Trump’ın seçim kabusu
- GİRİŞ08.11.2025 09:22
- GÜNCELLEME08.11.2025 09:22
ABD siyaseti, küresel yankıları olan tarihi bir depremle sarsıldı. 4 Kasım Salı günü 34 yaşında Uganda doğumlu, Hint asıllı bir Müslüman olan Zohran Mamdani, New York Belediye Başkanı seçildi. Müslüman bir Güney Asyalı ilk defa New York’un belediye başkanı oldu. Bu zafer, bizzat Donald Trump ile İsrail lobisinin ağır yenilgisi olarak kayıtlara geçti.
Trump, Mamdani'yi durdurmak için onu "komünist kaçık" ve "Yahudi düşmanı" olarak etiketledi. Trump yönetimi ve Wall Street elitleri, New York'un yeni "başkanını" çalıştırmamak için her yolu deneyecektir. Nitekim Trump, New York'u federal fonları kesmekle tehdit etti. Ancak asıl panik Tel Aviv'de yaşandı. Mamdani'nin İsrail'i "apartheid devlet" (ırksal ayrımcı) olarak görmesi ve Gazze'deki operasyonları "soykırım" olarak nitelemesi, İsrail hükümetini sarstı. İsrailli bakanlar, "New York'un anahtarlarını bir Hamas destekçisine teslim ettiğini" söyleyerek, New York Yahudilerine "İsrail'e göç edin" çağrısı yaptı. İsrail basını, "Büyük Elma'nın düştüğünü" ve bu zaferin "güç dengesini değiştireceğini" yazdı.
Demokrat Parti için ne anlama geliyor?
Mamdani'nin zaferi, sadece Cumhuriyetçilere karşı değil aynı zamanda Demokrat Parti'nin müesses nizamına (eski vali Andrew Cuomo) ve Wall Street milyarderlerinin desteğine karşı da kazanıldı.
En önemlisi, Demokrat Parti İsrail'i bu kadar sert eleştiren bir ismi aday olarak gösterdi ve kazandı. Seçim sonucu ABD kamuoyunda, özellikle Gazze'deki katliamların ardından İsrail politikalarına yönelik artan tepkinin boyutunu net bir şekilde gösteriyor. İsrail merkezli yayın yapan Haaretz gazetesi yazarının dediği gibi, "İsrail'in Demokrat Parti içindeki konumu tarihte hiç bu kadar düşük olmamıştı." Mamdani’nin elde ettiği zafer Demokratların gelecekteki Orta Doğu politikasını ve İsrail'e olan koşulsuz desteğini kaçınılmaz olarak sorgulamaya açacaktır. Demokrat veya Cumhuriyetçi fark etmeksizin İsrail’e koşulsuz destek üzerine kurulu kadim ABD geleneğinde büyük bir fay hattı oluşabilir. Kim bilir, belki de Demokratlar için Siyonizm'le araya mesafe koymak artık bir 'siyasi risk' değil seçim kazanmanın yeni bir formülü haline gelecektir.
Trumpizm Çöküyor mu?
Henüz çöküş demek için erken olsa da, Trump'ın yenilgilerle yüzleşmeye başladığı bir netice doğurdu. Trump, Mamdani'ye karşı o kadar çaresiz kaldı ki, cinsel taciz iddialarıyla görevden ayrılan Demokrat Cuomo'yu desteklemek zorunda bile kaldı.
Trump sadece New York'u değil, kritik Virginia ve New Jersey valiliklerini de kaybetti. Bu tablo, seçmenin Trump'ın oluşturduğu kaos ve kültürel karşıtlık merkezli politikasını tasvip etmediğini gösteriyor. Aynı zamanda "Trumpizmin yorulduğunun" da bir işareti. Mamdani'nin başarısının sırrı elitlerin kimlik siyasetine karşı halkın gündelik sorunlarına odaklanmasıydı. Kampanyasını "kira artışları", "ücretsiz otobüs" ve "belediye marketleri" üzerine kurdu.
Sokağın Siyaseti Kazandı
Mamdani, Müslüman kimliğinden utanmadı. Sandığa küsmüş 1 milyonluk Müslüman nüfusu harekete geçirdi. Cuma namazında saf tutarken, aynı zamanda İsrail karşıtı solcu Yahudilerin de desteğini almayı başardı. İsrail karşıtı Hasidik Ortodoks cemaatine mensup bazı Yahudi gruplar Mamdani’ye desteklerini açıkladı. Nitekim, zaferi garantileyen, yarışı üçüncü bitiren Yahudi sosyalist Brad Lander’in desteği oldu. Mamdani sosyalist olduğunu söylemekten korkmadı, kiliselere gitmekten çekinmedi, toplumun her kesimine ulaştı.
Milyon dolarlık karalama kampanyalarına karşı, genç bir saha ekibiyle kapı kapı gezdi. Türkiye’de "taban siyaseti" dediğimiz yöntemin bir versiyonunu kampanyasında devreye soktu. Vaktiyle Refah efsanesi, "çalmadık kapı, sıkılmadık el bırakmama" yöntemi ile başarıya ulaşmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan da aynı yöntemi neredeyse kusursuz bir şekilde sahaya yansıtmış ve seçim zaferle sonuçlanmıştı. Yine AK Parti’nin ilk iktidar dönemlerinde seçim kampanyalarının ana karakteristiği, birebir seçmenle temas üzerine kuruluydu. Mamdani de bu yöntemin bir benzerini New York’ta yürüttüğü kampanyaya yansıttı.
New York seçim sonuçları, Amerikan rüyasının artık gökdelenlerin tepesinde değil, metro vagonlarında, işçi mahallelerinde ve kira kuyruklarında olduğunu tescil etti. Ve bu defa kazanan, lobiler ve milyarderler değil, sokağın ta kendisi oldu.
Yeni Akit
Yorumlar1