Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan

  • GİRİŞ22.04.2009 11:34
  • GÜNCELLEME22.04.2009 11:34

Türkiye’nin yüzleşmesi gereken iki realite var... Türkiye’den ziyade de Türk devletinin yüzleşmesi gereken iki realite var...

Bugünün Türkiye’sinde Kürt realitesi bağlamında herkesin bildiği sembolleşmiş bir isim var... Bugünün Türkiye’sinde İslam realitesi bağlamında da herkesin bildiği sembolleşmiş bir isim var... Türk devlet sisteminin varlığını ve gerçekliğini inkâr etmek istediği iki isim...

Bu isimler Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan...

Kendini kandırmayan, gerçeklerle dürüst biçimde yüzleşebilen herkes bu iki ismin günümüz Türkiye’sinde temsil ettikleri realitenin farkındalar... Bu isimlerin savunduklarından ve yaptıklarından tamamen bağımsız objektif bir durumu bu ülkede hangi görüşten olursa olsun herkes dürüstçe tespit etmek zorunda... Bu ülke ve bu devlet kendini kandırarak, yurttaşlarına sürekli yalan söyleyerek, açık seçik var olan gerçekleri inkâr ederek hiçbir yere varamaz... Hiçbir şey de elde edemez...

Fethullah Gülen’e ve Gülen’in öncülük ettiği harekete dair görüşünüz ne olursa olsun, bu hareketten ve Gülen’den ne kadar nefret ederseniz edin, Gülen’in bu ülkede onmilyonlarca insan tarafından sevilen ve hürmet gören bir insan olduğu gerçeği değişmiyor... Gülen hareketinin fiili mensupları dışında da, Türkiye dindarları arasında Fethullah Gülen’e hürmet etmeyen, Gülen’den hoşlanmayan insan sayısı istisnai rakamlara tekabül eder... Genelkurmay bu gerçekle yüzleşmek zorundadır... Gülen hareketine düşman olmak demek, bu milyonlarca insanı karşısına almak demektir...

Aynı şekilde Abdullah Öcalan’a ve Öcalan’ın önder olarak anıldığı harekete dair de görüşünüz ne olursa olsun, Öcalan’dan ne kadar nefret ederseniz edin, Öcalan bugün milyonlarca Türkiye yurttaşı tarafından bir şekilde sevilen ve hürmet gören bir insandır. Her ne süreçler sonunda olursa olsun, bugünün Türkiye’sinde durum budur... Geçtiğimiz yıl içinde üç milyon yurttaşımız “Abdullah Öcalan, benim irademdir” diyerek savcılıklara başvurmuştur...

Bu yazıyı okuyan birçok okur Öcalan’a dair nefret hisleriyle dolu olabilir... Birçok devlet aktörü de öyle düşünebilir... O halde böyle düşünenlerin önünde iki yol vardır... Ya “Öcalan, benim irademdir” diyen milyonlarca insanı da “terörist” olarak niteleyecek ve “terörle mücadele” adı altında milyonlarca Kürt yurttaşımızla savaşa devam edeceğiz... Bu iç savaş yıllarca, onyıllarca daha sürmeye devam edecek... Kan ve gözyaşı akmaya devam edecek... Ya da serinkanlı biçimde milyonlarca yurttaşın iradesiyle yüzleşeceğiz... O iradenin siyasi temsilcisi olan DTP’yi aktif biçimde bir barış sürecinin aktörü haline getireceğiz... Meclis çatısı altında bir silahlara veda sürecini başlatacağız... Bu süreçte şüphesiz MHP de çok önemli... Kürt meselesi DTP’siz çözülmez... Bunu hep söylüyoruz... Ama MHP’siz de çözülmez... Geçenlerde üst düzey bir DTP’linin bana söylediği gibi “MHP’siz barış olmaz”... Bu gerçeği de gözden kaçırmamak gerekir...

Bu süreçte Gülen hareketi de önemli bir noktada duruyor... Gülen hareketi ile DTP arasında anlamsız bir “zenciler kavgası” olduğunu daha evvel yazmıştım... Beni üzen şey bu iki hareket mensupları da birbirileri hakkında konuşurken hâlâ “devlet dili”yle konuşuyor... Gülen hareketinin yayın organlarında DTP’ye dair yapılan haberler JİTEM diliyle yapılıyor... Kürt hareketinin yayın organlarında ise Gülen hareketine dair yapılan haberler Cumhuriyet gazetesinin diliyle yapılıyor... İki taraf da birbirini muhatap aldığında birden bu toprakların hastalığı İttihatçı zihniyetin türbülansına giriyorlar... İttihatçı bir zihniyetin temsilcisi olarak birbirlerine çakıyorlar... Hemencecik türbülansına girdikleri İttihatçı zihniyetin hem dindarlara hem de Kürtlere düşman bir ideoloji olduğunu anında unutuyorlar...

Bu cumhuriyetin tarihinde mağdurlar her zaman fırsat bulduğunda muktedirlerin diliyle birbirine saldırdı... Bu sayede bu adaletsiz devlet mantığı kendini sürekli konsolide edebildi. Egemen devlet zihniyeti bir yönüyle yurttaşlarının büyük çoğunluğunu dışlıyordu. Bir yönüyle de neredeyse tüm yurttaşlarını bir açıdan kendi gayrı ahlaki zihniyet çemberine bağlamıştı... Bir açıdan bu ülkede devletin tam istediği tipte Kemalist yurttaş yüzde 10’u bile bulmaz... Bir yönüyle de bu ülkede herkes Kemalisttir... Herkes Kemalizmin anaforunda gezinmektedir. İmkân olsa da çemberin içine tam girsem diye tetikte beklemektedir...

Evet, Türk devlet mantığı bu iki isme manevi bağlılık ile somutlaşan geniş toplum kesimlerinin varlığını kabul etmek zorunda... Fakat bu toplumsal kesimler de, başka kesimler hakkında konuşurken, kendilerini dışlayan bu devlet mantığının diliyle konuştuklarını fark etmek ve bundan kurtulmak zorunda... Aksi takdirde bu yaşadığımız fasit döngü devam edecek...

Rasim Ozan Kütahyalı - Taraf
rasimozankut@yahoo.com 

Yorumlar163

  • Hüseyin ACAR 16 yıl önce Şikayet Et
    Arbi BARAEV' cevaben. Ardınan milyonların aktığı ve böyle olurken bir kişinin bile burnunn dahi kanamadığı topluluktan müteşekkil bir kanaat önderi hakkında sevenleri ile de alay ederek yorum yapman çok üzücü. sen bu cevabı görünce beni üzdüğünü zannederek sevineceksin. senin ardından kaç kişi gitmiş de sen milyonları sürükleyen biri hakkında böyle konuşabilirsin. Bu arada incebıyıklı değilim. Allah sen ve senin gibileri ıslah etsin. bir gün bu sözlerine vicdanen çok üzüleceksin.
    Cevapla
  • mYm 16 yıl önce Şikayet Et
    yorumlara bakar:)). size dunya guler.hakkaten size bu akil bu goz neden verildi hicmi dusunemiyorsunuz..karsilastirmaya bakiniz...buna gulunur..herkes elestirilir,herkes elestirebilir,ama herseyin bi adabi vardir..bu adap aileden gelir gerci..nasibi olmayan napsin..
    Cevapla
  • goksel esen 16 yıl önce Şikayet Et
    bos bir yazi. zaten halkimiz neyin ne oldugunu bilmekte. sag duyulu halkimiz aponun kim oldugunu yandaslarinin da nasil biri oldugunu gayet acik bilmekte. gulen hoca efendinin de kim oldugunu ve onu sevenlerin kim oldugunu gayet iyi biliyor sayin hoca efendinin kucumsenemiyecek sadece turkiyede degil dunya da olan icraatlari saymakla bitmez. apo ise sadece bu vatana yikim ve zarar dan baska bir sey getirmemistir. yazarin apo yu hocaefendinin ismiyle yanyana almasindan dolayi kiniyorum
    Cevapla
  • Yusuf Yusuf 16 yıl önce Şikayet Et
    Anlamaya çalışsanız.... Bir kerede olsun karşıdaki insanı anlamaya çalışsanız bir yazıyı okumadan önce tarafsız bir şekilde yaklaşarak okumalısınız evet belki size göre dogru olmayabilir ama o kişiye göre dogru artık kırın şu zihnizdeki paslanmış düşünce zincirini neden anlamak istemiyorsun bunlar hayatın gerçekleridir siz ne kadar inkar etsenizde bunların hepsi gerçek şeylerdir bunlar olması gerekenlerdir....
    Cevapla
  • Zafer ARAL 16 yıl önce Şikayet Et
    sap ve saman yazarı yine sahnede. Yazarın kullandığı yöntem çok akıllıca aslında. Biri, millyonlara hitap eden ve ifade tarzının temeli sevgi olan kişilik, diğeri ise herkesin malumu. Hasılı yazarın önceki yazısını da okudum ve aynı karşılaştırma, aynı tarzda ve aynı üslupta yapılmış. Yazılar birbirinin kopyası niteliğinde. Sadece Hoca Efendi' nin karşılaştırıldığı kişiler değişik. Burada kesin kanaatim, yazarın esas amacı Hoca Efendi' yi değişik insanlarla yanyana koyup onun ismini küçük düşürmek, faaliyetlerini karalamaktır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat