Siyonizmin Frankenstein yüzü

  • GİRİŞ30.05.2025 09:13
  • GÜNCELLEME30.05.2025 09:13

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'nde 26 Mayıs'ta başlayan “Gazze Mahkemesi (Gaza Tribunal) Girişimi” üyeleri dün kamuoyuna Saraybosna Bildirisi’ni açıkladı.

Prof. Dr. Penny Green'in okuduğu bildiride;  “Filistin'de süren soykırıma karşı ortak ahlaki öfkenin ilan edildiği, Filistin halkıyla dayanışmanın ifade edildiği ve soykırımı durdurmak, failleri ve bu suça ortak olanları hesap vermeye zorlamak için birlikte çalışma taahhüdü verildiğini” belirtti.

Ayrıca; "İsrail'in Filistin'de savaş ve insanlığa karşı işlediği suçlarını, Filistin karşıtı ırkçılığını, savaş suçlarını ve soykırımı körükleyen propaganda yayma konusundaki utanç verici rolünü kınıyoruz. Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının, 'jus cogens' ve 'erga omnes' (istisnaya tabi olmayan ve tüm devletler için bağlayıcı evrensel kural) nitelikte olduğunu, tartışmaya açık olmadığını, aksine apaçık ve temel bir hak olduğunu hatırlatıyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Gazze’deki insanlık tarihinin en büyük soykırımı gözü dönmüş siyonistlerce yürütülürken bu menfur fiillere karşı yapılan her türlü girişime büyük bir saygı duyuyorum. Hemen yanı başımızda devam eden bu katliamlara karşı çaresizliğin ne denli yürek yorgunluğu bıraktığını hissederek yaşamak zor. İnsan böyle bir çağda yaşamaktan utanç duyuyor adeta. 

Acaba diyorum, “Uluslararası Gazze Mahkeme Girişimi” gibi birtakım samimi gayretler Mescid-i Aksa’nın altına soktukları tünelden görüntü veren soykırımcı Netanyahu üzerinde hiç mi tesir bırakmıyor? 

Ne gezer. Bu insanlık değerinden nasip almamış kan emici kişiliğin dünya umurunda değil. Tünel içindeki mağrur görüntüsü ve işgalci söylemleriyle adeta dünyaya ve insanlık vicdanına meydan okuyor. Bilmiyor ki bu tünelin sonu karanlık.

Hitler’in yaptığı Yahudi soykırımının üzerinden 80 yıl geçmemişken bu kez Yahudi faşizminin Hitler’i geride bırakan katliamlarını izah etmek hakikaten zor. Yahudi sermayesinin fonlamasıyla katliamların insani dramını yansıtan sinema filmleri, belgeseller, uluslararası etkinlikler mazlum bir millet algısına hizmet etmişti yıllarca. Şimdiyse maruz kaldıkları zulme rahmet okutacak cürümleri kendileri işlemekten çekinmiyor. Bu kadar Hollywood yapımını dünyaya arz eden bir Yahudi toplumunun soykırımı lanetlemesi olağan bir sonuç olmalıydı. Oysa tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Siyonizm, İsrail’de Müslüman düşmanı bir gençlik yetiştiriyor. 26 Mayıs Kudüs işgalinin yıl dönümünü dolayısıyla İsrail’de yapılan kutlamalarda genç faşistlerin sergilediği görüntü gelecekte de katliamların durmayacağını, bilakis tırmanacağını gösteriyor. 

“Netanyahu bir sistem arızasıydı, yeni nesil insanlık değerleri merkezinde bir yaklaşım geliştirir” diye umutlanmayın. Netanyahu’nun vahşetini zirveye taşımaktan gocunmayacak bir siyonist nesil yetiştiğini görmek tüylerimizi ürpertiyor. 

Aşırı sağcı koalisyon ortağı Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir’in öncülük ettiği 26 Mayıs “Bayrak Yürüyüşü”ne katılan ve Aksa’nın avlusunu basan genç siyonist kitlenin attığı sloganlara bakar mısınız: 

“Araplara ölüm”, “Muhammed öldü, İslam da ölecek”, “Köyünüz yansın.”

Doğrudan nefret üreten bu ifadeleri görünce ne demek istediğim daha iyi anlaşılıyor olmalı. 

Smotrich, Aksa’nın avlusunda “Tapınak inşa edilsin, bütçesi benden” diye açıklama yapıyor. 

Netanyahu’nun faşist koalisyonu açıkça yeni katliamların haberini vermekten çekinmiyor. 

İsrail siyonizmi bugün sadece Filistin coğrafyasını hedef alıyor görünebilir. 

Ya bir sonraki hedef neresi? 

Bir sonraki hedef bölge ülkeleri ve Türkiye’dir. 

Ondan sonraki tehdit ise Batı dünyasının hegemonyasını yıkmaktır. Abartılı bir iddia gibi mi görünüyor? 

Öyleyse İsrail niçin uluslararası toplumun uyarılarını ve uluslararası hukuku yok hükmünde görüyor? 

Bu siyonist devletin nezdinde dünyanın ne söylediğinin bir önemi yok. Siyonistler, ele geçirdikleri küresel ölçekli bankacılık/finansman gücüyle ve yine sermayenin küresel ticaret üzerindeki etkisiyle dünyayı kontrol altında tuttuklarını düşünüyorlar, öyle de. 

İngiltere’nin Ortadoğu’ya yerleştirdiği sonra da hamiliğini ABD’ye devrettiği bu gayri meşru çocuğun dünyanın başına büyük belalar musallat edeceğinin tüm belirtileri ortada.

İki milyarlık İslam dünyasında şimdilik bir çözüm üretilemediği anlaşılıyor. 

Batı dünyasında kabaran tepkinin kendi elleriyle yarattıkları Frankenstein’ı durdurmasına mı umut bağlayalım, ne yapalım?

Yeni Akit

Yorumlar2

  • Doğrucu Davud 21 saat önce Şikayet Et
    Vahşi haçlı batı gavurunun frankrltayn vs. gibi sanal canavarları aslında kendi soykırımcı emperyalist katil hırsız gerçek canavarlığının bir yansımasıdır !..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • BURHANEDDİNRABBANİ 22 saat önce Şikayet Et
    Eyyy kötü tutkularını atmış RUHUNU faziletlerle donatmış en GÜZEL İNSAN ALLAH CC.senden sende ALLAH CC.DAN hoşnut ve RAZI olarak ALLAH CC.dön,HOŞNUT ve RAZI olduğu HAS kulları arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE(CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz,KUTSAL DEĞERLERİNİ,AZİZ MİLLETİNİ HER ŞEYİN ÜZERİNDE SEVEN AZİZ VATAN ve MİLLETİNİN HAS evladı AĞABEYİM.SELAM VE DUALARIMLA ALLAH A EMANET OLUNUZ
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat