz.
Aklın beslenmesi
Öyleyse, asıl gerekli olan, aklın beslenmesidir. Aklın beslenmesinde ise kulak, göz ve kalp önemlidir. Duyduklarınız, gördükleriniz vicdan ve kalp süzgecinden geçirilerek değerlendirilmezse, akıl iyi beslenmemiş sayılır. İnsanın gözü, kulağı ve kalbi eğer vesayet sorumluluğuna uygun olmayan tarzda devreye girerse, akıl da kendinden bekleneni veremez. Yanıltıcı olur bu durumda insan için aklın yol göstericiliği. Yalnızca akıl olduğu için değil, akıl sağlıklı beslenemediği için meydana gelir söz konusu yanıltıcılık.
Nasıl ki vücudun iyi ve sağlıklı beslenmesinde et, ekmek ve yağ tüketimine dikkat etmek gerekliyse; akıl sağlığı için de kulak, göz ve kalbe itina göstermek şarttır. Şeyh Edebali'nin işaret ettiği üzere, gerçek bilgi, faydalı ile faydasızın birbirinden ayırt edilmesiyle ortaya çıkar. Vücut için gerekli olan gıdaları ( örneğin et, ekmek, yağ) ölçülü ve sürekli almak gerektiği gibi, akıl sağlığı için gerekli olan şeyler (faydalı bilgi, sorgulama ve muhakeme yeteneği, tefekkür) de süreklilik arzeder.
Burada konunun iki boyutuyla karşılaşıyoruz. Biri, akıl ölçümüdür. Diğeri ise aklın terbiye edilip geliştirilmesi, en azından korunması ile ilgilidir. Biz şimdi daha çok ikincisi üzerinde duruyoruz.
İyi bir toplum düzeni ve halkın saadeti
İnsanın kendisi için faydalı bir bilgi (ilim) olmayan şeyleri gereksiz yere merak ederek, dimağını boşa harcaması iyi görülmez. Kendisi için faydalı bilgiden kasıt, toplumsal sorumluluk bilincindeki insanın o bilgiyi diğer insanların da yararına olacak şekilde kullanacak olmasıdır. İyi bir toplum düzeni ve halkın saadeti ancak böyle bir anlayış sayesinde mümkündür.
Bu anlayışı mevcut dünya koşullarında aramak, boşuna bir çaba olabilir. O ancak karşılaştırmalı bir araştırma sonucunda, insan topluluklarının hangi tarihsel süreçlerden geçtiği iyi gözlemlenilerek, fark edilir.
Bu amaçla yeryüzünde dolaşıp eski toplumların neler yaşadıklarını öğrenmesi salık veriliyor insana. Beşerî birikimden istifade etmesi öneriliyor. İlk insandan bugünkü karmaşık ilişkiler dünyasında varlık gösteren bireye kadar, aslında, tüm insanların varoluş tecrübesi, özü itibariyle, birbirinden pek farklı değildir. Hepsinde ortak amaç, kendi varlıklarını korumak ve kabul görmektir. Farklılık, bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik değer yargıları ve uygulama biçimlerindedir.
İnsanlık tarihinde, yukarıda sözü edilen farklılıklar zalimce uygulamaları da beraberinde getirmiştir, günümüzde görüldüğü gibi. Ama bununla beraber, toplumlar ve devletler arasındaki çıkar uyuşmazlığının savaşla sonuçlanması durumunda bile, bunun (savaşın) bir tür nihai araç (ultima ratio) olarak bir anlamda hukukî çerçevesi çizilmiştir. Bu bir akıl yolu olarak görülebilir.
Bir akıl yolu olarak savaş
Diğer yandan, savaşı bir akıl yolu olarak görmek, itiraza sebep olabilir. Doğaldır. İnsanın dünyadaki varlığı ve tercihleriyle şekillendirdiği muhtelif akıl yolları vardır. Savaş da bunlardan biridir. Tarihsel bir gerçekliktir bu. Kötü de olsa hep var olmuştur.
Önemli olan, insan icadı hükmündeki akıl yolunun tahripkâr ve ötekileştirici bir çizgide gelişmemesidir. Dünyada, ne yazık ki, bunun olumsuz örnekleri çoktur. İşte aklın beslenmesi bunun için hayatî öneme sahiptir.
Türkiye'de son dönemde gündemde olan PKK terörüyle etkin mücadele arayışı, “Kürt Sorunu”na çözüm girişimleri gibi konularla ilgili olarak da bir akıl yolundan söz edebiliriz. Siyasî taleplerin terörle elde edilmeye çalışılması, kötü bir akıl yolu olarak tespit edilmiştir. Burada gözlemlenen akıl; hem sağlıksız, hem acımasız, aynı zamanda da başarısızlığa mahkûm bir akıldır.
Siyasetin ise daha mantıklı çözümler üretmesi beklenir. Hâlen ülkede tartışılmakta olan budur. Daha birkaç yıl öncesine göre, terör ve teröristlerle ilgili siyasî ve toplumsal tavırlarda kavramsal ve ilkesel düzeyde bariz değişiklikler söz konusudur. Bunların iyi niyetli bir amaç ve beklenti ile meydana geldiğini düşünüyoruz.
Sabır ve sorumluluk
Bu son akıl yolunda aşılması pek kolay olmayan badireler görülüyor. Aklın, yukarıda dile getirdiğimiz anlamda, iyi beslenmesi ve bir de sabır, evet, sabır şart bu süreçte.
Türkiye'nin geleceği için güçlü bir sorumluluk, teslimiyet değil, sorgulayıcı bir sorumluluk şart. Sabır, tahammül ve sorumluluk duygusu… Akıl için iki sağlam dayanak. Ve ucu açık bir süreç… İnsanın sınavı bu şimdi Türkiye'de.
icanbol@hotmail.com
Yorumlar4