Hikaye bu ya, adamın biri, günlerden bir gün zıkkımlanmak için meyhaneye gider. Daha masasına oturmadan da garsona seslenip “Herkese benden rakı götür. Kendine almayı da unutma” der. Elbette alkolikler bedava içkiyi kaçırmaz. Meyhanede rakıların biri gelir, biri gider. 

Saat bir hayli ilerlemiştir. Bu yüzden garson, meyhaneyi kapatmak üzere olduklarını belirtip hesabı “bonkör ayyaş”ın önüne getirir.

Bonkör(!) ayyaş ise “Benim param yok” diyerek ödeme yapmayı reddeder. Bunun üzerine, doğal olarak garsondan bir güzel dayak yiyip dışarı atılır. Sonraki gün aynı sahne yine tekrarlanır. Bir gün önce dayak yiyen uslanmaz, millete rakı ısmarlayıp parasını ödemediği için yine dayak yiyip kapının önüne konulur. Bu döngü üç akşam böyle devam eder. 

Dördüncü gün eleman yine meyhaneye gelir ve garsona dönüp bu kez şöyle der:

- Garson! Herkese benden rakı. Ancak sen içme. Çünkü içince sapıtıyorsun, üstelik sonra da kavga çıkartıyorsun.

Bu hikaye, nedense bizim aklımıza CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirdi. Öyle ya, çünkü o da tıpkı hikayedeki eleman gibi sürekli pişkinlik yapıyor. Kendi yediği bütün herzeleri devamlı başkasına mal ederek kendi paçasını kurtarmaya çalışıyor.

İnanın bıktık biz bu adamın aymazlıklarından.

Ne zaman ağzını açsa bir pot kırıyor. İstisnasız her konuşmasında, kendi kalesine gol atıyor.

Alın işte, Cumhuriyet gazetesine verdiği son röportajından da malzeme çıktı bize.

Evet evet, konumuz şu “rakı masası” meselesi.

Baksanıza, “CHP’yi rakı masasında eleştirmeyi kabul etmem” demiş hazret.

Aslında bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun rakı ile ilgili ilk çıkışı değil.

Beyefendi daha önce de benzer cümleler sarf etmişti. 

Hatırlayın, kendisi birçok defa elinde rakı kadehiyle görüntülenmesine rağmen, “Rakı sofralarında Türkiye’yi kurtaranlardan partiyi temizleyeceğim” vaadinde bulunmuştu.

Peki ne oldu sonra? Bay Kemal sözünü tutabildi mi?

“Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil” diyeli 6 yıl olmasına karşın, CHP’yi “rakıcılar”ın tasallutundan kurtarabildi mi?

Tabii ki hayır.

Kılıçdaroğlu tam 5 sene önce “CHP sağa kaydı diyenler tuzu kuru rakı masası solcuları. Türkiye’nin sorunları rakı masasında çözülmez. Türkiye’nin sorunları akılla çözülür. 4 yıl içinde Türkiye’nin çehresini değiştireceğiz” dedi, fakat “tuzu kuru rakı masası solcuları”nı o günden bugüne bir türlü kapı dışarı edemedi. Hatta kapı dışarı etmeyi bırakın, onları en önemli koltuklara oturttu.

Öyle ya, rakı masasında “rakı duası” yapacak kadar zıvanadan çıkan tipler Kılıçdaroğlu döneminde baştacı edildi. “İki duble atmak günah sayılmaz” diyerek rakıya “fetva(!)” verenler Kemal Bey’in oluruyla grup başkanvekili yapıldı.

Doğrusu, “CHP’yi rakı masasında eleştirmeyi kabul etmem” lafının “ayık kafa” ile söylendiğine inanmıyoruz biz. Zira CHP’ye parti içinden yöneltilen hemen hemen bütün eleştiriler “rakı masası”ndan yapılıyor. 

Kemal Bey rakı masasındakileri kapının önüne koymaya kalkarsa, partide adam kalmaz. Zaten kalmadı da. 

CHP’de parti içi muhalefet neredeyse tamamen susturuldu. Bay Kemal’in genel başkanlığında “rakı masasından yapılmayan eleştiriler”e bile anlayış gösterilmedi.

Anımsayın, olağanüstü kongre kararı alındı, “Diktatör Kemal” hemen “Parti içi kavgaya asla izin vermeyiz. Kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyarız” diyerek tehditler savurdu.

Grup toplantısında bir partili çıkıp iki kelam etmek istedi, bizimki ona dahi tahammül edemedi. Yılların CHP’lisini “Sen nasıl genel başkanının sözünü kesersin?” diyerek yaka paça dışarıya attırdı.

Bize göre CHP, Bay Kemal’i ve çevresine çöreklenmiş siyasi çeteyi başından savmadan belini doğrultamaz. Tablo oldukça net.

 Yeniakit