Yaşam kalitesinin artması ve ömrün uzaması

  • GİRİŞ11.05.2009 10:21
  • GÜNCELLEME11.05.2009 10:21

Sağlığa dair hiçbir şey tesadüfi olamaz. Bunun için çaba göstermek ve sosyal yaşamda değişimler yapmak gerekir. Bunları zaman zaman sizlere açıklayacağım ve makalelerimde hangi hastalıklara ne gibi çözümler bulunabileceği konusunda sizleri bilgilendirmeye çalışacağım.Sorularınız olduğunda elimden geldiğince cevaplamaya gayret edeceğim.

Tamamlayıcı mı yoksa alternatif tıp mı?

Ülkemizde ve dünyada son yıllarda tamamlayıcı tedavi yöntemleri ilgi odağı haline gelerek popüler olmaya başlamışlardır. Geleneksel olarak yüz yıllardır kullanılan bu yöntemler, günümüze kadar milyonlarca insan tarafından bizzat tecrübe edilmiş ve bazılarının faydaları bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Ülkemizde ve dünyada yanlış bir tabir olan ve kimilerince alternatif tıp şeklinde adlandırılan bu yöntemler, tıbbın alternatifi değildir. Tıbbın hiçbir alternatifi olamaz. Bu tedavi yöntemleriyle ilgilenen hekimlere göre bu tedavi yöntemleri alternatif değil, tamamlayıcı tedavi yöntemleridir.

Çünkü bu tedaviler uygulanan modern tıbbi tedavi yöntemlerine ilave edildiğinde onların etkinliğini arttıran, onları güçlendiren ve onları tamamlayan yöntemler olarak işlev görürler. Bu yüzden bu yöntemlere “Tamamlayıcı Tedavi Yöntemleri” adı uygun bulunmuştur.

Tamamlayıcı tıp yaygınlaşıyor.

Japonya ve dünyanın pek çok ülkesinde insanların yaşam süreleri son yıllarda oldukça uzamış ve yüz yaşın üzerine çıkma oranı belirgin derece artmıştır. Bu durumun nedenleri araştırılırken görülmüştür ki insanlar yaşam kalitelerini arttırmak için farklı tedavi yöntemlerinden, bitkisel ürünlerden ve gıda takviyelerinden yararlanıyorlar.

Yaşam kalitesinin artması ve ömrün uzaması, genetik faktörlerin dışında çabayla gerçekleşir. Sigara içip alkol kullanırken yaşam süreniz uzamaz.Kalitesi kesinlikle artmaz. Bunun için yapılması gereken sayısız uygulamalar vardır. Fakat en önemli konu, hangi insana, hangi hastalıkta, nasıl bir yol izlenilerek yardımcı olunacağıdır.

Bunun için mutlaka hekimlere danışmalı ve izlenecek uygulamaların neler olması gerektiği hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Zira bir insana hastalığında iyi gelmiş bir yöntem veya uygulama, aynı hastalığa sahip olan başka birinde iyi sonuç vermeyebilir. İnsanın kişilik ve bedensel özellikleri onun sağlığına kavuşmasında uygulanacak tedavi uygulamaları için en önemli referanstır.

Tedavi yöntemlerine ve her türlü ilaca vereceğimiz cevap, beden özelliklerimizle her zaman doğrudan bağlantılıdır. Bu yüzden kronik hastalıklar için iyileşme sağlayan değişik ilaçlar üretilmiştir. Eğer verilecek ilaç veya uygulanacak tedavi yöntemi her insan için standart olsaydı hekimlik sanatı kolaylaşacak ve rutin bilgiler ışığında yapılan sıradan bir meslek haline gelecekti.

Hekimliği zorlaştıran en önemli nokta burasıdır.Hem tedavi doğru seçilmeli hem de tedavi olacak insan, bu tedaviye uygun olmalı ve tedavi süresi iyileşme gerçekleşene kadar aralıksız devam etmelidir. Hatta birçok kronik hastalıkta yaşamın sonuna kadar tedavi süreci belirli periyotlarla sürmelidir.

Ne yazık ki insanların çoğunluğu tedavi süreleri konusunda ciddi hata içindedirler. Bir çok hasta tam iyileşecekken tedavisini yarım bırakır veya tedavisini bir süre sonra tekrarlama gereği duymaz. Bir kez iyileştiğinde tekrar hastalanacağını bilmez. Hayatımız son nefesimizi verene kadar iyileşme ve hastalanma periyotlarında sürekli dinamik bir değişim yaşar.

Aynı insan otomobilinin bakımı için periyodik muayenelere gider de bir türlü kendisine bu şekilde zaman zaman tedavi yapılması gerektiğini kavrayamaz. Maalesef yirmi yıllık meslekî yaşamımda tedavi sürelerinde gösteremedikleri sabırdan dolayı iyileşemeyen ve hayatlarının sonuna kadar hastalık çekmek zorunda kalan birçok insanı tanıma imkânı buldum.

Japonya’da 1974-1979 yılları arasında, geleneksel ilaç tüketimindeki 15 kat artışa rağmen sentetik farmakolojik ürünlerdeki artış sadece 2,6’da kalmıştır. 1991’de yapılan bir çalışmada, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde 1400 çeşit bitkisel ilacın kullanıldığı tespit edilmiştir.

New England Journal of Medicine, Ocak 1993 sayısındaki bir makaleye göre, 1990 yılında Amerikalılar, tamamlayıcı tedavi uygulayıcılarına 425 milyon vizitede bulunmuşlardır. Buna karşılık aynı yıl Amerika’da birinci basamak sağlık hizmetlerine sadece 388 milyon vizite yapılmıştır.

Boston’daki Beth Israel Hastanesi ve Harvard Tıp Fakültesi Tamamlayıcı Tedavi Araştırma Bölümü Başkanı David Eisenberg’in açıklamasına göre 1990’da Amerikalıların, Tamamlayıcı Tedavilere, çoğunluğu kendi bütçelerinden olmak üzere 13,7 milyar dolar harcadıkları tespit edilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde Tamamlayıcı Tedavi kullanım sıklığı 1990’da % 33,8 iken 1997’de bu oranın % 42,1’e yükseldiği bildirilmektedir. Batı ülkeleri üniversitelerinin çoğunda Akupunktur ve Tamamlayıcı Tedavi kürsüleri şimdiden mevcuttur. Bu bilgiler tüm dünyada insanların kendi sağlıklarına katkıda bulunmak için modern tıbbi tedavi yöntemleri dışında önemli bir arayış içinde olduklarını çok açık şekilde ortaya koymaktadır.

 Amacımız ilerleyen yazılarımızla ülkemizin en büyük haber portalı olan haber7.com da bu arayışa katkıda bulunmak ve bu alanda yapılan yanlışlıklara değinerek insanları doğru ve bilinçli bir şekilde bilgi sahibi olmalarını sağlamaktır.

____________
* Kaynak: Tamamlayıcı Tıp Yöntemleriyle Sağlıklı Yaşamın Sırları, Dr.Recai Yahyaoğlu, Nesil Yayınları İstanbul

 

Yorumlar1

  • Cengiz Sahin 14 yıl önce Şikayet Et
    Konu kesinlikle cok onemli!. ...Devamini bekliyoruz.Bu arada yazarimiz bir hekim midir?Eger hekimseniz bunu belirtmenizde fayda var,degilseniz bir hekimmis gibi konusmak ve yazmak da pek etik gelmedi bana..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat