Utanmasalar Yunan şarkıları eşliğinde sirtaki oynayacaklar

  • GİRİŞ13.08.2020 11:46
  • GÜNCELLEME13.08.2020 11:46

Yunanistan ile Mısır’ın imzaladığı ve Türkiye’yi karaya hapsetme amacı taşıyan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması, içimizdeki Yunan âşıklarını iyot gibi açığa çıkardı. Baksanıza, Türkiye’nin NAVTEX ilanının ardından Oruç Reis ve beraberindeki beş savaş gemimiz Akdeniz’e gidince,  bizim “yerli ecnebiler” hop oturup hop kalkmaya başladı.

Sabah yazarı Mahmut Övür’ün de dediği gibi, “halktan çekinmeseler Yunan şarkıları eşliğinde sirtaki oynayacak” tipler bunlar.

AK Parti ve Erdoğan nefreti gözlerini kör etmiş bunların. Bu yüzdendir ki hükümete muhalefet etmekle Türkiye’ye muhalefet etmeyi karıştırır olmuşlar.

Yunan basını “Türkler ne kadar ileri gidecek?” diyerek Türkiye korkusunu dile getiriyor ya, bunlar da aynı korkuyla yaşıyor işte.

Evet evet, Türkiye’nin “ileri gitmesinden” çekiniyorlar. Eski Türkiye’ye duydukları özlemi bütün hâl ve hareketleriyle ortaya koyuyorlar. 

İstedikleri şey,  tıpkı geçmişte olduğu gibi tekrar içimize kapanmamız. Batılı ülkeler “höt” dediğinde susup yerimize oturmamız.

Türkiye’nin kendi yolunu çizip bağımsız bir şekilde rota belirlemesi bunların ağırına gidiyor. Bölgemizde kendi kararlarımız ve planlarımızla hak sahibi olmak istememiz mandacı zihniyeti çileden çıkarıyor.

Yakın zamanda yaptığımız bütün hamlelerde gördük bu “kendi yağımızda kavrulalımcılar”ın takındığı tavrı.

Hatırlayın, Afrin Harekâtı başlatıldı, malum koro anında “Suriye bataklıktır. Girersek çıkamayız” diye ortalığı ayağa kaldırdı. 

“İskenderun Körfezi’ne sıkıştırılma projesinin” akamete uğratılması için Libya’ya asker gönderme kararı alındı, istemezükçüler yine hemen “Libya’da ne işimiz var?” diye söylenmeye başladı.

Elbette yurt dışına asker göndermek her zaman belli riskler içerir. Fakat bu riskleri almadan da büyük devlet olunmuyor işte. Çıkarlarınız gerektirdiğinde, tıpkı diğer ülkelerin yaptığı gibi başka ülkelere asker göndermek zorunda kalabiliyorsunuz. 

Diyeceğimiz o ki, başta Doğu Akdeniz meselesi olmak üzere yukarıda bir kısmını saydığımız dış politika meseleleri “AK Parti’nin başarısı veya başarısızlığı” penceresinden bakılarak mütalaa edilecek meseleler değildir. Çünkü bu meseleler, AK Parti’nin değil, doğrudan Türkiye’nin meseleleridir.

Coğrafyamızda adı konmamış yeni bir küresel paylaşım savaşı yaşanırken safların doğru belirlenmesi bize göre büyük önem arz ediyor. Bölgemiz tam anlamıyla yangın yeriyken, Türkiye’nin karşısında hizalananların bir an önce yangına odun taşıdıklarının farkına varmaları gerekiyor. 

Irak’ta ne için mücadele verdiğimiz, Suriye üzerinden hayata geçirilmek istenen planlar, Akdeniz’deki varlığımızın sebebi… Bunların hepsi çok çok iyi bilinmeli.

Savaş uçaklarını bile havalandıramayacak kadar aciz durumdaki Yunanistan bugün birlik görüntüsü verirken, biz böylesine dağınık bir durumda olamayız. Hem kendi geleceğimizin hem de bölgenin geleceğinin şekilleneceği şu kritik günlerde iç çekişmelerle vakit geçiremeyiz.

Unutmayın! Ya Akdeniz’de denize bile giremeyecek duruma geleceğiz ya da Akdeniz’i kullanma ve korumak için Libya’da olmayı sürdüreceğiz.

Ya güney sınırlarımızda bir “terör koridoru” oluşmasına müsaade edeceğiz veya PKK ve türevlerini hudutlarımızdan sökerek cümle âleme kararlılığımızı göstereceğiz.

Bunun başka yolu yok.

 Yeniakit

Yorumlar1

  • Tahir coban 3 yıl önce Şikayet Et
    Harikasin kendini bilmezlere cok guzel anlattiniz
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat