Siyasetin ve siyasetçinin hastalığı

  • GİRİŞ05.06.2009 12:05
  • GÜNCELLEME05.06.2009 12:05

Ülkemizde yapılan siyasetin bir çok yanlışı var. Neresinden tutarsanız tutun patır patır dökülüyor.

Eleştirdiğimiz zaman siyasetin içindeki arkadaşlarımız sağ olsunlar bir şey söylemeseler de biliyoruz güceniyorlar. Fakat birilerinin uyarması ve doğru olanı tutarlı bir şekilde açıklaması ve hatırlatmalarda bulunması gerekiyor. Bazı siyaset adamları bu uyarıların iyi niyet içersinde değil de kötü amaçlar için yapıldığı düşüncesine kapılabilir.

Onların ruh dünyalarının böyle bir algıya neden olmasına saygı duymaktan başka çaremiz yoktur.

Geçmişten günümüze getirdiğimiz ve bir türlü gerçek manada yıkamadığımız ön yargılarımız bu yanlışın temel yapı taşı olarak orta yerde duruyor. Bunu Avrupa Birliğine girmek için yaptığımız pek çok değişikliğe rağmen hala aşabilmiş değiliz.

O kadar komik gelişmeler var ki, biz olaylara objektif bakan insanlar olarak bunları gördüğümüzde önce tebessüm ederek seyrediyoruz ve bir süre sonra bizim de tepemizin tası atıyor. Kimse farkında değil belki ama ülkede bu kadar çok ruh sağlığı bozuk insan olmasının nedenlerinden birisi de herkesin gözünün önünde parlamentoda meydana gelen bu tutarsız tartışmalardır.

Siyasetçinin iktidarda iken farklı muhalefette iken farklı konuşması ve muhalefetin sadece eleştiriyle yapılacağını kabul eden mantık bu asırda bizim ülkemizde hala hüküm sürüyor. Bu durum toplum psikolojisini ve ahlakını kesinlikle olumsuz etkiliyor. Çirkin ve bir o kadar da basit olaylar zincirinin başlangıç noktası burası ve biz bunu bir türlü yenemiyoruz.

Parlamentoda kavga eden vekillerini gören insanlar nasıl kendi aralarında kavgaya yeltenmezler? Düşünceler ve davranış şekilleri bulaşıcıdır. Sadece grip hastalığı veya tüberküloz bulaşıcı değildir. Tüm davranış modelleri de bulaşıcıdır. İlk olarak annemiz ve babamızdan bu davranış ve düşünce kalıplarını öğrenmeye başlayarak hayata adım atıyoruz.

Bir insanın veya bir siyasi partinin doğruları ve yanlışları iktidar ve muhalefette olmasına göre değişir mi? Dünyanın neresine giderseniz gidin bunun değişmediğini görebilirsiniz. Pek çok ülkeye gezi ve değişik amaçlarla ziyaretimiz sırasında orada yaşamakta olanlara sorduğumuz sorulardan birisi de budur.

Utanıp sıkılarak söylemeliyim ki ülkemizde olduğu kadar hiçbir dünya ülkesinde siyasetçilerin böyle bariz bir hatası yoktur. En geri kalmış ülkelerde bile siyasetçilerin arasındaki ilişkiler bizden daha iyi durumdadır. Demek oluyor ki muhalefetin ve iktidarın yani top yekun siyasetçilerin kendilerini değiştirmeye ihtiyaçları vardır.

Bu ülkede çok şeyin değişmesi gerektiğini ifade eden ve bunun için siyaset yaptıklarını iddia edenler başta muhalefet sonra iktidar partisi ilk önce kendilerini değiştirmekle işe başlamalıdırlar. Onların toplumun rol modeli olmaları gerekirken önemli ve ulusal konularda bu kadar barizce ve sırıtan bir hataya devam etmeleri Türk siyasetine ve siyasetçisine yakışmıyor. Bölgesinde ve dünyada büyük bir güç olma iddiasında bulunan bir ülkeye ise hiç yakışmıyor. Hatta çok komik kaçıyor bile denilebilir.

Biz başta iken/yetkiler bizde iken doğru olan, biz muhalefet olduğumuz zaman doğru değil midir? Doğru olan şey her zaman doğrudur. Yanlış ise her zaman yanlış. Bir siyasetçinin düşeceği en büyük hata niyet okuma hatasıdır.

Karşısında bulunan insanın niyetini okumaya başlamışsa bir insan veya kurum siz ne derseniz deyin o hastalanmaya başlamış demektir. Niyet okuma alışkanlığı, karşıdaki insanın hatalı ve çok kötü şeyler yapmayı planladığını düşünmeye başlamakta bir hastalıktır. Hele hele onun vatanı başkalarına peşkeş çekeceğini düşünmek ise bu hastalığın iyice artmış olduğu ve hezeyan seviyesine geldiğini gösteren kesin bir göstergedir.

Hiçbir siyasetçi veya politika sahnesinde görev alan insan; insanlara, yaşadığı ülkeye, ilçesine, iline zarar vermek için bu işe girmez. Aslında politikacılar çok idealist ve özverili insanlardır. Bir doktor düşünün işi gücü insanları hastalandırmak olsun. Bir terzi düşünün işi gücü elbise dikmek değil de dikili elbise veya farklı kıyafetleri sökmek olsun. Böyle bir şey olabilir mi? Bunun böyle olduğuna inanmak ya ön yargılarımızda artık abartmaya başladığımızın veya iyice hastalandığımızın kanıtıdır. Unutmamak gerekir ki abartı ve hastalık başarısızlığa yönelten güçlü bir köprüdür.

Önyargılar üzerinden siyaset yapanlara kitlelerin zihni gelecek seçimlerde gereken cevabı verecektir. Özellikle muhalefette olanların hamasete ve hezeyanlara varan ön yargılı yaklaşımları ikinci ve zor olacak bu iktidar dönemin belki bir kez daha devam etmesine neden olacaktır. Bu durum pek çok insanı daha fazla sıkıntıya sokacak, ülkedeki kamplaşma ve ayrışmayı çığırından çıkaracaktır.

Zira Türkiye topraklarında yaşayan insanlar çok önemli dengelerin doğal olarak yerli yerine oturmasını sağlamaya yönelik toplu bir bilinç göstermede azınlık mantığını ve siyasetçileri hep yanıltmıştır. Çünkü kitleler her ne kadar kolay manipüle edilmeye açık olsalar da olumlu ve olumsuz siyaset yapanları ayırt edemeyecek kadar da kör değildir.

 Dr.Recai YAYYAOĞLU / Haber 7
www.tamtip.com
dryahyaoglu@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat