İsrail nasıl durdurulur?

  • GİRİŞ20.09.2025 10:14
  • GÜNCELLEME20.09.2025 10:14

Körfez’deki en büyük ABD üssüne ev sahipliği yapan Katar’ın başkenti Doha’nın İsrail tarafından bombalanması, askeri cüretkârlığın ötesinde bölge tarihinde bir travma anıdır. Bu saldırı, ABD güvenlik şemsiyesine sığınan bölge ülkelerine şu acı gerçeği gösterdi: Yıllardır milyarlarca dolar ödeyerek satın aldığınız koruma, İsrail söz konusu olduğunda koskoca bir hiçten ibaret.

Peki, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü katliamlar, bölge ülkelerine yaptığı saldırganlıklar ve tüm dünyaya karşı bu pervasız şımarıklık nasıl durdurulacak?

İslam İşbirliği Teşkilatı’ından kayda değer bir sonuç çıkmadı. Zaten böyle bir beklenti daha önceki yazımda belirttiğim gibi safdillik olurdu. Cevap, artık tek bir başkentte değil. Eş zamanlı olarak harekete geçen çok sayıda başkentin kurduğu yeni denklem arayışlarını görmezden gelemeyiz.

Bu denklemi anlamak için önce nelerin çökmekte olduğunu görmek lazım. Financial Times’ın belirttiği gibi, “Netanyahu’nun riskli hamlesi, Trump’ın Körfez stratejisini sarstı.” Saldırı sonrası Trump'ın Netanyahu'ya sözde öfkesi ve Katar'a verdiği “bir daha olmayacak” sözü, aslında bir acziyetin itirafıdır.

Peki, mevzu İsrail olunca Trump neden sessiz? Neden İsrail'e karşı somut bir adım atamıyor?

Bu sorunun cevabı, uluslararası bloklarda aylardır fısıldanan o kirli sırda yatıyor. İddialara göre İsrail istihbaratı, Jeffrey Epstein’in şantaj adasındaki kayıtlar üzerinden pek çok Amerikalı siyasetçiyi, önde gelen meşhurları ve tabii ki Trump'ı da esir almış durumda. Kendi siyasi geleceği rehin alınmış bir başkanın, İsrail’in saldırganlığına adil bir çözüm bulması beklenebilir mi?

İşte bu acı gerçek, bölgede tarihi bir uyanışı tetikleyebilir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Mısır televizyon kanalı “MBC Masr”a Doha’daki zirvede alınan “basına yansımayan kararlar”la ilgili yaptığı dikkat çekici açıklama, yeni bir dönemin habercisi. Kınama metinlerinin ardından, derinden yürütülen karşı hamlelerin mayalandığı bir döneme mi giriliyor?

Yeni dönemin sarsıcı adımlarından biri Suudi Arabistan’dan geldi. Riyad, Pakistan ile imzaladığı “Savunma ve Güvenlik Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı” ile tüm dünyaya net bir mesaj verdi. Bu, Pakistan'ın nükleer şemsiyesini ve askeri gücünü Suudi Arabistan'ın arkasına koyan, İsrail'in iki kez düşünmesini gerektirecek bir hamle. Ve bir yönüyle Pakistan demek, Çin de demektir. Pakistan üzerinden bölge ülkeleriyle Çin’in irtibatlarını geliştirmesi, ABD’yi ne kadar mutlu eder?

Uyanış bununla da sınırlı değil. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Camp David Anlaşması'ndan bu yana bir ilke imza attı. Arap dünyasının birleşerek ‘düşmanın’ kendilerine bakışını değiştirmesi gerektiğini söyledi ve İsrail’i ilk kez hasım olarak tanımladı. Mısır donanmasının Doğu Akdeniz'de Türk donanmasıyla ortak tatbikat yapması ise bu yeni arayış adına sembolik bir anlam taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Netanyahu’ya hitaben; “Zulüm ile abat olunmaz. Yaptığın her cürmün hesabını hukuk önünde vereceksin” şeklindeki kararlı sözleri, yeni direniş ekseninin siyasi liderliğini gösteriyor.

İsrail’i askeri güçle durdurma ihtimali şimdilik masada değil. Masada başka can yakıcı seçenekler tartışılıyor. BAE merkezli Al Habtoor Araştırma Merkezi'nin raporuna göre, İslam ülkelerinin Türkiye ve Pakistan ile birlikte İsrail'e uygulayacağı bir “hava sahası ablukası” İsrail ekonomisine yıllık 30 milyar dolardan fazla zarar verebilir. İsrail’in GSYİH'sinde %5'in üzerinde bir daralmaya yol açarak ülkeyi bir resesyona sürükleyeceğine dair veriler paylaşılıyor. Savaşmadan kazanılacak bir zaferin reçeteleri arasında bunlar var.

Bu baskı dalgası Avrupa'ya da sıçramış durumda. İspanya'da Başbakan Yardımcısı olan Yolanda Díaz'ın, ‘İsrail’in katılması hâlinde Dünya Kupası’nı boykot etme’ çağrısı bu tavrın net örneklerinden. İradesini İsrail’e esir etmiş Almanya gibi birkaç ülke dışında Avrupa Birliği koridorlarında sadece fısıltılar değil, atılacak adımlar da konuşuluyor. Bu adımların en somut olanı İrlanda ve İspanya gibi ülkelerin öncülük ettiği, İsrail’in yasa dışı yerleşimlerde ürettiği malların Avrupa pazarına girişinin tamamen yasaklanması teklifi. İspanya ve İrlanda'nın AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in öncülüğünde, insan hakları ihlalleri nedeniyle İsrail ile AB arasındaki Ortaklık Anlaşması'nın gözden geçirilmesini talep etmesi, Siyonist lobinin Batı'daki kalelerinin de sarsılmaya başladığını gösteriyor.

Sonuç olarak, “İsrail nasıl durdurulur?” sorusunun cevabı nedir?

Tüm bu stratejilerin, raporların ve ittifakların ne kadar hayati olduğunu anlamak için, sahilde bekleyen bir kız çocuğunun hayaline bakmak yeterli.

Sosyal medyaya yansıyan o yürek sızlatan görüntüdeki gibi... Filistin sahillerinde bitap vaziyetteki Filistinli çocuğa soruyorlar: “Neyi bekliyorsun?” Cevap veriyor: “Sumud Filosu'nu” “Gelince ne yapacaksın?” diyorlar. Yüzünde masum bir umutla fısıldıyor: “Çikolata isteyeceğim”

İşte o “Sumud Filosu’nu” destekleyen küresel vicdanın asıl görevi budur. Bu zulmü durdurmak sadece jeopolitik bir zorunluluk değil, sahilde bekleyen çocuğun bir parça çikolata hayalini gerçeğe dönüştürmek için…

Refik Tuzcuoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar5

  • Recep IŞIK 6 gün önce Şikayet Et
    AĞABEYİM!Fransız'ın nesi var? Fuhşu,ZİNASI bir de ilhadı;(ALLAHSIZLIĞI) Kapıştı bunları 'yirmibirinci asrın evladı!' Ya Alman'ın nesi var zevki okşayan? Birası; Unuttu ayranı, ma'tuda(SERSEME)döndü kahrolası! Heriflerin, hani dünya kadar bedayii(İCADLARI)var: Ulumu(BİLİMLERİ)var, edebiyyatı var, sanayii var. Giden birer avuç olsun getirse memlekete; Döner muhitimiz elbet muhit-i ma'rifete.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mehdi 6 gün önce Şikayet Et
    Benden başkası durduramayacak
    Cevapla
  • Yusuf 6 gün önce Şikayet Et
    Birlik olunmalı başka çare yok
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Şüheda 6 gün önce Şikayet Et
    İnşallah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Emin Bilge 6 gün önce Şikayet Et
    Elinize sağlık, güzel bir şekilde anlatmışsınız.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat