İyi ki Sezai Karakoç var!
- GİRİŞ12.04.2012 07:20
- GÜNCELLEME12.04.2012 07:20
Türkiye adım adım Suriye batağına sürükleniyor ama genel kamuoyunun yaklaşmakta olan tehlikenin pek farkında olduğu, bunu umursadığı pek söylenemez. Tabii ki İslami camiayı istisna saymak gerekir. Burada yoğun bir tartışma sürüyor fakat özgün, bağımsız, mesafeli tavırların ender görüldüğü bu kesimde tam bir saflaşma yaşanıyor: Çoğunluk, Başbakan Erdoğan’ı takip ederek, her geçen gün Suriye’ye müdahale etmenin şart olduğu düşüncesine günbegün daha fazla yaklaşıyor; azınlıkta kalanlarsa tavizsiz bir şekilde Suriye’deki otoriter rejimi (ve bunun üzerinden İran’ın çıkarlarını) savunuyorlar.
Geçenlerde kaleme aldığım “Nereye gitti bu İslamcılar?” başlıklı yazıda bu can sıkıcı durumu tahlil etmeye çalışmış ve son paragrafta şöyle demiştim: “Özetle Suriye tartışmaları bize İslamcılığın özünde sistem (ulusal ve küresel) karşıtı değil, sadece sistemin dışında kalmak istemeyip merkeze taşınmak isteyen bir hareket olduğunu gösteriyor, iyi de oluyor.”
Tuzağa dikkat
Ne mutlu ki dün bütün İslamcıların böyle olmadığını kanıtlayan sahici bir örneğe tanık olduk. Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda yaptığı konuşmada açık ve net bir şekilde “İran-Türkiye-Suriye çatışması tuzaktır” dedi. Bilmeyenlere Karakoç’u özetle anlatmak çok zor olacaktır. Şu kadarını söyleyeyim, aslen şair olan Karakoç, her zaman her türlü iktidardan uzak durmayı bilmiş, bu sayede kirlenmemiş, güzel, akil bir insan, parlak bir düşünürdür.
Dolayısıyla onun şu alıntılayacağım görüşleri, Ankara’nın Suriye politikasının değişmesine yol açmasa bile, birçok kişinin kendi kendilerine ve yakın çevrelerine “sahiden ne yapıyoruz biz? Bu yolun soru nereye varır?” diye sormalarına yol açacaktır ki gözlemlediğim kadarıyla bu sorgulama başlamış durumda.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Ruşen Çakır / Vatan
Yorumlar3