Org. Başbuğ ''akıllı güç'' olmak istiyor

  • GİRİŞ29.08.2008 12:03
  • GÜNCELLEME29.08.2008 12:03

Ordunun siyasetteki ağırlığını hesaba katacak olursak, dünden itibaren genel olarak Türkiye’de de yeni bir dönemin başladığını söyleyebiliriz.

İlk bakışta Org. Başbuğ’un, örneğin iki yıl önce Org. Yaşar Büyükanıt’ın yapmış olduğu konuşmadan çok da farklı şeyler söylemediği düşünülebilir. Ancak dikkatli bir okumayla, konuşmasında çok önemli nüanslar bulunduğunu fark edebiliriz. İçeriğe geçmeden önce üslup hakkında bazı değerlendirmeler yapmak yerinde olabilir. Org. Başbuğ, son derece sert ve çetin konuları son derece yumuşak bir şekilde dile getirdi. Onun üslubunu tarif için, konuşmasında kullandığı “sert güç” (hard power), “yumuşak güç” (soft power) ve bunların bileşiminden oluşan “akıllı güç” (smart power) kavramlarına başvurabiliriz. Bir asker olarak elinde “sert güç”ü tutan Org. Başbuğ, dünyadaki gelişmeleri ve bunlara bağlı tartışmaları yakından takip ederek, bu gücün tek başına yeterli olmadığının farkında olmalı. Anlaşıldığı kadarıyla Org. Başbuğ, “yumuşak güç” imkanlarına olabildiğince başvurarak TSK’yı “akıllı bir güç”e dönüştürmek isteyeceğe benziyor.

Denge arayışları

Org. Başbuğ’un konuşmasında hep bir denge arayışı göze çarpıyordu: “Küresel düşünüp ulusal davranmak”tan söz etti Kuzey Irak’taki Kürt oluşumunu bir “realite” olarak gördüğünü belirtti ve Irak Kürtlerine PKK ile mücadele etmeleri ve Türkmenleri rahatsız etmemeleri durumunda işbirliği yapabilecekleri mesajını iletti AB’yi Atatürkçü çizginin zorunlu bir aşaması olarak tarif etti ancak bunun “ulus devlet”e halel getirmemesi gerektiğini vurguladı “Türklük” üst kimliğine saygılı olunması durumunda alt kimliklerden rahatsızlık duyulmaması gerektiğini dile getirdi...

Bu çetrefil konularda dengeyi tutturmak hayli zor. Kaldı ki bu tek başına TSK’nın işi de olamaz. Ancak karşımızda Genelkurmay Başkanlığına uzun bir süredir kendisini hazırlayan ve bu süreçte sözünü ettiğimiz bu çatışma noktalarını çok iyi analiz etmeye çalışan bir kişi var. Org. Başbuğ’un bu ilk konuşmasında da bir kez daha karşımıza çıkan birikimi ve ciddiyetinin Türkiye için pozitif bir nokta olduğu açık.

Tabii ki şahin

Kimse yanlış anlamasın: Org. Başbuğ’un “şahin” olmadığını, hatta “güvercin” olduğunu, TSK’nın temel konulardaki geleneksel çizgisinin değişeceğini ileri sürüyor değilim. Org. Başbuğ’un laiklik ve Kürt sorunu konusunda, mesela Org. Büyükanıt’tan daha “şahin” olduğunu söyleyebiliriz. Ancak onun “daha realist bir şahin” olduğu veya olmak zorunda kaldığı da ortada. Onun bu noktaya gelmesinde kendi kişisel özellikleri ve birikiminin etkileri muhakkak vardır, ancak esas olarak ülkenin “en modern” kurumlarından biri olduğu kesin olan TSK’nın üst kademesinin doğal olarak bu noktaya gelmiş olduğunu söylemek daha isabetli olacaktır. Hatta daha ileri gidip ülkede yaşanan askeri darbelerin, 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinin TSK’da zorunlu bir değişimi tetiklemiş olduğunu da ileri sürebilriz.

Gülen cemaati

Org. Başbuğ’un konuşmasında “cemaatlerin sosyal yaşama müdahaleleri” konusuna özel yer ayırmış olması hem “mahalle baskısı” tartışmalarını, ama esas olarak Fethullah Gülen cemaatinin faaliyetleri hakkındaki spekülasyonları akıllara getirdi. TSK’nın öteden beri bu cemaatten fazlasıyla rahatsız olduğunu ama açık bir çatışmanın yaşanmadığını biliyoruz. Bu bakımdan Org. Başbuğ’un sözlerinin bir şeylerin habercisi olup olmadığı önem arz ediyor.

Bu noktada bir not: Org. Başbuğ konuşmasında ünlü Alman sol felsefeci Jürgen Habermas dışında Amerikalı İslam araştırmacısı John Esposito’dan da alıntı yaptı. İlginç olan Prof. Esposito Fethullah Gülen’in yakın dostu ve Batı’daki en büyük destekçilerinden biri.

***

dip not: Akıllı güç (Smart power)

Bugün uluslarası ilişkilerde adından sıkça bahsedilen “Smart Power” Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle ortaya çıkmış bir kavram. Akıllı güç olarak de isimlendirilen bu kavramın temelinde askeri ve ekonomik dayatmalar- Hard Power (Sert Güç) ile kültürel ve ideolojik yayılmanın Soft Power (Yumuşak Güç) aynı oranda kullanılması bulunuyor.
RUŞEN ÇAKIR - VATAN

Yorumlar2

  • said halim 17 yıl önce Şikayet Et
    Bu nasıl bir yorumdur. Genel kurmay başkanın Türk olup olmamasından bize ne bu bir... İkincisi kesinlikle dışarı karşı düşündüğü birşeyler vardır. Bu güne kadar gelmiş en düşünün genelkurmay başkanına sahibiz. Ama gene de TSK'nın genel mantığından kurtulamamış. Bu yüzden iyi değil. Tamamen özgürlükçü biri olmalı bu da darbecilerden ama daha akıllı olduğunu söyleyebiliriz. Adam bir kere felsefe ile ilgileniyor. Eğer biraz vicdan varsa halkın özgürlüğünü halka verir.
    Cevapla
  • tahir mutlu 17 yıl önce Şikayet Et
    Onlar olmasa aç kalacaksın... Evet fikret bila ile bu hep birilerinin sözlerini yazar..Yoksa aç kalırlar.. Gelelim başbuğa..Bana kafkasyadan bahset Başbuğ,hazır mısn?Sınırındaki gelişmelerden haberdar mısın?Neredeyse Rusya ile sınır komşusu oluyorduk,olacagız bilgin varmıydı?ABD irana saldıracak sen ne yapacaksın?Yunan F-16 ları bizimkileri taciz ediyor,kendi MİLLETİNE sert konustugun kadar onlara da sert konusabilir misin?Gerçi türk de değilsin ama neyse....
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat