Kendine güvenmenin şehveti

  • GİRİŞ25.07.2009 22:07
  • GÜNCELLEME25.07.2009 22:07

İnsanlar değişik duygulara farklı oranlarda eğilimli olarak yaratılırlar. Bu durum hem yaratılıştan farklı oranlardadır hem de insanlar yaşarlarken çeşitli hayat olaylarıyla bu duyguları arttırır veya çoğaltırlar.

Duygularda yoğunlaşma yaşanması ve özellikle bazılarında ciddi seviyelerde yükselme/çoğalmanın olması sağlıklı bir durum değildir. Denge beden ve ruhsal sağlığın olmazsa olmazıdır. Kendine güvenmenin şehvet düzeyinde yaşattığı haz bu dengenin bozulmasıyla meydana gelir.

Örneğin insanın yüz üzerinden 100 puanla kendine güvenmesi doğru değildir. Zira bu güven hissi bir süre sonra kibir ve gurur duygularına neden olur ki bu son derece sakıncalı pek çok sonucu ortaya çıkarır. Kuşkusuz insanın kendisine güven duyması lazımdır...

Güven duygusunun yüzde yüz hale gelmesi ruhsal boyutta insanı ciddi derecede rahatsız eder. Zira insan yaratılışı gereği çok acizdir ve kendi kendisine yetemeyecek düzeyde yaratılmıştır. En umulmadık bir anda insanın çaresiz kalmasına dair pek çok örnek vermek mümkündür.

Duyguların böylesine hastalıklı hale dönüşmesi çoğunlukla makam sahiplerinin içine düşebilecekleri bir hastalıktır. Zira makamlar gücü, güç kendine güveni ortaya çıkarır. Güç şehvetinin ve onunla makamlar üzerinden gelişen ruhsal ilişkinin boyutu hastalıklıdır.

Karar verme iradesinin yükselmesi ve bu kararların gerçekleşme durumu insanın kendisini çok önemli ve olağanüstü bir güçle çepeçevre kuşatıldığını düşünmeye başlamasına neden olabilir... İnsan böylelikle firavun/karun gibi haddinden fazla kendisini önemsemeye başlar.

İnsanlar genellikle güç ve iktidar hırsını birbirleriyle ilişkilendirmişlerdir. Çünkü güç iktidardan gelir ve bazı insanlar için bu iktidara sahip olmak dünyada yaşanılacak en büyük mutluluktur. İktidar cinsel güçle direkt olarak bağlantılı görüldüğünden ve haz duygusuyla ilişkilendirildiğinden cinsel olarak güçsüz olanlara iktidarsız denmiştir.

İktidar ve kendine güven duygusunun birlikte anılması doğaldır. Oysa ki güç; direkt olarak sadece iktidarla ilişkilendirilebilecek kadar basit bir kavramda değildir...

Kendine olan güveni bir balon gibi değil de zeplin gibi fazlaca şişirmiş olan insanlar; liderlik vasıfları hastalıklı bir şekilde ağır basmakta olanlardır. Bunların acıma duyguları azalmıştır. Bir süre sonra bu insanlar; liderlik yapmak, yönetmek, hüküm vermek, karar alıp uygulamak, ceza vermek, ödülde bulunmak, disipline etmek, yönetim güçlerini diğer insanlara göstermek için yaratılmış olduklarını düşünmeye başlarlar. Kibirleri asaletlerinin önüne geçer ve adeta küçük dağları ben yarattım mantığına bürünürler...

Dünya makamları da tıpkı servetleri gibi geçicidir. Çok değil olabildiğince mütevazı olup makamlar üzerinden tahakküm kurmaya, insanları ezip bundan hoşnutluk duygusu oluşturmaya çalışılmak çok yanlıştır. Bir bakteri bir bedeni öldürür. Birkaç satır yazı efsaneleşmiş de olsa lider bir insanı yerinden eder.

Makamların gerçekten hakkının verilmesi mazlumları koruyup kollamaktan ve mütevazi olmaktan geçer... Bir gün dünyaya gelirken çırılçıplak olduğumuz gibi giderken de çırılçıplak olacağımız hatırda bulundurulmalı ve makamların sınanmamız için verilmiş sıradan yerler olduğu bilinmelidir...


 Dr. Recai Yahyaoğlu / Haber 7
www.tamtip.com
dryahyaoglu@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat