Davutoğlu, Kılıçdaroğlu, Arınç… İçimizdeki Bidencıları tanıyalım

  • GİRİŞ12.11.2020 11:34
  • GÜNCELLEME12.11.2020 11:37

Türkiye’de, Donald Trump’ın ABD’deki başkanlık yarışını kaybetmesini “Tayyip Erdoğan’ın mağlubiyeti” şeklinde lanse etmeye çalışan çevreler var ilginçtir.

 

 

Bu çevrelere göre, Trump’ın yenilmesiyle Erdoğan da yenilmiş güya.

Neden mi?

 

 

Çünkü Erdoğan, Trump’ın sıkı bir müttefikiymiş de ondan.

Halbuki Tayyip Bey, Trump’ın müttefiki falan değildi. Hiçbir zaman da olmadı. Gördüğümüz kadarıyla Cumhurbaşkanı, bugüne kadar şahısları değil, hep ülke menfaatlerini ön planda tuttu.

Türkiye eski Türkiye değil ya, kuduruyorlar şimdi.

Bir süredir kendi göbeğimizi kendimiz kestiğimiz için rahatsızlık duyuyorlar.

İstedikleri şey, Türkiye’nin kendi stratejisini kendisinin belirlememesi. Yolunu ve yönünü yine başkalarının tayin etmesi.

Ama nafile bütün bu çabalar. Zira kurulan oyunlarda figüran değiliz; oyunları bizzat biz kuruyoruz artık.

Böyle bir ülke için ABD’nin başına kimin geçtiğinin bir önemi olamaz.

Kimse Türkiye’nin gücünü küçümsemesin. 

Bu ülke, muhatap olacağı aktörlere göre taktik geliştirebilecek güç ve donanıma sahip bir ülke.

Umudu ABD başkanlarında değil, bu ülkenin topraklarında aramak lazım bu sebeple.

Nasıl ki Amerika başkanlarını Amerika’nın çıkarları alakadar ediyorsa, bizi ilgilendirecek olan da ülkemizin çıkarlarıdır.

Peki ülkemizin çıkarları neyi emrediyor şu aşamada?

Elbette son ABD seçimlerini şahıslar üzerinden değerlendirmemeyi değil mi?

Ama ısrarla mahut seçimleri isimlere indirgiyor bazı aklıevveller sizin de gördüğünüz gibi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu örneğin…

Baksanıza, hazret “Donald Trump mı yoksa Joe Biden mı” sorusuna Trump’ı yerden yere vurarak cevap veriyor.

Neymiş, Türkiye’de milliyetçi-muhafazakâr olduğunu söyleyen kesimde Trumpçılar türemiş. Bir Türk vatandaşı olarak bu durum, kendisini fazlasıyla üzüyormuş.

Aslında söyledikleri bütünüyle yanlış değil Davutoğlu’nun. Hakikaten de Türkiye’de milliyetçi-muhafazakâr camiada bir hayli Trumpçı var. Ancak aynı camiada bir de tıpkı Davutoğlu gibi, Bidencılar bulunuyor. 

Bu tiplerin ortak özelliği “her şeyci” olmaları, fakat bir türlü “Türkiyeci” olamamaları maalesef.

Kemal Kılıçdaroğlu’na bakın mesela.

Adam yemiyor içmiyor, “Beyaz Saray’ın yeni sakinini Türkiye’den ilk tebrik eden siyasetçi” unvanını elde etmek için hemen kolları sıvıyor. “Erdoğan’ı devirmenin yolu muhalefeti desteklemekten geçer” diyen Biden’ı koşa koşa kutlayıp, çiçeği burnunda başkana resmen “Emrinizdeyim” mesajı yolluyor.

Ahmet Davutoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu böyle de hâlâ AK Parti içinde siyaset yapan Bülent Arınç onlardan farklı mı sanki?

Hayır canım, ne münasebet.

O da Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi sıfatıyla Biden’ın ABD’nin başına gelmesinin Türkiye için bir şans olabileceği tezini dillendiriyor. “Benim tercihim Biden. Trump rüyası bitti, gemi karaya oturdu” diyerek ABD’li bir Bidencıdan daha şedit biçimde Bidencılık yapıyor.

Şu gerçeği bir defa daha tekrarlamakta fayda var:

Biz, yeni seçilen ABD Başkanı Biden’ı Trump’tan ayırt etmiyoruz kesinlikle. Zira bu isimlerin her ikisi de kanlı bir tarihin mirasçılarıdır. Biden’la Trump arasındaki tek fark, birinin kumral, diğerinin ise sarışın olmasıdır.

Bu yüzden diyoruz ki, biz ne Bidencıyız, ne de Trumpçı.

İstiklalimiz ve istikbalimiz Bidencılıkta ya da Trumpçılıkta da değil zaten. 

İstiklalimiz ve istikbalimiz Türkiyecilikte. 

Diyeceğimiz o ki, ABD’den bize hayır gelmez.

Bizim yapmamız gereken, ABD planlarına karşı güçlü bir yapı oluşturmaktır. Kim ne derse desin, gerisi laf-ı güzâftır.

YENİAKİT

Yorumlar1

  • Tuğlu... 3 yıl önce Şikayet Et
    Eyvallah aynen katılıyorum...
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat