Pinokyo, Bay Kemal’in eline su dökemez

  • GİRİŞ16.04.2020 13:12
  • GÜNCELLEME16.04.2020 14:44

Günlerden bir gün, Pamuk Prenses, Süpermen ve Pinokyo, bir yolculuğa çıkarlar. Yolculuklarının üzerinden bir müddet geçtikten sonra da “Yalancılar Kralı Yarışması”nın yapıldığı bir şehre gelirler.

 

 

Yarışmanın basit bir kuralı vardır: En büyük ve en iyi yalanı söylemek… Bunu kim yaparsa, ödülü o alacaktır.

Pinokyo, “Şansımı bir deneyeyim” deyip yarışmaya katılır. Fakat büyük bir hayal kırıklığına uğrar.  

 

 

Yarışmadan döndüğünde, yüzü al al, mor mordur. Üstelik, iki gözü iki çeşme, hüngür hüngür ağlıyordur.

Arkadaşları Pinokyo’ya “Ne oldu? Yoksa kazanamadın mı?” diye sorar. Pinokyo da cevap verir: “Kim ulan bu Kemal Kılıçdaroğlu? Nereden çıktı bu adam? Onun yüzünden ancak ikinci olabildim!”

¥

Rahmetli Hasan Karakaya abimiz, Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir yalancı olduğunu bundan neredeyse 10 sene önce köşesinde aktardığı işte bu fıkrayla ortaya koymuştu. 

Ama görünen o ki, Kemal Bey aradan geçen bunca yıla rağmen hâlâ uslanmamış. Aynı tas aynı hamam devam ediyor. 

Deniz Baykal CHP genel başkanlığından malum sebep yüzünden istifa ettiğinde, gazetecilerin “Önümüzdeki günlerde kurultay var. Genel başkanlığa aday olacak mısınız?” sorusuna “Hayır. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil” cevabını vererek üçkağıtçılık kariyerine hızlı bir başlangıç yapan Bay Kemal, yalan söylemeyi bıkmadan usanmadan sürdürüyor.

Elemanın son vukuatını gördünüz.

Hazret, bu defa da alelâde bir “çadır”ı devasa bir “hastane”ymiş gibi lanse etti. Fuar alanına sadece iki seperatör ve paravana benzer bir şeyler atıveren Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ı “10 günde bin kişilik sahra hastanesi kurdu” yalanıyla resmen göklere çıkardı. 

¥

Biz yazmaktan bıktık, Kılıçdaroğlu yalandan bıkmadı. Bugüne kadar dillendirdiği yalanların haddi hesabı yok bu zatın.

Hatırlayın, PKK’ya karşı mücadele eden şehitlerin çocukları ve kardeşleri 2009’daki değişiklikle askerlik hizmetinden muaf tutulmasına rağmen, Pinokyo Kemal “15 Temmuz şehitlerinin kardeşleri ve çocukları arzu ederlerse askerlik yapmayacaklar. Ama PKK’ya karşı mücadele edenlerinki yapacaklar. Bu, şehitler arasında ayrımcılıktır” diyerek kocaman bir palavra sıkmıştı.

Anımsarsanız, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Netanyahu ile pazarlık yapmak için İsrail’i ziyaret ettiğini ileri süren, ancak Albayrak’ın hayatında bir defa bile İsrail’e gitmediği belgelenince iftiralarını yalayıp yutmak zorunda kalan da Bay Kemal’di.

Peki ya, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a “Göreve geldiğinden bu yana şehit yakınlarını ve gazileri ziyaret etmedi” ithamını yönelten, önüne onlarca belge niteliğinde fotoğraf konulunca da dut yemiş bülbüle dönen dansöz kimdi?

Evet, doğru bildiniz. O da aynı kişiydi.

¥

Dedik ya, ömür biter lakin Pinokyo Kemal’de yalan bitmez.

BM Genel Kurulu’nda “Tüm dünya arkasını dönse bile, Türkiye olarak biz mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan için “BM’de Filistin’le ilgili tek kelime etmedi” diyebilecek kadar zıvanadan çıkmış bir pişkin var karşımızda.

Sanki bir yalan makinesini izliyoruz.

Kâh, “Sözde Ermeni iddialarına destek veren Türk kökenli Alman siyasetçi Cem Özdemir’le neden tokalaştınız?” sorusuna, Berlin’deki görüşmenin çarşaf çarşaf fotoğrafları yayınlanmasına rağmen “Kendisiyle hiç muhatap olmadım” cevabını verebiliyor. 

Kâh AFAD ve Kızılay çadırlarının içine kadar girmesine karşın “Deprem bölgesine gittim, bir tek Kızılay çadırı bile görmedim” diyebiliyor.

Gördüğünüz gibi, eleman yalan ve iftirayı hayat felsefesi yapmış. Çarpıtma ve algı oluşturmayı adeta görev addetmiş. 

Bıkmıyor, usanmıyor, tıynetinin gereğini yerine getiriyor.

Gün geliyor, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “altın klozetlerin olduğunu” savunuyor. 

Kendisine “Gel bütün tuvaletleri gez. Bakalım bir tane altın kaplama klozet bulabilecek misin?” resti çekilince birden sessizliğe gömülüyor.

Bir başka gün, “Elinizdeki dövizleri bozdurun, TL ve altına çevirin” çağrısı yapan Erdoğan’ın dolarlarını bozdurmadığını ileri sürüyor. 

Dekontu gözüne sokulunca da hemen kulağının üzerine yatıyor.

Şimdi siz söyleyin: Rahmetli Hasan Abi’nin dediği gibi, Kılıçdaroğlu varken, Pinokyo ağlamasın da ne yapsın?

Yorumlar1

  • A günay 4 yıl önce Şikayet Et
    Insan utanmaz arlanmaz yüzsüz olunca böyle oluyor
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat