Terörist İsrail’in Katar’daki Hamas yöneticilerine yönelik saldırısından sonra İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi Doha’da yapıldı.

Soykırımcı İsrail arkasına aldığı sınırsız ABD desteğiyle Ortadoğu’da kuduz köpek gibi her tarafa saldırıyor.

Soykırım suçlusu Netanyahu sekiz ayda dört kez Beyaz Saray’da ağırlandı. ABD Dışişleri Bakanı her hafta Netanyahu’nun yanına giderek ABD’nin İsrail’e olan destek ve sadakatini gösteren açıklamalar yapıyor. “İsrail’e dokunan ABD’yi karşısında bulur.” diyerek soykırımın sürdürülmesini destekledikleri ilan ettiği yetmiyor, bölge ülkelerini de tehdit ediyor.

İki yıldır ABD’nin verdiği silahlarla süren soykırım sürecinde anlaşıldığı üzere ABD istemedikçe İsrail durmayacak.

İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım ve ABD’nin destek açıklamalarının gölgesinde İslam İşbirliği Teşkilatı defalarca toplandı. İslam ülkelerinin tek başına İsrail’i durdurabilecek gücü yok. Güçlerinin yettiği tek şey İsrail’i kınayan bildiriler yayınlamak.

Netanyahu, 7 Ekim soykırımını başlattığı gün Arap ülkelerinin liderlerine; “Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız; sessiz kalın.” Netanyahu’nun “çıkarlarınız” dediği Arap liderlerinin oturdukları koltuklardan başka bir şey değildi.

Bu tehditten sonra iki yıldır Arap ülkeleri ve liderlerinin sesi çıkmıyor.

İsrail, Gazze’de dünya tarihinde görülmemiş bir soykırım yaptı…

Ses çıkaran Arap ülkesi olmadı…

İsrail, Lübnan, İran, Suriye, Yemen ve Tunus’a saldırdı. Sesi çıkan bir tek Arap lideri olmadı…

Türkiye dışında tepki gösteren ülke, Erdoğan dışında ses çıkaran lider yok. Türkiye’nin verdiği tepkilerin ve Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların verdiği rahatsızlık İsrail’in bir numaralı gündemi. Türkiye’nin askeri gücü, İsrail’in Türkiye’ye saldırıp saldıramayacağı, İsrail’in Türkiye ile gireceği bir çatışmanın sonuçları hakkında medyada analizler yayınlanıyor.

“Sayın Erdoğan Kudüs bizim şehrimiz. Öyle de kalacak.” sözleriyle Cumhurbaşkanımıza cevap veren soykırımcı Netanyahu, Kudüs’ün özgürlüğü ve işgalden kurtarılması konusunda karşısındaki asıl gücün ve muhatabın Türkiye olduğunu kabul ediyor.

Yazımın başlığındaki soruya burada ikinci bir cevap vermek istiyorum. Türkiye tek başına İsrail’i durduramaz. Ama Türkiye, İran, Mısır, Pakistan ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünü yapacağı bir İslam ülkeleri birlikteliği İsrail’i durdurabilir. Bu ülkelerin kuracağı ortak askeri birlikteliğe Körfez ülkelerinin vereceği ekonomik birliktelik desteği ABD’yi İsrail’i durdurmaya zorlar.

Batan ABD ekonomisinin can suyu Körfez Ülkelerinden giden trilyon dolarlardır. Trump, dört ay önce gittiği üç Körfez Ülkesinden 3 trilyon dolarlık anlaşmaları cebine koyarak döndü. Bu ülke liderlerinin verdikleri “haracın” karşılığında İsrail’i durdurma taleplerini Trump’ın önüne koymaları gerekiyor.

Türkiye’nin yıllardır dile getirdiği İslam ülkelerinin askeri ve ekonomik bir birlik kurma fikrini artık başka İslam ülkelerinin liderleri de dile getirmeye başladı.

Doha zirvesi öncesi “İslam İttifakı” çağrısı yapan Irak Başbakanı Sudani, “İslam ülkelerinin savunma için ortak bir güvenlik gücü şeklinde bir ittifaka sahip olmalarının önünde hiçbir engel yok.” diyerek Türkiye’nin bu yöndeki açıklamalarına destek verdi.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif de İsrail’in yayılmacı emellerine karşı koymak için bir Arap/İslam görev gücü kurulmasını istedi.

Doha zirvesinde İran Cumhurbaşkanı’nın da İslam ülkeleri arasında askeri ve ekonomik bir birlik kurması yönünde çağrı yapması Türkiye’nin etrafında bir anlayış ve iradenin oluşmaya başladığını gösteriyor.

Zirvenin özeti Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın şu tespiti oldu; “İslam ülkelerinin kendi aralarında güvenlik, iş birliği, istihbarat paylaşımı ve kriz yönetimi mekanizmaları geliştirmeleri hayati önemdedir.”

İslam ülkelerinin askeri ve ekonomik birlikteliği kurumsal bir yapı olarak ortaya çıkmazsa İsrail durmaz, ABD de durdurmaz…

Diriliş Postası