Lübnan bitiriliyor

  • GİRİŞ11.08.2020 11:34
  • GÜNCELLEME11.08.2020 11:54

Önce atom bombası denli infilak şimdi de infilak çapında sokak gösterileri. Lübnan, tükeniyor. Doymaz iştiha sahibi başkentlerin kem gözleri Beyrut’ta.

 

 

Kimseler rol çalmadan, sömürmeye doyamadıklarını bir kere daha sömürme fırsatını yakalamadan Ankara, Lübnan yönetimiyle görüşmeli, asayişi sağlama işini üzerimize almalıyız. Bu, hem Lübnan’ın sükûneti, hem bölgenin huzuru ve hem de dünyanın başının ağrımaması adına bir ihtiyaçtır. Şu var ki Lübnan idaresiyle görüşmede eli çabuk tutmalıyız. Yarın geç olabilir. Yarın Beyrut’ta muhatap alacak bir hükûmet bulamayabiliriz.

Geçen haftanın ikinci yarısında CB Yardımcısı Sn. Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı’mız Sn. Mevlût Çavuşoğlu’nun Beyrut ziyaretleri çok iyi geçti. Bir kere bu gözü yaşlı insanlara eli boş gitmedik. Tıbbi malzemeler dışında 400 bin ton buğday teslim ettik. Ayrıca Cumhurbaşkanı Yardımcımız, hava ambulans araçlarımızın, hastanelerimizin, Mersin ve İskenderun limanlarımızın kardeş Lübnan’ın hizmetinde olduğunu üstüne basa basa dile getirdi. Dışişleri Bakanı’mız da Lübnanlı Türk ve Türkmenlerden isteyenlere T.C. vatandaşlığı vereceğimizi, bunun bizzat Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın talimatı olduğunu müjdeledi.

 

 

Korona salgını başladığında bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemiştik. O cümleden olarak Lübnan ilk neşter yiyen zayıf bünye oldu. Lübnan’ı yeni haritaların çizilme ihtirası cümlesinden olarak Irak, Suriye, Kürtçü terör örgütleri, Filistin, Kıbrıs, Akdeniz, Libya, Yemen ve sömürgeci cephenin ayak işlerini gören SA, BAE ve Mısır’la birlikte değerlendirmek lazım.

Zaten ilk andan itibaren TİKA, AFAD, Kızılay Lübnan’dalar. Bu teşkilatlarımız yaralara merhem, yaşlı gözlere mendil, yakan güneşe gölge oluyorlar.

Şimdiye dek asker ve emniyet unsurlarımız Bosna’dan Kuzey Suriye’ye, Afganistan’dan Somali’ye kadar bulundukları her yerde barış ve huzuru tesis ettiler, yerli halk, diğerleriyle arasına mesafe koyarken onları bağırlarına bastı. Lübnan’da da önce asayiş ve huzuru kurmalı, ardından mahvolan Beyrut’u tekrar imar ve inşa etmeliyiz. Buna muvazi olarak da Yunus Emre Kurumumuz ve Maarif Vakfımız faaliyete geçmelidir.

Hiç unutulmamalı, Robert Kolej, bir buçuk asır evvel Beyrut, Tarsus, Harput, Merzifon, İzmir, Boğaziçi vs’de açılmış ve misyonlarını yapmışlardı. Onları, Barış Gönüllüsü adı altında sözde İngilizce öğreten ajan öğretmenler takip etmişti.

Türkiye Cumhuriyeti, yalnızca kendisini değil, OMT-Osmanlı Milletler Topluluğu’ndaki dost ve kardeş milletleri de istismar ettirmemekle mükelleftir. Bu mükellefiyet, zamanın ve mekânın verdiği şerefli görevdir. Bu şeref, büyük ve kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmanın anahtarıdır.

Lübnan’ın bitirilmesi seyretmek, Ankara’nın işgaline razı olmak olur. “Bizim sınır ötemizde ne işimiz var?” mealindeki her talihsiz cümle, Ankara’nın işgaline kapı aralama gafletidir. 

Rahim Er / Türkiye Gazetesi

Yorumlar1

  • meloss 3 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminiz daim olsun yorumunuz on numara!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat