Ergenekon’da dönüm noktası

  • GİRİŞ10.01.2009 10:16
  • GÜNCELLEME10.01.2009 10:16

Ergenekon soruşturmasının neredeyse başından itibaren oldukça paradoksal bir durum yaşanıyor. Her ne kadar Veli Küçük, Sami Hoştan, Sedat Peker gibi ona bulaşmış insanları kapsasa da Ergenekon soruşturmasının Susurluk’u bypas ettiği gibi bir imaj ortaya çıkmıştı. Küçük, Hoştan, Peker gibi isimler hakkında Susurluk döneminde dile getirilen birçok suçlamaya hiç atıfta bulunulmaması ya da bunların epey geri plana itilmesi nedeniyle Ergenekon’un “üzüm yemek” yerine “bağcı dövmek”, diğer bir deyişle Türkiye’deki Gladyo yapılanmasını ortadan kaldırmaktan ziyade AKP iktidarını rahatsız eden “ulusalcı” muhalefeti tasfiye etmeyi hedeflediği kuşkusu yaygınlaşmıştı. En azından geçmişte Susurluk skandalının üstüne giden çevrelerin önemli bir bölümü Ergenekon’a açık ve aktif destek vermekten kaçındılar. Onların tereddütünün bir diğer gerekçesi, dün Susurluk skandalına karşı şu ya da bu şekilde mücadele etmeyen, hatta mücadele edenlere karşı mücadele edenlerin bazılarının bugün Ergenekon soruşturmasının bayraktarlığını yapıyor olmalarıydı. Bunun sonucunda, Türkiye’de, Sabah yazarı Umur Talu’nun tanımıyla “Susurluk destekçisi, Ergenekon karşıtları” ile “Susurluk karşıtları, Ergenekon destekçileri” gibi ilginç bir yarılma yaşandı.

Aynı çevreler, Susurluk mahkumu İbrahim Şahin’in de gözaltına alınmış olmasına rağmen, Sabih Kanadoğlu, Prof. Yalçın Küçük ve Prof. Kemal Gürüz gibi isimlerin de işin içine katılmış olması nedeniyle Çarşamba günü yaşanan onuncu dalga operasyona da mesafeli durdular; hatta şüphelerinin daha da arttığını söyleyebiliriz. Fakat İbrahim Şahin’in evinde ele geçen krokilerden hareketle yapılan önceki akşam başlatılan ve dün ilk somut sonuçları alınan kazılarla birlikte işin rengi değişti. Çünkü nihayet Susurluk ile Ergenekon ciddi bir şekilde buluştu ve buna bağlı olarak Ergenekon soruşturmasında hayati bir dönüm noktasına gelindi.

Solu sürece katabilmek

Kimileri bu tespitimi abartılı bulabilir ancak şöyle düşünelim: Dün hükümetin ve devletin birçok kurumunun onca çabasına rağmen ve ortada dişe dokunur herhangi bir yasal soruşturma yokken sivil toplumun önemli bir bölümü Susurluk konusunda çok dinamik bir süreç başlattı. Amaçlarına tam anlamıyla ulaşamamış olsa bile Susurluk kampanyası Türkiye’de sivil toplum tarihinin, deprem dayanışmasıyla birlikte zirvesinde yer almaktadır. Ergenekon’a dönecek olursak: Hükümetin elinden gelen her şeyi yapmasına; artık toplumsal realitemizin en başat olgularından biri haline gelmiş olan Fethullah Gülen cemaati başta olmak üzere İslami camianın sonsuz desteklerine; medyanın hatırı sayılır bir bölümünün onca çabasına ve çok ciddi ve etkili bir yasal sürece rağmen Ergenekon’un tam anlamıyla topluma mal olabildiğini söyleyebilmek mümkün değil.

Bunun başlıca nedeni Ergenekon’un “sol” değil “sağ” görünmesidir. Düne kadar solcu bildiğimiz (ki büyük kısmı hâlâ öyle olduklarında ısrarlı) bazı kişilerin “ulusalcı” olarak tanımlanan hareket içinde yer almasının bunda bir ölçüde payı var. Fakat asıl nedenin, ulusalcılığa mesafeli, hatta ona karşı olan sol aydınların ciddi bir bölümünün Ergenekon’a sıcak bakmamaları olduğunu düşünüyorum.

Ergenekon soruşturmasını destekleyen bazı çevrelerin (ki bunların içinde “liberal” olduklarını söyleyenlerin oranı daha yüksek) bu soruşturma üzerinden Türk solunun tarihine, önemli şahsiyetlerine ve bazı değerlerine leke sürmeye çalışmaları da bu mesafeli bakışta hayli etkili oldu. Bu arada Türk solunun polis teşkilatıyla olan tarihini de akıldan çıkarmamak şart. Kimileri ülkedeki askeri darbelerin her zaman en büyük mağduru olan solcuların, sırf bu nedenle Ergenekon soruşturmasını kayıtsız şartsız desteklemesini bekliyor. Ancak onların her askeri darbe sonrası emniyet işkencehanelerine doldurulup en insanlık dışı muamelelere maruz kalmış olduklarını ıskalıyorlar.

Sonuç olarak Ergenekon soruşturmasının dün itibariyle meşruiyet zemininin hayli genişlemiş olduğunu ve Susurluk boyutunun daha fazla öne çıkarılması; buradan hareketle yakın geçmişin faili meçhul cinayetlerinin aydınlatılmaya başlatılması halinde sivil toplumun daha aktif ve dönüştürücü bir şekilde bu sürece dahil olabileceğini öngörebiliriz.

Ruşen Çakır - Vatan

rcakir@gazetevatan.com

Yorumlar4

  • Mehmet Kan 16 yıl önce Şikayet Et
    Ufak At da Civcivler Yesin Rşen!!. Toplum destek vermiyor muş..E tabi CHP ye oy veren %20 yi toplum olarak görürsen öyle şaşı görürsün işte....Geriye kalan % 80 ne sence...Ya da CHP medyası destek vermeyince medya destek vermemiş mi oluyor Ruşen..Sen Vatan'da yazmıyor musun? Vatan kimin Aydın Doğan'ın herşey anlaşılmıştır...Elbette Ergenokon suç örgütünün içinde yer alanlar, savcılara ve bu sürece destek vermezler...Ama kurtuluşunuz yok.Adalette hesap vereceksiniz hepiniz....
    Cevapla
  • Utku BERK 16 yıl önce Şikayet Et
    Mesut Kabal'a. El insaf Mesut Bey.Ben de yzı işeri programının sıkı bir takipçisiyim.Programda sabit yorumcu olduğunu söylüyorsunuz.Siz bu program olduğundan eminmisiniz?Adamlar toplam 30 dakika program yapıyorlar 10-15 dakikası zaten konuk yazara bırakılıyor.Her güne farklı yorumcu koyuyorlar.Yenişafak,milliyet,zaman,cumhuriyet her görüşe değer vermeye çalısıyolar.Çıkaramasalar bile o günkü yazılarından alıntı yapıyorlar.Tarafsız olmaları için hep sizin görüşünüzdeki insanlarımı çıkarsınlar?
    Cevapla
  • erdogan gül 16 yıl önce Şikayet Et
    Beklemezdim. Isin icine sagcilik solculuk katip baska mecralara cekmeye calismanizi en azindan sizden beklemezdim. Ya bu terörün sagcisi solcusumu olur. Hersey okadar acikki bu olay millete tabiki mal oldu Ama bazi ambarlardan beslenen tosuncuklar birtürlü kabüllenmek istemiyor. onlarda hakli zira yedikleri ekmege ihanet etmek istemiyorlar.
    Cevapla
  • mesut kabal 16 yıl önce Şikayet Et
    NTV!YE. Bir zamanlar Türkiyede Ntv gibi bir haber kanalı olduğu için memnundum günün her saati haber seyredebiliyor ekonomi dahil her konuda ihtisas sahibi kişilerle bizlere bu ekranı sevdirmişti.Ama inanın bu Ruşen Çakır ile yazı işleri programı çekilmez oluyor.Bu kadar yanlı olunamaz .Bir Ntv seyredeni olarak bu programdan bir an önce çıkarılmasını istiyorum.Programa sabit yorumcu yerine her güne ayrı yorumcu getiriseniz çok daha iyi olacak.Yada diğer medyadan bu tür bir yazı işleri yapması gerekliliği olacak.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat