Şımarık Kemalizm’in “süslüman” portresi

  • GİRİŞ23.01.2024 07:54
  • GÜNCELLEME23.01.2024 07:54

Çarpık ilişkiler, aşk üçgenleri, türlü hayasızlıklar, normalleştirilen ahlaksızlıklar… Bu dediklerimin hepsi, bizim yuvalarımızın içine yerleşen televizyonlarda, her gün sinsi bir şekilde çocuklarımızın, bizlerin akıllarına işliyor.

Son yıllarda Türkiye televizyon tarihinin bu kadar dikkatimi çektiği başka bir dönem olmamıştı. Televizyon belki günümüzde eskisi kadar güçlü olmayabilir, ancak hâlâ oldukça etkili bir algı aracı olduğunu da kimse inkâr edemez.

“RTÜK görevini yapmalı” dediğimiz her noktada kendimi şunu sorgularken buluyorum; neden her seferinde daha beteriyle karşılaşıyor ve bir öncekini “aslında o kadar kötü değilmiş” diyerek normalleştirme eğilimine giriyoruz. Evet dizilerimizde bir takım sınırlandırmalar mevcut, denetimler sağlanıyor, programlar devamlı incelemeye tabi tutuluyor, ancak vardığımız noktaya bakınca, geleceğimizi bir uçurum kenarına iten bu algı yönetiminin etkileri de beni oldukça ürkütüyor.

Özellikle son dönemlerde sözde “İslamcı” gösterilen tiplemeler üzerinden muhafazakar camiaya yapılan aleni hakaretler, toplumumuzda şok etkisi oluşturması gerekirken, “acaba mı?” sorusuna neden oluyorsa, orada bir durup her Müslüman’ın kendisini sorgulaması kanaatindeyim. 

Meydanı boş bırakıp birkaç dalkavuğun muhafazakâr yaşam sorgusuna müsaade etmek, bir Müslüman’ın kendini eleştirmesi gereken noktalardan biridir.

Kültürel değerler noktasında sahip çıkılamayan muhafazakâr yaşamın dizilerde reyting mezesi olması, ne yazık ki biz “Müslümanların” sorunundan başka bir şey değildir. Bu dizilerde gayrimeşru yaşamla, çarpık ilişkilerle, gelenek ve göreneklerimizi aşağılayıcı bir tavırla sözde eleştirilen tiplemeler, “iyi bir Müslüman”, “iyi bir insan” olma gayesinde olan her bir ferde, ciddi boyutta hakarettir.

Özellikle şu an gündemde olan dizileri incelediğimizde ya iki kardeşin aşık olduğu zengin adamları, ya seküler bir kadının evli ve muhafazakar olan yaşlı bir adamla yasak aşkını, ya muhafazakar bir kadının evinde bira içen kocasını görüyoruz. Dizilerin toplum yararına olduğunu düşünen bir insan, ancak ahmaklık havuzunda boğulan bir insandır. 

Alt metninde iyi bir insan olmayı işleyen, gururlu, onurlu bir insan olmayı işleyen, ahlak ve düzeni işleyen dizilerin sayısı oldukça azdır. Tüm bu değerler yerini türlü namus oyunları döndüren çirkin bir çarka bıraktı.

Şu an TV’lerde oynatılan birçok dizi, seyirciyi belirli değerlerle kazanmaya çalışıyor. Bir yandan “Atatürk” kavramı üzerinden prim sağlıyor, bir yandan da “sözde muhafazakârlık” üzerinden kendine bir prim aracı oluşturuyor. İşte burada işin büyük kısmı da RTÜK’e değil, topluma düşüyor.

Kemalist geçinen büyük bir güruhun bugün aşağılamaya çalıştığı tüm İslami değerler, oluşturmak istedikleri “Süslüman” portresine dayanıyor. İçi boşaltılmış bir İslam beklentisiyle aşağılamayı kendilerine hak gördükleri tüm değerler için çalan tehlike çanları, kendi başlarında da çalıyor. 

Ancak bunu anladıklarında, büyük odakların “Kemalizm” çıkarı sona erdiğinde, kendi değerlerinin de nasıl bir “hiç” olduğunu ancak o vakit kavrayacak, iş işten geçtiği için başlarını pirinçten oyma taşlara vurmaktan başka bir işlev gösteremeyecekler.

Sizlerin inandığı değerleri para kazanma aracı haline getiren baronları zengin etmek için değerlerinizin aşağılanmasına izin vermeyin! Sizlerin dini değerlerini, geleneklerini aşağılan bu yapımcılara, oyunculara prim vermeyin.

Bu çarkın en büyük dişlisi toplumdur. Toplum bu yöne evrilmezse, tepki gösterirse, inanıyorum ki bu düzen de değişecektir. 

Siz bu yönden eleştirdiğiniz bir diziyi oturup çekirdek çitleyerek izlerseniz, istediğiniz kadar engel olmaya çalışın çocuklarınız da sizin izinizden gidecektir. Bizlere ebeveyn olarak düşen, ailelerimize bu gelenek ve görenekleri anlatabileceğimiz en iyi şekilde anlatmak, bunu yaşamımıza uygulayarak çocuklarımıza örnek olmaktır.

Biz izleyemeyeceğiz ki evlatlarımız izlemesin. Kurulmaya çalışılan bu düzen onlara normal gelmesin. 

Yalnızca Müslümanlar için değil, değerleri aşağılanan herkes için geçerlidir bu sözlerim. Değerlerine sahip çıkmayı unutan bir milletin sonu, soysuz bir nesildir…Vesselam…

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat