Aile çökerse ülke çöker

  • GİRİŞ05.08.2025 08:19
  • GÜNCELLEME05.08.2025 08:19

Ankara Şaşmaz’da bir oto tamirhanesindeyiz.

Aracımız küçük bir kontrolden geçiyor. Bu esnada devasa atölyenin misafir bekleme bölümüne davet ettiler. Bir koltuğa oturduk, önümüze bir de çay koydular. İş yeri sahibi olduğunu tahmin ettiğim yetmişli yaşlarda bir amcanın dikkatli bakışlarını farkettim. Bir vesile ile konuşmak istediğini anladım. “İletişimi ben başlatayım bari” diyerek daldım mevzuya. O da hemen gelip yanımıza oturuverdi. Bir muhabbettir yürüdü.

Çocuk yaşlarda Ankara’ya taşınmış bir Yozgatlı amca. Beş yıllık ilkokuldan sonra oto tamircisi olmasını istemiş babası. Çıraklık, kalfalık derken iyi bir tamirci ustası olmuş. Babası askerden gelir gelmez hemen evlendirmiş. Küçük bir tamirhane atölyesi açmışlar.

“Amcacığım senin küçük tamirhane atölyesi entegre bir tesise dönmüş” dedim.

“Verdiğine şükürler olsun. Şimdi kaportadan boyaya, elektrik bakımından motor tamirine her türlü hizmeti veriyoruz” dedi.

“İşi yürütecek çoluk çocuk var mı?”dedim.

“Bir oğlum işletme okumuştu, şimdi yanımda. Boşa okutmuşuz, dönüp dolaşıp buraya döndü. İyi de oldu, maaşla çalışacaktı şimdi patron oldu” dedi.

“Ustalara ne kadar maaş veriyorsun?” dedim. Söylediği rakam beni hayrete düşürdü. Orta seviye bir ustaya verdiği maaş neredeyse Bakanlık genel müdür maaşına yakındı. Şef düzeyinde ustalara verdiği maaş ise hayretimi daha da artırdı.

“Maaşlar çok yüksek değil mi?” diye sordum.

“Sanayide usta bulamıyoruz, geriden usta yetişmiyor artık” dedi. Üstelik kıyafet desteği, günlük iki öğün yemek ve bayram ikramiyesi de veriyorlarmış.

“Ustaların sırtını tapışlaya tapışlaya çalıştırıyoruz. Hadi desem karşıdaki komşu daha fazlasını verecek” dedi.

Bir an yakın çevremdeki aileleri ve çocuklarını düşündüm. Tüccar veya sanatkar olma kabiliyeti baskın olan ama okutmak için zorladığımız gençler. Lisede okumak yasal zorunluluk zaten. Lise’den sonra film kopuyor. Mecburen üniversitede okumak durumunda kalıyorlar. Üniversite sonrası başka bir muamma.

Dün İstanbul Aile Vakfı’ndan Üner Karabıyık Bey’le bir hasbıhalimiz oldu. Malum 2025 “Aile Yılı” olarak ilan edildi. Bir ara şöyle bir bilgi paylaştı; “Türkiye nüfus artış hızının kritik seviyeye gerilemesinin birçok sebebi var. En önemlilerinden biri gençlerin uygun yaşlarda meslek sahibi olamaması. Liseden sonra üniversite derken hayata çok geç atılıyorlar. Okudukları branş üzerinden bir iş bulamadıkları zaman, meslek öğrenme çağı geçmiş oluyor. Böyle olunca evlenmeyi düşünemiyorlar” dedi.

Pandemiden sonra Türkiye’nin nüfus artış hızında inanılmaz bir düşüş yaşandı. Kuşkusuz bunun ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve konjonktürel sebepleri vardır. Batı’nın sosyal hayatta yaşadığı tecrübeleri 20 yıl geriden takip eden Türkiye şayet bir tedbir almaz ise durum çok vahim. Bu sorun evlenen gençlere maddi yardım yapmakla çözülecek gibi görülmüyor. Çok stratejik yaklaşımların geliştirilmesi lazım.

Almanya’da sahibi öldüğü için kapanan ve devlete devrolunan şirketler var. Sebebi işletme sahibinin varisinin olmaması. Kendine yoldaş kıldığı köpeğine inanılmaz imkanlar bırakan zenginler var. Almanya ve İngiltere’de Yalnızlık Bakanlığı kuruluyor. Türkiye’nin böyle bir noktaya gitmesini ister miyiz?

Çekirdek aile modeli bizim kuşaklara özendirilerek anlatılırdı. Büyük aile gerilik alameti sayıldı, yıpratıldı, zayıflatıldı. Modernizm uğruna necip millet nerelerden nerelere sürüklendi. Büyük aile yıpratıldı, çekirdek aile çöktü, şimdi ise ailesizlik felaketine doğru sürüklendiğimizi kavramamız için daha neyi tecrübe edeceğiz? Oysa aile çözüldüğünde toplum çözülüyor. Mehmet Akif, “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” derken, hürriyetimizi o tüten aile ocağına dayandırdı. “Genç Türkiye” diye gurur duyduğumuz bir tablo artık kalmadı. Nüfus ortalamamız orta yaş grubuna yükseldi.

Üner Karabıyık’ın orijinal bir benzetmesi oldu. İsrail, Filistin’de “soy kırımı”, küresel ölçekte ise “soy kurutması” yapıyor. Nasıl mı? Boykot ürünlerinin sahiplerine bakın. Tamamı LGBT destekçisi. Bunların aleyhine bir kampanya başlatmaya görün. Hemen karşınızda İsrail’i bulursunuz. Medyayı, popüler kültürü bunlar yönetiyor. Ülke politikalarına sızıyorlar. LGBT demek cinsiyetsizlik üzerinden nüfusun yok olması demektir. Ailesi ve nüfusu yok olan bir vatan parçasını kim koruyacak. İşte size soy kurutması.

Aile sorununu muhtelif yönleriyle kaleme almaya devam edeceğiz. Mevzuyu dağıtmadan söylemiş olalım. İnsanların saadetini herkesin üniversitede okuması sağlamıyor. 12 yıllık zorunlu eğitimin çok boyutlu olarak yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Okumak istemeyen gençler liseye gitmek yerine meslek sahibi olsunlar.

Tamirhane atölyesinde gördüğüm kaportacı ve tamirci ustaları çok mutlu görünüyorlardı.

Yeni Akit

Yorumlar3

  • Aynen 5 gün önce Şikayet Et
    Aileler zaten çöktü her gün 3.sayfalarda örnekler veriliyor.
    Cevapla
  • Oğuzhan 5 gün önce Şikayet Et
    Çok güzel tespitler ve önemli tavsiyeler bulunan bir yazı. Umarım yetkililer dikkate alır.
    Cevapla
  • Hüseyin 5 gün önce Şikayet Et
    Bu noktadan olumluya dönüş çok çok zor. Allah sonumuzu hayır eylesin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat