Bambaşka bir süreç
- GİRİŞ01.07.2009 07:32
- GÜNCELLEME01.07.2009 07:32
Org. İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olmasıyla birlikte asker-sivil ilişkileri bir ölçüde yoluna girmiş gibi görünüyordu. Yıllar sonra devletin kurumları arasında oluşmaya başlayan mutabakat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Kürt sorununun çözümü için tarihi bir fırsat yakalandığı ilhamını bile vermişti. Demek ki bu görüntü aldatıcıymış. En azından, gelişmelere fazla iyimser yaklaşmış, bardağın genellikle dolu tarafına bakmışız. (En azından ben böyle yapmaya çalıştım) Gerçeklerle yüzleşmek için dünü yaşamamız gerekiyormuş zira ne konuşmuş, nasıl konuşmuş olurlarsa olsunlar, saatler süren bir MGK toplantısı kesinlikle hayra alamet değildir.
Dün itibariyle hayli çetin bir döneme girdiğimiz tartışılmaz. Hatta bu sürecin daha Ergenekon soruşturmaasının ilk adımlarıyla başlamış olduğunu, dünse çok kritik bir eşiğin geçildiğini de söyleyebiliriz. Şimdilik “30 Haziran süreci” olarak adlandırabileceğimiz bu yeni dönemin simgesinin “İrtica ile mücadele eylem planı” olduğu muhakkak. TSK ile hükümet bu konuda tamamen zıt yaklaşımlara sahip. Örneğin Org. Başbuğ “kağıt parçası”, Başbakan “belge” olarak tanımlıyor; askeri savcılık “sahte” olduğunu söylerken Ergenekon savcıları Albay Dursun Çiçek’i saatlerce sorgulayıp tutuklanmasını isteyebiliyorlar.
İki farklı süreç
Yer yer benzerlikler taşımakla birlikte 30 Haziran’ın 28 Şubat sürecinden epey farklı seyredeceğini düşünmemiz için çok neden var. Öncelikle 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile Org. Başbuğ’un asker-sivil ilişkilerine bakışları arasındaki derin farklılıklara dikkat çekmek şart. Aktütün saldırısının ardından Taraf Gazetesi’ne yönelik aşırı sert çıkışını bir kenara bırakırsak, Org. Başbuğ’un çok zor durumlarda olabildiğince serinkanlı, açık, samimi ve şeffaf davranabildiğine tanık olduk. Onun bu tavırlarının, AKP’ye karşı muhalefeti TSK’ya devretmiş ya da devretmek isteyen çevreleri memnun etmediğini de biliyoruz.
İkinci önemli husus, aradan geçen 12 yılda güçler dengesinin alabildiğine değişmiş olması. AB reformları kapsamında siyasi hayatın sivilleşmesine paralel olarak TSK’nın iktidarı iyice sınırlandı ve daha da sınırlanıyor. En son geceyarısı yapılan yasa değişikliğinin bu kadar gürültü koparması boşuna değil.
Çıplak gözle görüldüğü gibi, 28 Şubat’ın atak TSK’sının yerini sürekli savunma halindeki bir ordu almış durumda. 28 Şubat’ta askerlerin ardındaki sivil desteğin de, aradan geçen süre içinde büyük ölçüde erimiş, en azından azalmış olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bu denge kaymalarında esas neden, TSK’nın topluma yukarıdan aşağıya şekillendirme tutkusu ve bunu yapmaya çalışırken sosyo-ekonomik realiteleri doğru okuyamaması, hatta okumaya bile çalışmamasıdır. Örneğin AKP’nin bu kadar güçlenmesinde, bazılarının dinsel hayata sadece “irtica” parametresinden bakmasının rolü yüksektir. Yine bugün medyada TSK’ya yönelik eleştirilerin bu kadar yaygınlaşmış olmasında, dün yüksek rütbeli subayların gazetecileri emir-komuta zincirinde görmüş olmalarının payı yabana atılamaz.
Çok kırılgan bir dönemin içinden geçiyoruz. Genellikle bu tür anlarda birileri yangına körükle gitmeyi pek sever. Özellikle etkili terör eylemleri tezgahlamak isteyenler çıkabilir. Bu nedenle herkes çok özenli ve dikkatli olmak zorunda.
Ruşen Çakır - Vatan
rcakir@gazetevatan.com
Yorumlar7
-
Cafer UÇA
16 yıl önce
Şikayet Et
Sn.Ruşen Çakır. Yazdıklarınız gerçek,yanlız asker derken sb.ayırımı yapsanız daha net olacak.Asker topyekun ordudur da.Biliyorsunuz sb.larımız,halka güvenilmeyeceyi ve seküler laikle eğitiliyorlar.Halkıda geçmişte oldugu gibi kendileri gibi yaşamaya zorluyorlar.Herkes biliyor insanların namus ve inancıyla oynamak kadar tehlikeli durum yoktur.Sonucunu kestiremezsiniz.Nedir bu irtica yaygarası,daha ders alınmadı da felaketmi bekleniyor.Cumhuriyet palavrasıyla uyuttular,hiç Avrupa da cumhuriyet rejimi varmı.Kırallık var,neden
Beğen
Cevapla
-
mehmet tokat
16 yıl önce
Şikayet Et
Ordunun imana değer vermesi niye kartel medyayı rahatsız ediyor?. bence tek konu bu. ordumuzun
komuta kademesinin ergenekona karşı
olması ve milletin artık orduyu
sevmeye başlaması. anormal rahatsız
oldular bu gelişmelerden. ama biz
imanlı millet ordumuzun arkasındayız.
bunu unutmasın kartel medya.
Beğen
Cevapla
-
mehmet tokat
16 yıl önce
Şikayet Et
Dikkat edin; Paşamız peygamber ocağıyız dedi ya. kartel medya derhal sildi paşayı.
chp derhal saldırmaya başladı.
ordumuz milletin imanına değer
verdi diye ruşen çakırlar nasıl
huzursuz, nasıl rahatsız. eskiden atı
alıp üsküdarı geçiyordunuz. ama
artık internet var ruşen çakır. kartel
medyada bizi yutturamıyorsunuz.
kahraman orduyla imanlı millet
karanlık derin devlet çetelerini
çökertecek merak etmeyin. bazı
medya patronları istemese de bu
böyle olacak.
Beğen
Cevapla
-
mehmet tokat
16 yıl önce
Şikayet Et
Ruşen Çakır niye orduyla ve genelkurmayla uğraşıyorsun?. sadece genelkurmay ergenekon
soruşturmasına izin veriyor,
hükümetle el ele gidiyor, pkknın
bitirilmesi kalplerde ve beyinlerde
fikri mücadeleyle olur diyor diye
niye genelkurmaya savaş açtın
ruşen çakır? bi sen bi fatih altaylı
bu göreve soyundunuz. imanlı
milletle ordu ilk defa el ele diye
niye rahatsız kartel medya? ilker
başbuğ paşamız ordu peygamber
ocağı dedi diye niye bu kadar
rahatsız oldunuz?
Beğen
Cevapla
-
Murat UZUN
16 yıl önce
Şikayet Et
vesayetçiliğin kalesi. o birtakım odakların içinde kartel medyası da var mı acaba? sayın çakır,bu mgk bu kadar uzun sürdüğüne göre pek hayra alamet değildir diyor,ne için? toplantı sonunda gayet normal bir sonuç açıklandı.gerçi mgk denen kurumun varlığı bile tuhaf.bu durumda her toplantılarının sonucu için bu fikirleri ileri sürmek mümkün.ne de olsa turizmden ticarete her konuya el atan bir kurum.ırak gibi netameli konular hariç.onlar silahlı kuvvetleri ilgilendiriyor çünkü. mgk eskiden beri askeri vesayetin çatısı olagelmiştir.
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle